GüncelManşet

(video-izlenim) Sanki Roboskî hiç yaşanmadı…

Ankara: Gezi şehit anneleri ve Ankara Dayanışması 4-5 Temmuz’da Roboskî ile Lîce’yi ziyaret etti. Bir okurumuzun Roboskî ziyaretiyle ilgili yazdığı izlenimi sizlerle paylaşıyoruz.

 

Sanki çoğu çocuk 34 insan, 34 Kürt köylüsü, 34 yürek parçası ve de ana kuzusu dünyanın gözü önünde, üzerlerine bombalar yağdırılarak vahşice katledilmemiş gibi değil mi her şey? Sanki Roboskî’de hiçbir şey olmamış gibi değil mi hayat?  Ölüm o kadar ucuz ve öyle kolay ki, bu gerçeğin bir anda ve de acımasızca 34 insanın canını alabileceği kadar!

 “Sanki…”

Gezi analarının peşine takıldık biz de… Ankara’dan çıktık, yolumuzda Roboskî ve Lîce olduğu için sarıldık birbirimize ve de Partizan yüreğimizle dokunmak için her şeye, “söz verdik” kendimize…

Biliyorduk, bildiğimizi sanıyorduk Roboskî’yi… Ancak bizi “gitmeyen, görmeyen anlayamaz” kıvamına getiren, biz Roboskî’nin şehit analarıyla konuşurken, 34 kişi olmasalar da, yine kaçaktan dönenlerin yanımızdan “sanki katliam olmamış” gibi geçişiydi… Cehennem kadar karanlık olan Roboskî’den Şirnex’e giden yolda, sadece otobüs farının gösterdiği başka bir kaçakçıydı, bir sonraki “sanki”…

Bizi en fazla “elden ayaktan” düşüren ise mezarlıkta, her ananın kendi çocuğunun başında “öyle mahzun, öyle garip” durarak söylediği Kürtçe cümleleri birkaç taneden sonra anlayamamaktı… Söyleyecek o kadar çok şey oluyordu ki, Kürt’tük ama “Kürtçemiz” yetmiyordu… Ana bize “oğlu” niyetine bakıyor, biz anaya “affet ana dilimiz kesik, yüreğimiz perişan” dercesine bakıyor; susuyor, susuyor, konuşamıyorduk… Anladığımız cümlelerin parçalarını birleştirerek “yarattıklarımız” olduğunda da “Roboskî’ler bizim oluyor”, hele bir Gezi anasına Roboskî anasının ne dediğini anlattığımızda sanki köprü oluyorduk Berkin’den Kürdistan’a…

 

Roboskî köyünün “90 kuşağının” yattığı mezarlık, mezar oluyor yüreklere…

Roboskî’liler her Perşembe 34 çocuğunun mezarına gidiyor. Bu sefer bizim için düştüler mezarlık yoluna ve biz o yolda bir Roboskî daha yaşıyoruz… Gezi analarını Roboskî analarına sıkıca sarılı gördükçe, Gezi şehitlerinin öldüklerinde yüreklerinin bir yerinin de Roboskî olduğunu hissediyoruz. Bir ana Kürtçe, katliam gününü, nasıl olduğunu mezarlık yolunda tek tek anlatıyor. Sonra başka bir ana Ethem’in annesinin Kürtçe bilmediğini söylüyor… Sayfi ana ise “analar anlar, analar bilir” diyor…

Mezarlıkta herkesin ilk baktığı yer şehitlerin doğum tarihleri oluyor. 97 yılını görünce herkesin içinde bir öfke, bir “katil devlet” büyüyor. Sonrası malum, Roboskî köyünün “90 kuşağının” yattığı mezarlık, mezar oluyor yüreklere… Belki de yüreği en parçalananlardan birisi Berkin’in annesi; kolay değil bir sürü Berkin’in aynı mezarlıkta yanyana yattığını görmek!

Roboskî anaları bütün çocukların katilinin aynı devlet olduğundan o kadar emin ki, 34 şehidinin hepsini sadece “akraba” oldukları için değil, ayrımsız bu kadar içten sahiplenmeleri ve Gezi annelerini “misafir” kabul ettikleri için değil, yürek yürek bu kadar sıcak karşılamaları devletin suratına inen bir tokat.

Roboskî’nin 90 kuşağının hikâyelerini ve katledildikleri olayı dinleyerek büyüyen ve de aynı zamanda kaçağa giden, gitmeye hazırlanan yeni bir kuşak var Roboskî’de… Ve bizi onlar uğurluyor, otobüse salladıkları elleri ve zafer işaretleriyle… Bedeli ödenmiş, ödenmeye devam eden ve insan eline ancak bu kadar yakışabilir zafer işaretlerine biz de birer tane ekliyor, sanki orada anamızı, kardeşimizi, canımızı bırakmışçasına gözlerimizdeki yaşlarla Roboskî’den ayrılıyoruz…

 {youtube}http://www.youtube.com/watch?v=BqW7CQL3AVA{/youtube}

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu