22 Şubat günü tutsak bulundukları Elazığ Kadın Kapalı Hapishanesi’nden Diyarbakır Kadın Kapalı Hapishanesi’ne sürgün edilen Maoist Komünist Partisi (MKP) dava tutsakları Sevil Ağkaya ve Nuray Çelik çıplak arama işkencesine maruz bırakılmışlardı.
Çıplak arama işkencesi hapishane müdürünün bilgisi dahilinde gerçekleşti
Yaşadıklarını posta yoluyla Gazete Patika’yla paylaşan Ağkaya ve Çelik, girişte çıplak arama işkencesine maruz bırakıldıklarını belirterek, “Bu uygulamayı kabul etmediğimiz için de zor ile karşılaştık. Hapishanenin dört kadın personeli, zorla bu uygulamayı gerçekleştirdiler. Hapishanenin kadın müdürü de yaşananlardan haberdardır, oradaydı. Bütün tartışma ve hengame kendisinin bilgisi dahilinde gerçekleşti. Bu dayatma sırasında kamerası olmayan odada darp edildik. Kol ve bacaklarımızdan tutularak; tekmelerle, vücudumuzun hemen her yerine dokunarak, tacize varan bir şekilde çıplak aramayı gerçekleştirdiler” bilgisini verdiler.
Revir görevlisine göre işkencenin tek göstergesi iz ve morluk
Çelik ve Ağkaya, çıplak arama işkencesinden sonra revire çıkarıldıklarını, revirdeki görevlinin iz ve morluk olup olmadığını sorduğunu ifade ederek, “Birkaç saat içinde açığa çıkan bir iz yoktu; revir görevlisi darp olmasının tek geçerliliğini iz olmasına bağlıyordu. Üstelik ayakkabı ve pantolonumuz da postal izleri varken. İz ve morluk olmaması ortada bir şiddet olayı olmadığı anlamına gelmediği üzerine tartıştık. Olaydan 2 gün sonra Nuray Yoldaş’ın bacağında Morluklar belirdi” dedi.
“Aranmaya karşı çıkma” gerekçesiyle soruşturma açıldı
Çıplak arama işkencesi ile ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını belirten Çelik ve Ağkaya, “Ertesi günde idare tarafından “aranmaya karşı çıkma” gerekçesiyle hakkımızda disiplin soruşturması başlatıldığı bize tebliğ edildi. Aynı hafta içerisinde müdür görüşü yazmamıza rağmen, sıklıkla sormuş olsak ta müdür görüşüne çıkarılmadık” diye belirtti.
“Özel yaşam ve kişinin mahremiyet hakkı ihlal ediliyor”
Hapishanede maruz bırakıldıkları diğer hak ihlalinin koğuş içerisinde ki kameralar olduğunu söyleyen Çelik ve Ağkaya yolladıkları mektupta, “Koğuşun giriş kapısının üzerinde ortak yaşam alanını yani banyo, tuvaleti gören bir kamera mevcut. Üstelik koğuşun üst katını, havalandırmanın tepesinde 2 kameralı mobese sistemi büyük ölçüde görmektedir. Bu durum alenen özel yaşam ve kişinin mahremiyetinin ihlalidir. Bu konu bağlamında iç mekanda kameraların kapalı olması-devre dışı bırakılmasına dair Adalet Bakanlığı’nın bir kararı ve ilgili başka kararları da mevcuttur. Buna rağmen kameraların kapatılması engellenerek mahremiyet ve özel yaşamın dokunulmazlığı hakkı ihlal edilmektedir” ifadelerini kullandı.
Kamuoyu konunun takipçisi olmalı
Son olarak Nuray çelik ve Sevil Ağkaya birçok hapishanede rutin hale gelen ve kendilerinin de maruz bırakıldığı hak gasplarının kamuoyu gündeminde yer verilmesi ve kamuoyunun takipçisi olması gerektiğini ifade ettiler.
