1 Mayıs’a günler kala öncesi yaşanan sürecin ortaya çıkardığı sonuçlar 1 Mayıs’ta alınacak tavrı ve ortaya konulacak politikayı belirlemektedir. Seçim sonrası 1 Mayıs süreci başlarken 1 Mayıs’ın tüm tartışmalarını alan üzerinden yürümesi gibi bir sonuç ortaya çıktı. Bunun nedenleri daha önceki değerlendirmelerimizde ortaya konulmuştu.
2014 yılı 1 Mayıs’ı Gezi İsyanı ve ülkemizde yakın dönemde geçirilen yerel seçimler gibi gündemleri kapsamasından dolayıdır ki ayrı bir anlam ve içerik kazanmaktadır. Sendikalar başta olmak üzere devrimci-demokratik kurumların 1 Mayıs’a dair yürüttüğü tartışma ve belirlenen politika sınıf mücadelesinin önümüzdeki dönem rüzgarını belirleme anlamında belirleyici bir önem taşımaktaydı. DİSK ve KESK’in Taksim açıklamasının ardından Türk-İş’in Kadıköy Hak-İş’in de Kayseri açıklaması bu rüzgarın yaratacağı etki olarak görülmelidir. Kadıköy başvurusunun ardından önce o alanın da yasaklanması, ardından izin verilmesi mevcut saflaşmada devletin Türk-İş’i kaybetmeme çabası olarak görülmelidir
Bu durum aynı zamanda önümüzdeki sürece hazırlık olarak görülmelidir. Halkın örgütlenme ve iletişim araçlarının dahi yasaklandığı, işçilerin kazanılmış haklarına saldırıların artığı bu süreç, kuşkusuz ki geçtiğimiz sürecin korkularının yansımasıdır. Bu korkuları saldırıların da artacağının ifadesidir. Türk-İş’in durduğu yerin, sınıfın çıkarlarını savunup geliştirecek bir yer olmadığı gün gibi ortadadır. Bu elbette Taksim başvurusu yapan sendikaların bugün sınıfın çıkarları doğrultusunda aktif mücadele yürüttüğü sonucuna götürmemelidir.
Süreç içerisinde Gezi İsyanı’ndan sendikal anlamda ders çıkarılamadığı gibi sürecin iyi okunamadığı, kitlelerin Gezi sürecindeki mesajlarının doğru algılanmadığı açıktır. Gezi yıldönümü öncesi yeni Gezilerin fitilini yakacak sınıf temelli talep ve mücadelenin önünü açacak güçlü ve birleşik 1 Mayıs için sınıf içersinde örgütlenmenin ve mücadele etmenin yakıcılığı daha fazla hissedilmektedir. Bunun için sistem ve onun sendikal uzantılarıyla mücadele önümüzdeki görevlerin başında gelmektedir.
Bu süreç aynı zamanda bir saflaşma ve netleşme durumu yaratacaktır. Sistem etrafında kümelenen sınıf düşmanları ve uşaklarıyla en genel kitlelerin sorunlarını da gündemleştiren, gelişen saldırılara karşı ortak mücadeleyi büyütenlerin aralarındaki çizginin daha belirginleştiği bir süreç bizi beklemekte. Tercihini sınıftan yapanları çetin sürece karşı daha sağlam örgütlülükler yaratıp yüzünü kitleleri örgütlemeye dönmeli, daha geniş kitlelerin kendini ifade edebileceği ittifaklar yapmalıdır.
İşçi sınıfı mücadelesinin yükseldiği süreçlerde birlikte mücadele etmek oldukça önemli kazanımlar yaratabilir. Buna yönelik yapılan küçük adımlar, alınacak tavırlar sürecin rotasını değiştirdiği gibi sürecin olumlu olmasına da katkı sunduğunu gördük. Üstelik işçi sınıfının birlik mücadele dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta ortak mücadelenin ve iradenin sınıfa önemli moral ve motivasyon yüklediğini geçmişteki Taksim’deki 1 Mayıslarda gördük.
Taksim’i kazanan irade idi. İradenin bir yanını da güçlenmesini sağlayan araçların aynı irade etrafında büyütülmesini sağlayarak halkla bütünleşmesiydi. Bu irade işçi sınıfın örgütlerinin de nasıl ve neler yapmaları gerektiği konusundaki tutum 2014 1 Mayıs’ı sürecinde fazlaca yapılmadı. Bu durum işbirlikçi sendikacıları ve anlayışları da rahatlattı. Sendika ağası işbirlikçi Ergün Atalay “bizim üyeler çatışmalı ve yasaklı bir yerde olmak istemiyorlar. Bu nedenle biz İstanbul’da Kadıköy alanını seçtik” diyebildi. Bu kadar rahat bir açıklamaya karşı tutumun alınamaması 1 Mayıs’ın meşru, demokratik ve özgürce kutlamayı kısıtlamaya evet diyen bundan sonrası içinde sınırları ve içeriği belli olan 1 Mayısların kutlanmasına yönelik AKP’nin aldığı tutumu onaylayan bir yerde durmaktadır. Aynı zamanda sınıfın birliğini bozanın sınıf olduğunu gösteren bir tutum olarak da görülmektedir. Böylece asıl işbirlikçi yan gizlenmekte, karşı çıkanın yaramaz ve yanlış yaptığı algısı yaratılarak gelecek döneminde kazanılmasını hedefleyen bir amaç güdülmektedir. Bu nedenle Türk-İş içinde farklı sesler çıkarmak, aykırı yerde durmak bugün açısından önemli yerde durmaktadır.
1 Mayıs’a sayılı günlerimiz kaldı. Tüm enerji ve çabamızın işçi ve emekçiler büyük yığınlar halinde 1 Mayıs’a akmasını sağlamalıyız.