H. Merkezi: Marmara Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla 3 Şubat Pazar günü Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda gerçekleşecek olan mitinge katılım çağrısı yaptı.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İstanbul İl binasında yapılan basın toplantısına çok sayıda kurum temsilcisi ve yurttaşlar katıldı.
“Uluslararası komplonun devamı”
Kürtlerin bugüne kadar hep olağanüstü süreçlerden geçtiğini belirten DBP Meclis Üyesi Gülüm Bayram, bugünkü sürecin geçmişteki süreçlerin toplamı olduğunu ifade etti. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevinin 83. gününde olduğunu hatırlatan Bayram, Güven’in hapishanedeyken gidişata müdahale ettiğini dile getirdi. İki aydan fazladır devam eden açlık grevlerinin karşısında CPT’nin duyarsız kaldığının altını çizen Bayram, bu duyarsızlığın uluslararası komplonun devamı anlamına geldiğini vurguladı.
CPT’nin duyarsızlığının kendilerini endişelendirdiğini sözlerine ekleyen Bayram, “İçerideki arkadaşlarımızın başlattığı açlık grevleri içe dönük değildir. Dışa dönük bir mesajdır. Kamuoyunun vicdanına seslenmektir. Çok geç olmadan, daha fazla yara almadan bu konuya duyarlı olmak gerekiyor” dedi. Leyla Güven’in başlattığı ve onun etrafında şekillenen eylemin kendi eylemleri olduğunu ifade eden Bayram, 3 Şubat saat 13.00’te Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yapılacak olan Emek, Barış, Adalet mitingine katılım çağrısında bulundu.
“Bir insanın bile burnunun kanamadığı bir süreci yaşadık”
2009’da Kürt halkına topyekün gözaltı ve tutuklamaların olduğunu ifade eden DBP İl Eşbaşkanı Ali Rıza Bilgili de, şunları söyledi: “2009-2012 yılları söz söyleme koşullarının ortadan kalktığı bir dönemdi. Halkımız yine sokaklardaydı. Kürt halkına topyekün saldırıldığı bu dönemde İmralı’da Kürt Halk Önderinin ölüm oruçlarına ilişkin yaptığı çağrı anons edildi. Ve o süreçle birlikte kaosa sürüklenen bir ülke yeniden demokratik çözüm konusunda sorunların tartışıldığı bir sürece evrildi. Bir insanın bile burnunun kanamadığı bir süreci yaşadık. Toplum huzura kavuştu. Bugün ülke kaosa sürükleniyor. Karanlık günler yaşıyoruz. Bu sorunların tek çözümü, barışçıl, demokratik bir çözüme götürebilecek bir sürecin yürütücüsü olabilecek tek kişi Kürt Halk Önderidir. Herkesi kurtaracak olan Kürt halk önderiyle başlayacak diyalogdur.”