Güncel

Kayıp yakınları gözaltında katledilen Mesut Dündar’ın faillerini sordu

Kayıp yakınları ve İHD Amed Şubesi, bu haftaki eylemlerinde, 32 yıl önce katledildikten sonra cenazesi zırhlı aracın arkasında sürüklenen Mesut Dündar’ın faillerini sordu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle gerçekleştirdiği eylem 807’nci haftasında devam etti. Koşuyolu Parkı’nda bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilen eyleme, çok sayıda kişi katıldı.

Kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldığı eylemde, bu hafta 1992 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde katledilen Mesut Dündar’ın failleri soruldu.

Mesut Dündar’ın kaybedilme hikayesini paylaşan İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi avukat Berfin Elçin, “Çocukken menenjit hastalığına yakalanan Dündar maddi imkânsızlıklar nedeniyle tedavi olmadığı için zihinsel engelli olarak yaşamanı sürdürmektedir. Mesut Dündar, Cizre’de yapılan gösterilerde sarı, kırmızı, yeşil flamaları taşıdığı için 3 kez gözaltına alınır ve yoğun işkencelere maruz kalır. 1992 yılının Temmuz ayında Cizre Emniyeti’ne bağlı polisler, ailesi ile birlikte yaşayan Dündar’ın evine baskın yaparak; ‘Mesut’u Elazığ akıl hastanesine götürmek için geldiklerini’ söyler. Polisler, Mesut ve babasını evden alarak götürür. Daha sonra Mesut’u Cizre Hastanesi’ne yatırırlar. Ancak Mesut, korkup hastane camından atlayarak kaçar” dedi.

Polisin, 3 gün boyunca Mesut’un babasını da yanlarına alarak civar köylerde Mesut’u aradığını belirten Elçin, bu sırada babasının yoğun işkenceye maruz kaldığını kaydetti. Elçin, “Baba, oğlunu bulamaması durumunda ölümle tehdit edilir. Baba, onu getireceğine dair söz verince polislerce serbest bırakılır. Mesut Dündar eve geri dönmez, ancak her gün ailesini telefonla arar. Bu sırada polisler de her gün evlerine baskın yapar. Dündar’ın ailesini telefonla aradığı bir gün, polisin eve baskın yapmaması üzerine aile yakalandığını düşünür” sözlerine yer verdi.

Elçin, hikâyenin devamında şu ifadelere yer verdi:

“6 Eylül 1992 tarihinde Mesut Dündar’ın cenazesi, Sulak köyü Şeyh Değirmenci Su Değirmeni’nin yanında elleri arkadan bağlı boğulmuş bir halde bulunur. Sulak köyünde olayı gören çok sayıda görgü tanığının beyanlarına göre; Mesut Dündar’ı olay yerine getiren biri polis 3 silahlı sivil giyimli kişilerdir. Olay yerine gelen askerler, cenazenin altında bubi tuzağı olabileceği gerekçesiyle cenazeyi bir zırhlı aracının arkasında sürükler. Özgür Gündem gazetesinin 19 Kasım 1992 tarihli manşet haberinde ‘İnsanlık sürükleniyor’ fotoğrafı uzun yıllar hafızlara kazınır. Mesut Dündar’ın cesedinde yoğun işkencelerden kaynaklı, kesiğe bağlı çok sayıda yara izine rastlanır. Daha sonra cenaze ailesine teslim edilir.

Mesut’un infazıyla ilgili Savcılık, ailenin ifadesine başvurmaz. Aile, 13 Eylül 1994 tarihinde Cizre Cumhuriyet Savcılığı’na yazılı başvuruda bulunur. Cizre Cumhuriyet Savcılığı, 12 Nisan 1996 tarihinde ailenin ifadesini alır. Olaydan yaklaşık 4 yıl sonra ailenin ifadesinin alınmasının nedeni, ailenin 3 Mart 1995 tarihinde AİHM’e başvurulmuş olmasıdır. AİHM, 2005 Yılında Mesut Dündar davasında ‘yaşam hakkı ihlalinden’ Türkiye’yi mahkûm eder.”

Açıklama yapılan oturma eylemi ardından sona erdi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu