İstanbul: İnsan Hakları Derneği, DGM ve ÖYM’de yargılan ve ceza alanların infazının durdurulması taleplerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Açıklamada söz alan tutsakların aileleri ve avukatları Hizbullahçı çetelerin, dinci gericilerin serbest bırakıldığını hatırlatarak yargılamadaki ‘çifte standartlara’ dikkat çekti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, DGM ve ÖYM’de yargılan ve ceza alanların infazının durdurulması taleplerine ilişkin yaşanan çifte standartlarla ilgili dernek binasında açıklama yaparak yargılamaların adil olması için kampanya başlatacaklarını duyurdu.
‘Yargı 80’lerden daha kötü durumda’
Açıklamada ilk sözü alan Avukat Ercan Kanar, Türkiye’de yargının hiçbir zaman bağımsız, eşit ve tarafsız olmadığını vurguladı. 12 Eylül’de sol görüşçü insanların idam edilirken, sağ görüşlülerin 2-4 yıl gibi cezalar aldığını belirtti. 1990’lar sürecinde de böyle olduğunu söyleyen Kanar, “Şimdi de böyle. Yargılamasında usulsüzlük olduğu için Abdullah Altun’un yeniden yargılamasına karar verilerek infazı durduruldu, serbest bırakıldı. Bunu emsal göstererek birçok radikal İslamcı örgütlere üye, Hizbullahçı insanlar serbest bırakıldı” dedi.
Yargının, devrimci ve yurtseverler için engizisyon mahkemesi görevi gördüğünü vurgulayan Kanar, “DGM yargılamaları 12 Eylül’den daha geriydi, ardından gelen ÖYM’ler DGM’lerden daha da kötüydü. Şimdiki dönem hepsinden kötü… Sorgular tamamlanmadan cezalar verildiği bir dönem yaşıyoruz. Avrupa’daki hukuk örgütleri AİHM tarafından yargı kararları için Türkiye’nin uyarılması gerektiğini dair rapor hazırladı. Yargı siyasi bir perspektifle çalışıyor. Bizler sağcı, solcu, dinci diye ayrım yapmayız ama yapılan uygulama Hizbullah’ı ve kökten dincileri kapsıyor. Bu eşitlik ilkesini çiğneyen haksız uygulama son bulmalı” diye konuştu.
Kanar’ın ardından konuşan Avukat Gülizar Tuncer ise, yargının daima siyasi ve ayrımcı olduğunu kaydetti: “Ama hiçbir dönemde bu kadar çürümüş değildi yargı. Sadece Diyarbakır’da 100’ün üzerinde Türkiye’de 500’ün üzerinde Hizbullahçı serbest bırakıldı. Sadece İbdace değil, IŞİD ve El Kaide mensupları da serbest bırakıldı. Büyük bir ayrımcılık var, 1990’lı yıllarda yüzlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan insanlar bırakılıyor. Onların dava dosyalarında işkence kasetleri, öldürdükleri insanların videoları, çok sayıda patlayıcı gibi malzemelerle yakalandıkları var. Memleketin dört bir yanında Hizbullah üyeleri basit dilekçelerle serbest bırakıldı. Siyasi boyutu da hukuki boyutu kadar önemli, yeni bir gerici savaşa mı hazırlanıyor devlet” ifadelerini kullandı.
Muhalif insanların göstermelik olarak 7-8 kişi serbest bırakıldığına dikkat çeken Tuncer, şunları da söyledi: “AYM ve AİHM kararları olmasına rağmen serbest bırakılmayan birçok muhalif var. Bu insanlar 1990’larda yasak sorgu yöntemleriyle, hukuka aykırı yöntemlerle imzaladıkları kağıt parçaları ile mahkum edildiler. Bizim dava dosyalarımızda yeniden yargılama taleplerimiz kabul edilmiyor, bu hukuksuzluk son bulsun!
Tutsak aileleri: ‘Adalet istiyoruz’
22 yıldır tutsak olan Suat İncedere’nin Babası Tevrat İncedere, çocuğunun aldığı cezayı hak etmediğini belirterek şunları dile getirdi: “Adalet istiyoruz, adalet yok. Sağcılar serbest bırakılıyor, solcular içeride. İlgililere sesleniyorum: adalet istiyoruz, insanca hep birlikte yaşamak istiyoruz! Çocuklarımızı serbest bıraksınlar, acı çekiyoruz. Çocuklarımıza yazık değil mi?”
23 yıldır tutsak olan Erol Dündar’ın Yengesi Nazife Çınar ise şunları söyledi:
“1996’dan beri gitmediğim cezaevi kalmadı. Kaynım bu cezayı alacak hiçbir şey yapmadı. En büyük suçları işleyenler dışarıda, bizimkiler dışarı çıkmasını istiyoruz. Herkese davranıldığı gibi davranılsın bize de. Biz de insanız.”
Tutsak Yüksel Yiğitdoğan’ın Ablası Yeşim Raynegen, “1999’dan beri kardeşim içeride. Ben eşitlik istiyorum, insanca bir yerde yaşamak istiyorum. Hak varsa kardeşimin de yararlanmasını istiyorum, başka bir şey istemiyoruz. Suçsuz yere yatan insanları bırakın!”
26 yıllık tutsak Dağıstan Öztürk’ün Yeğeni Özgür Öztürk, tutsakların af beklentilerinin olmadığını belirtti, sadece uygulanan kanunun kendilerine de uygulanmasını istediklerini söyledi.
26 yıldır hapishanede olan Nizamettin Bertan’ın Ağabeyi Nihat Bertan ise hukukun işlediği bir ülke istediklerini vurguladı.
‘Ne zaman adil yargılandık ki?’
Türkiye’nin en fazla uzun süreli hapishanede kalan ve geçen yıl tahliye olan Güneş Arduç Eliuygun ise şu sözleri dile getirdi:
“Hapishanede dışarıyı biz hep tırnak içinde söyleriz. Türkiye’de içeri ve dışarısı belli değil. Müebbetle yargılandım ve cezamı yattım. Şimdi içeride müebbet alan arkadaşların çıkabileceği heyecanıylayım. Bu içeride hep yaşanır, umarım bu sefer gerçekleşir. İnsanca yaşama bağlamında 30 yıl çok acımasız. Devrimci tutsaklar, siyasi tutsaklar için içerisi dört duvar olmamıştır. Biz içeride yaşamı çoğaltmayı öğrendik ama buna rağmen mahpusluk hiç insani değil. Ağırlaştırılmış müebbetle geliyor genç arkadaşlar, insanlara çok kolay bu cezaları veriyorlar. Böyle bir coğrafyada yaşıyoruz. Birileri dışarı bırakılırken diğerlerinin bırakılmaması adaletsizlik! Ne zaman adil yargılandık ki! İnsanca bir dünya içinde mücadele etmeyi unutmamalıyız. Çıkamayacakmış gibi içeride yaşamaya ama yarın çıkacakmışız gibi de dışarıya hazır içerideki arkadaşlar. Gençler gözümün önünde yaşlandı. Toplumsal duyarlılık bu konuda çok önemli.”
Son olarak tutsaklara yönelik bu çalışma hakkında bilgi verilerek: “Kampanyanın ilk ayağı basın açıklaması yapmak ve Türkiye ve Kürdistan hapishanelerde mahpusların dilekçe yazmasını çoğu mahpusun avukatı yok kendileri yapıyor toplumda duyarlılık oluşturmak için çalışmalar yapacağız kurumlara çarpı yapacağız mahpuslara avukat desteği sağlayacağız kampanya başlangıç açıklamasıydı” denildi.