Donetsk’te yaşananları yakından takip eden herkesin bildiği gibi aslında NATO destekli birçok faşist para-militer unsurun da kullanıldığı Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş, 2013’te başlamış olsa da Rusya’nın 2022’de fiili olarak Ukrayna’da işgale girişmesi ile yeni bir aşamaya ulaşmış oldu. Birçokları Donetsk’te neler olup bittiğini gizleme amacıyla Rusya’nın bir anda Ukrayna’yı işgal ettiği fikrine dayanan 2022 yılını savaşın başlangıcı olarak ilan etmekte.
Ukrayna topraklarında devam eden NATO ile Rusya arasındaki fiili Rus işgali ile devam eden savaşın iki buçuk yılı geride kaldı. Bu süre içerisinde NATO ve Rusya güçlerinin uzatılmış bir savaşta birbirlerini yormak emeli taşıdıkları her geçen gün daha da netlik kazanıyor. Yine bu süreçte güçler ellerindeki son teknolojik silahları ısrarla kullanmaktan kaçınarak daha büyük ve gelecekteki olası bir savaş için karşı tarafın hazırlık yapmasını engelleme emelini güdüyor.
Ukrayna lideri Zelensky’nin geçmiş şovmenlik tecrübesinden istifade eden ABD ve NATO, Zelensky’yi savaş güçlerinin toplandığı neredeyse bütün toplantılarda kukla gibi oynatarak Ukrayna üzerine emperyalist silah tekellerinin milyarlarca dolarlık ölüm makinalarını yığmalarını sağlıyorlar. Almanya’nın sağladığı Leopard tanklarından sonra Hollanda ve İngiltere’nin savaş uçağı yardımları, ABD’nin füze ve ağır silah yardımlarının hepsini sağlayan aslında bu ülkelerdeki hükümetleri de yönetmekte olan uluslararası silah ve enerji tekelleri.
Sağlanan milyarlarca dolarlık silah yardımından sonra pek çok para-militer gücün de desteği ile Ukrayna, içinde bulunduğumuz yaz döneminde Rusya’ya karşı saldırıya geçti. Planlanan, Ukrayna’nın Rusya’ya kaybettiği toprakların geri alınması idi. Ancak ne var ki, yaşanan darbe girişiminden sonra cephede daha iyi konumlanmayı başarabilen Rusya karşısında Ukrayna ilerleme sağlayabilmiş değil. Sosyal medyada yayınlanan görüntülerde Leopard tankları ve Bradley zırhlılarının önce Rusya tarafından döşenen mayınlara denk geldiği sonrasında ise Rus topçuları tarafından hedef alınarak savaş dışı bırakıldıkları ve bu şekilde onlarca tankın bulunduğu görüldü. Elbette savaşın günümüzde kullanımı artan teknolojik aletler vasıtasıyla psikolojik boyutunun öne çıkması bu tür görüntülerin anlam ve önemini artırıyor. NATO güçlerinin başta ABD olmak üzere Ukrayna’ya verdikleri silah yardımlarını büyük bir coşku ile anons etmelerine karşın cephede bu silahların Ukrayna’ya daha doğrusu NATO’ya istenilen manevra ve üstünlük kabiliyetini sağlayamamış olması emperyalistlerin bütün bu psikolojik harp hamlelerini boşa düşürmüş oluyor.
Son durumda Rusya, Ukrayna topraklarının yüzde 20’sini işgal altında tutuyor. Buna karşılık Ukrayna ordusunun NATO’nun silah ve personel desteğine rağmen son 2 aydır elde ettiği ilerleme yok denecek kadar az. Örneğin Kırım’ı Ukrayna’nın ya da daha doğru bir ifade ile NATO’nun kısa sürede geri alamayacağını artık batılı emperyalist güçler de kabul etmiş durumda. Hedef küçülterek Rusya’nın bölgedeki önemli bir lojistik üssü olan Tokmak şehrini geri almaya yönelik zırhlı birliklerle yapılan girişim ise yukarda ifade ettiğimiz gibi bu zırhlı birliklerin tamamen yok edilmesi ile sonuçlandı. Yani cephedeki durum NATO’nun ne planladığı ne de umduğu gibi ilerliyor.
Hava üstünlüğünün yanında NATO destekli Ukrayna güçlerinin ilerleyebileceği noktalara oldukça güçlü savunma mevzileri kuran Rusya karşısında Ukrayna ordusunun ilerleyebilmesi pek olası da görünmüyor. ABD’den misket bombaları İngiltere’den Storm Shadow füzeleri tedarik eden Ukrayna’nın bu ağır silahlarla Rus güçlere karşı saldırılar yapsa da Rus mevzilerini aşıp ilerleme için yeterli güce erişemediklerini tekrar vurgulamak gerekir.
Ayrıca 12 yeni zırhlı Tugay oluşturan Ukrayna bunun için gereken zırhlı araçları da yine uluslararası silah tekellerinin hükümetler yoluyla buraya göndermesiyle kurdu. Elbette Ukrayna’nın bu şekilde silahlarla donatılması, bu silahları tedarik eden Batılı emperyalist devletlerin ve hükümetlerin kendi ülkelerinde işçi sınıfını ekonomik olarak yoksullaştırmaları karşılığında gerçekleşiyor.
Yani İngiltere hükümeti, Ukrayna’ya füze göndermeye karar verdiğinde ilgili emperyalist silah tekeli bu füzeleri İngiliz hükümetine satıyor, İngiliz hükümeti bunların parasını İngiliz işçi sınıfından ve İngiltere’nin sömürdüğü ülkelerde yaşayan insanlardan çıkarıyor ve füzeler böylelikle Ukrayna’ya teslim ediliyor. Bu durumun Batılı emperyalist ülkelerdeki komünist ve anti-emperyalist güçlerce gündeme alınması ve buralarda artan hayat pahalılığının nedenlerinin bu ülkelerdeki işçi sınıfına anlatılması önemli bir ödev olarak belirmiştir.
Cidde buluşması ve Ukrayna savaşı
Savaş Ukrayna topraklarında devam ederken 5 Ağustos tarihinde Suudi Arabistan’ın öncülüğünde 40 ülkenin katılımı ile Cidde’de bir toplantı düzenlendi. Toplantıya Rusya davetli değildi. Ancak Rusya ile Şangay İşbirliği Örgütü içinde yer alarak birlikte hareket Çin ve Hindistan da davet edilmişlerdi. Çin ve Hindistan’ı davet eden batılı emperyalist güçler, Çin ve Hindistan’ı Rusya karşıtı bir pozisyon almaya ikna etme peşindeler. Ancak gerek Çin’in ABD ile artan gerilimi ve ABD’nin Çin’i çevreleyen ada ve ülkelere silah yığınağı yapması gerekse de dünya genelinde Çin’e karşı ABD ve İngiltere öncülüğünde ticari yasaklamalar yoluyla ticari bir savaş açılmış olması; Çin’in ABD ve İngiltere’nin olduğu bir cephede yer alma ihtimalini imkansız hale getiriyor.
Diğer taraftan Çin de biliyor olmalı ki şayet batılı emperyalist güçler istedikleri şekilde Rusya’nın enerji ve yer altı kaynaklarını ele geçirecek bir duruma gelebilirlerse, sıradaki hedefin Çin olması içten bile değil. Dolayısıyla böyle bir denklemde Çin’den Rusya karşıtı pozisyon almasını beklemelerinin çok mantıki bir yanı yok.
O halde batılı emperyalist güçler neden Çin’i ısrarla bu toplantılara dahil etme peşindeler?
Bunun yanıtını yine yukarda aktardığımız gibi Çin’e karşı geliştirilmek istenen askeri harekat için gerekçe oluşturmak üzere, diplomatik gerilim oluşturabilecek tüm fırsatların kullanılmak istenmesi olarak yorumlayabiliriz. Tıpkı Ortadoğu’da Irak, Afganistan, Suriye gibi ülkelerin enerji kaynaklarını kontrol edebilmek için “şer ekseni” gibi bir ifade uydurup saldırıya geçen ABD ve müttefiklerinin benzer bir yönelimle Rusya ile hareket etmek mecburiyetinde olan güçleri adım adım hedef tahtasına koyacaklarını ve bunun için de benzer toplantılarda kendilerince oluşturdukları, geniş iş birliğine direnen ülkeleri hedef alacaklarını söylemek yanlış olmaz.
Cidde’de gerçekleşen toplantının başladığı gibi bittiğini yani Ukrayna aracılığıyla Rusya’yı yalnızlaştırma çabasında olan batılı emperyalist güçlerin aradıklarını çok da bulamadıklarını söylemek gerekir. Sonraki toplantılarda da durumun değişmeyeceği aşikar. O halde buna rağmen bu toplantıları düzenleme nedenlerinin yukarda ifade edilen diplomatik manevralar olduğunu anlamamız gerekir.
Bu tür toplantıların bir diğer işlevi de hali hazırda devam eden savaşın bütçesinin yüklenilmesi için ABD ve İngilizlerin yeni ortaklar oluşturma çabasına hizmet etmek olduğunu bilmek gerekir. Yani her ne kadar batılı emperyalist güçler bu tür toplantılara savaşa “barışçıl bir çözüm” bulmak amacıyla yapılan toplantılar adını verse de gerçekte savaşın derinleştirilip uzatılması için savaşın bütçesinin başka ülkelerle paylaştırılması için yapılan bağış kampanyalarından başka anlama gelmediğinin altını çizmeliyiz.
ABD ve İngiliz emperyalizmi başta olmak üzere batılı emperyalistlerin on yıllardır ağır silah yığınağı yaptıkları Balkanlar gerçeği varken bu güçlerin Rusya ile olan savaşı sonlandırıp barış yapmak istediklerini düşünmek için emperyalist sistemin işleyişinden bihaber yahut kasıtlı olarak manipülasyon yapıyor olmak gerekir.
Rusya’ya karşı ABD ve İngiltere öncülüğünde NATO kullanılarak ve Ukrayna’nın ana insan gücünü oluşturduğu savaşa kimi batılı ülkeler doğrudan dahil olmak istemediler. Bunun Rusya ile olan ikili ekonomik ilişkileri olduğunu elbette biliyoruz. Konu Çin ile olası bir savaş olduğunda ABD’nin Fransa’yı Rusya’ya karşı pozisyon almaya ikna ederken verdiği çabanın çok daha fazlasını vermek zorunda kalacağı açıktır. Çünkü birçok batılı emperyalist şirketin üretim alanı Çin’de yer almakta, Çin ile olan ilişkilerini bundan kaynaklı olarak iyi tutmak istemektedirler. Bu nedenle sırf ticari olarak ABD ile Çin arasında artan rekabetten kaynaklı Fransa gibi diğer emperyalist güçler doğrudan taraf tutmak istemeyecek, olası bir savaşın yaratacağı ekonomik etkiden azade olmayı isteyeceklerdir. Ancak şayet korkulan olur da emperyalist güçler arasında bir paylaşım savaşı çıkacak olursa o zaman elbette bugünkü ekonomik ilişkiler rafa kaldırılacağı için Fransa da batılı emperyalist güçlerle birlikte Çin’e yahut içinde Çin’in de olduğu kampa karşı savaşa dahil olacaktır.
Neden böylesi bir kesinlikten bahsedebiliyoruz? Çünkü bugünün ABD’sini sadece kendi başına bir devlet olarak düşünmemek gerekir. Bu devlet ama aynı zamanda uluslararası tekellerin karlılığını korumak üzere kullanılmakta olan ve bu rolü özellikle II. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası anti-komünist faaliyetlerin örgütleyicisi olarak öne çıkmasıyla belirginleşmiş bir güçten bahsediyoruz. Bu gücün Fransa ile olan ilişkileri Fransa’nın Çin ile olan ilişkilerinden hem tarihsel hem ekonomik hem de politik olarak daha derindir. Dünyanın pek çok yerinde birlikte katliamlar gerçekleştirmiş bir şebekenin üyesi durumundadırlar. Belirttiğimiz gibi bu birliktelik bir emperyalist paylaşım savaşı halinde korunacaktır.
Tekrar konumuza dönecek olursak, Cidde’de gerçekleşen zirvede ne batılı emperyalistler gerçek anlamda Çin’i ikna edebileceklerine inanıyorlardı ne de toplantıya katılan Çin ve Hindistan’ın ikna edilmek gibi bir tutumları.
Ukrayna’da devam eden savaşın geleceği
Savaşı uzatan emperyalist güçlerin Ukrayna’da büyük bir yıkımı çoktan göze aldıkları kesindir. Aynı kesinlik bir kukla gibi kullanılan Zelensky ve Ukrayna sermayedarlarının da bu yıkıma onay vermiş oldukları için de ifade edilebilir. Kısa vadede Rusya’nın işgal ettiği yerleri geri alamayacak olsa bile Ukrayna’ya silah ve militer güç yığınağı yapan emperyalist güçler hem savaş ekonomisinden kazanmayı hem de uzayan savaşın Rusya üzerinde yaratacağı yıpratıcı etkiyi hedeflemiş durumdadırlar.
Rusya tarafında ise bu savaşın hemen arkasından Rusya içlerinde başka cephelerin -örneğin Gürcistan gibi- açılması riski vardır. Batılı emperyalist güçlerin bunun için hazırlık yaptıkları ortadadır. Yine Şangay İşbirliği Örgütü’nün bir diğer üyesi olan İran’ın giderek her geçen gün daha fazla hedefe konulmakta olduğu gerçeği Rusya’yı mevcut pozisyonu korumak konusunda baskı altında tutmaktadır. İran’a karşı kullanılmak üzere bütün bir Afganistan devletini kendi öğrencileri olan Taliban’a bırakan ABD ve NATO’nun bu gücü Rusya’ya karşı da kullanası kuvvetle muhtemeldir. İşte bütün bu -deyimin tam anlamıyla- ateş hattı ortasında, Rusya mevcut pozisyonu korumak için Ukrayna’da işgal ettiği yerleri bırakmaya yanaşmayacak, batılı emperyalist güçler ise Rusya’yı güçten düşürmek üzere silah tedariğine devam edeceklerdir.
Görüleceği üzere bu korkunç savaşın yayılması ihtimal dahilindedir. Bunun ne anlama geleceği açıktır. Dolayısıyla şayet tüm dünyada komünist ve anti emperyalist güçler, bu emperyalist saldırganlığa karşı acilen harekete geçmezlerse dünyayı önümüzdeki on yıllar içinde büyük bir felaketin beklediği ortadadır.