Hatırlanacağı üzere Türkiye’nin birçok ilinden, KHK Platformları olarak bir araya gelen KHK mağduru emekçiler, Ankara’da 5-6 Ekim tarihinde “Büyük Buluşma” gerçekleştirmek istemiş, Ankara Valiliği ise buluşmayı yasaklamış ve gelenleri polis şiddet ile engellemişti.
İstanbul KHK Platformu emekçileri, Ankara girişinde polis şiddetine maruz kalmış ve buluşmaya katılamamıştı. Bizler de Özgür Gelecek Gazetesi olarak İstanbul KHK Platformu emekçilerden İstanbul KHK Platformu Yürütmesi Yurdagül Şahin Demir ile yaşananları konuştuk.
Yurdagül Şahin, öncelikle Ankara’da yaşadıklarını kısaca aktardı. Bir ay önce Büyük Buluşma için çalışma başlattıklarını, buluşmaya bir gün kala Ankara Valiliği tarafından buluşmanın yasaklandığını ancak kendilerine gelen belgede valilik imzası değil bir komiserin imzası olduğunu dile getirdi.
Demir; buluşmanın yasaklanması üzerine kendilerini davet eden partilerin daveti için de olsa Ankara’ya gitmeye karar verdiklerini dile getirdi. Şahin, yaşananları anlatırken Ankara girişinde polisin GBT sorgusunda bir arkadaşları dışında kimsenin bir sorunu olmamasına rağmen gidişe engel olduğunu, yürüme kararlılıklarına karşı polisin şiddeti ile karşılaştıklarını, bir arkadaşlarının yaşananları görüntülediği için ciddi bir şiddete darp edildiğini sözlerine ekledi.
Şahin sonrasında yaşananları şöyle anlattı: “İstanbul’a dönmemiz gerektiğini söyleyen ve ‘Kazan Gişelerine götüreceğiz siz oradan dönersiniz’ diyen polis bizi Kazan gişelerine götürmedi. Biz ıssız bir yere, yoğun polis eskortları “eşliğinde” götürüldük ardından İYİ Parti milletvekili gelip “derhal İstanbul’a dönüyorsunuz ve elinizdeki ‘çirkin’ görüntüleri silin!” dedi.
“140 bin kamu emekçisi sorgusuz sualsiz işinden edildi ve hesabının sorulması istenmiyor”
Yurdagül Şahin, “Sizler zaten KHK mağdurusunuz ve aynı zamanda Ankara’da bir araya gelişiniz engellendi üstüne şiddet gördünüz, sizce sizin Ankara’ya gidişinizden neden bu kadar korkuldu?” şeklindeki sorumuza; KHK’lılar olarak 3 yıldır ilk defa bu kadar büyük bir çalışmanın içinde olduklarını, daha önce parça parça ve ciddi direnişler sergilendiğini ancak ilk defa bu kadar büyük ve kitlesel bir birlikteliğin içinde yer aldıklarını vurgulayarak cevap verdi.
Şahin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Devlet yaptığı haksızlığın ve hukuksuzluğun farkında olduğu ve bizim giderek büyüyeceğimizi bildiği için bu büyümenin önüne bir engel koymak istedi, bunu da polis şiddetiyle yapmak istedi. Bu, bizi terörize etmek ve insanları bu şekilde korkutmaya sindirmeye yönelik bir girişimdi. Zaten buluşmanın yapıldığı Yılmaz Güney Sahnesi yasaklandıktan sonra kimi arkadaşlarımız gelmeye çekindi.
Ardından yaşanan polis şiddeti ve engel, bu buluşmayı, bu buluşmaya gidişi terörize etmek içindi. Aynı zamanda KHK’lılar olarak bir araya gelişimiz istenmiyor çünkü AKP iktidarı büyük bir hukuksuzluk içinde, yani haksız, hukuksuz sorgusuz sualsiz bir şekilde 140 bin kamu emekçisi işinden edilmiş ve bunun hesabının sorulmasını istemiyor. Çünkü biz işimize geri dönersek, hakkımızı geri alırsak bu, ‘bu ülkede mücadele ederek hakkını alırsın’ demek olacak ve AKP’de bunu istemiyor.
Demir, AKP’nin sadece kendilerine dönük bir saldırganlık içinde olmadığını, aynı gün Soma emekçilerinin yürüyüşlerinin de engellendiğini hatırlattı ve “Hakkını arayan tüm işçi ve emekçilere dönük bir uygulama var. AKP işçi ve emekçilere dönük saldırganlıkta sınır tanımıyor, daha başında işçi ve emekçilerin sesini kısmaya daha büyümeden terörize etmeye, marjinalleştirmeye çalışıyor ama bunu ne yaparsa yapsın engelleyemeyecek ve AKP’nin sonu geldi, KHK’lar gidecek, biz kazanacağız tüm KHK’lar iptal edilene dek mücadelemizi, yürüyüşümüzü devam ettireceğiz.” sözleriyle de kararlığını ortaya koydu.
“Saldırının asıl direnç noktası Türkiye’de, KHK’ların artık biliniyor olmasıdır”
Ardından Ankara’ya “Büyük Buluşmaya” gitmek isterken polisin şiddetine maruz kalan ve İstanbul KHK Platformu’ndan Filiz Soylu yaşananlara dair kısa bir değerlendirmede bulundu.
Filiz Soylu; “Saldırının asıl direnç noktası Türkiye’de, KHK’ların artık biliniyor olmasıdır. Yani, KHK’ların ne olduğuna dair artık herkesin bir fikri var. Haksız hukuksuz ihraç edildiğimizi, herhangi bir yargı makamının adil yargılanmasından öte, kurumlarda muhalifleri ve bununla beraber kamu kurumlarında kurumları arpalığa çevirmeyenlerin tasfiyesidir KHK’lar. Çünkü bizim ihraç listelerimizi hazırlayanlar kamu kurum ve kuruluşlarını bizzat semiren idarecilerdir. Asıl basınç oradan gelmektir.” sözleriyle birlikte çalıştıkları idarecilerin “ihbarları” sonucu işlerinden edildiklerini düşündüğü dile getirdi.
Filiz Soylu, “KHK’ların iptali noktasında bir iyi niyet varsa bile buna engel olanlar var ve onlarında kamu kurum kuruluşlarını arpalığa çeviren idarecilerin hakkımızda tuttuğu iddialarının temel olduğunu düşünüyorum. Özetle, daha rahat soysunlar diye biz ihraç edildik” dedi.
Filiz Soylu, son olarak çağrı yaparak daha fazla kitleselleştikleri durumda KHK’ların iptal edilebileceklerini; “14 ilde var olan platform sesini bu kadar duyurabildiyse, daha fazla kitleselleşirsek KHK’ları iptal edebiliriz bunun başka yolu yok.” Sözleriyle belirtti.