2013 yılında yaşanan Gezi İsyanı devletin ve iktidarın korkusu, farklı klikler arasında hesaplaşma alanı olmaya devam ediyor.
Gezi İsyanı sırasında 8 kişi yaşamını yitirmiş, binlerce kişi ise yaralanmış ve yine binlerce kişiye ise dava açılmıştı, açılmaya da devam ediyor.
16 kişiye dönük 657 sayfalık iddianame, 4 Mart 2019’da İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek ilk duruşma 24 Haziran 2019’da yapıldı.
“Sanıklardan” Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala yaklaşık 28 aydır tutuklu yargılanırken aralarında, gazeteci Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı ve oyuncu Mehmet Ali Alabora’nın da bulunduğu 16 kişinin “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan yargılandığı davanın 7. duruşması 18 Şubat’ta görüldü ve karar çıktı.
Silivri’de görülen duruşmada Ayşe Mücella Yapıcı, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Mehmet Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden hakkında, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Mala zarar verme”, “Nitelikli yağma”, “Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması”, “Kasten yaralama”, “Tabiat ve kültür varlıklarını koruma kanununa muhalefet” suçlarından hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmadığından beraat kararı verildi. Tutuklu olan Osman Kavala’nın da tahliyesi yönünde karar çıktı. Ancak Kavala aynı akşam yeniden tutuklandı.
Gezi Parkı davasında aldığı beraat kararı sonrası tahliye edilmesi beklenirken 15 Temmuz soruşturması kapsamında gözaltına alınan Kavala yeniden tutuklandı. 840 gündür tutuklu bulunan Kavala bundan yaklaşık dört buçuk yıl önce 2013 yılı Mayıs sonu-Haziran ayı başında meydana gelmiş olan Taksim Gezi İsyanı yöneticisi ve organizatörü olmakla suçlanıyordu.
İkinci defa ise 15 Temmuz soruşturması kapsamında gözaltına alındı ve “Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasal düzenini cebir, şiddet kullanarak değiştirmeye teşebbüs etme” suçundan tutuklanarak Silivri Hapishanesi’ne konuldu.
Aynı zamanda, HSK 1. Dairesi, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Galip Mehmet Perk ile üye hâkimler Ahmet Tarık Çiftçioğlu ve Talip Ergen hakkında inceleme ve soruşturma talimatı verildi.
Gezi İsyanı Korkusu günceldir!
Yazımıza konu olan ise Kavala’nın yeniden tutuklanması nezdinde açığa çıkan iktidarı kliği AKP-MHP ile Ergenekoncu Kemalist arasında çekilen kılıçlardır. Kavala’nın tutuklanması ve herkesin beraat etmesine yönelik soruşturma bitmeyen Gezi İsyanı düşmanlığıdır. Gezi düşmanlığının esas sebebi Gezi’den, isyan ruhunun yeniden yükselecek olmasından duyulan korkudur.
Duyulan “haklı” korku, mayalanan isyanın her an yeniden yüzeye vurma, baskı ve saldırı dalgası içinde öfkenin yeniden kendine yol bulma ihtimalidir. İşte bu ihtimal, iktidarın güncel olan Gezi korkusudur.
Başta AKP olmak üzere iktidar bloğunun Gezi korkusu bakidir, o nedenle Gezi’nin karar davası öncesi bazı duraklara asılan “Gezi Demokrasi düşmanlığıdır”, “Gezi sevgisizliktir” vb. afişler itibarsızlaştırma, karalama çalışmasının bir parçasıdır. Keza R.T.Erdoğan da her fırsatta Gezi’ye saldırmaktan geri durmamıştır, saldırmaktadır.
Gezi’nin dünde kalan bir tarih olmadığını iktidar ve R.T.Erdoğan da çok iyi biliyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “Türkiye’nin o dönemde çok zor bir süreçten geçtiğini ve o sürecin bir bütün olarak Türkiye’ye zarar verdiğini asla akıldan çıkartmayalım” sözü bunun kanıtıdır.
Kavala nezdinde ise söylenecek şey çok sade ve açıktır. Kavala, Gezi’nin yöneticisi, belirleyeni, öncüsü değildir, zira Gezi bir kitle isyanıdır. Ancak belirtmek gerekir ki, Kavala AKP ve iktidar ortaklarının kendi korkusunun rehinesidir.
İki kliğin hesapları Gezi davasında tutmadı!
Gezi davasından yargılanan herkesin beraat etmesi ve Kavala’nın serbest bırakılması, iktidar klikleri arasında mevcut çelişkinin dışa vurmasına yeniden vesile oldu.
Bu klikler söz konusu Kürdistan coğrafyasına dönük operasyon ya da HDP milletvekilleri veya Kürt siyasetçileri olduğunda; Suriye’de savaşla Vatan-Millet-Sakarya diyerek işgal arzusuyla hareket etmekte yani devletin “bekaası” söz konusu olduğunda kolayca birleşirken, Gezi davası nezdinde aynı beceriyi gösterememiştir.
Pazarlıklardan sonuç çıkmadığında ise kılıçların çekildiğini gösteren somut bir örnektir yaşanan. Kimi konularda “anlaşamadıkları” ve pamuk ipliğine bağlı pazarlıklarının her an açığa çıkabileceği, böylesi bir durumda tüm “kirli” çamaşırların ortaya saçılmasının o pamuk ipliğinin kopmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır.