Ankara: Ankara’da 6.5 yıldır görülen dokuz TKP/ML dava tutsağının davası sonuçlandı. Olayların tanığı olarak iddianamede isimleri geçen hiçkimse onlarca duruşmaya getirilmediği gibi dün karar verilirken de tek bir “tanık” bile mahkemede değildi.
Avukat Ercan Kanar’ın hazırladığı 20 sayfalık savunma metninde sanık olarak nitelendirilen kişilerin hepsinin verdikleri ifadelerini sonraki zamanlarda kabul etmedikleri, sanık olan kişileri tanımadıklarını, verdikleri ifadelerin çarpıtıldığını belirtmiş olmalarını defalarca vurgulamasına rağmen mahkeme heyeti; Halil Şahin, Yaşar İnce, Tayyar Eroğlu, Resmiye Vatan Sever, Deniz Tepeli, Cengiz Kahraman, Zeliha Bulut ve Sedat Ot adlı dava tutsaklarına ağırlaştırılmış müebbet verirken Naki Demir’e ise 34 yıl hapis cezası verdi.
Davaya açlık grevi direnişi damgasını vurdu
İddialara karşı savunmaları istenen tutsaklar iddia edilen olayların bilimsel olarak kanıtlanması için mahkemenin hiçbir şey yapmadığı, tek bir tanığı bile yüzleştirme gayreti olmadığı, tanıkların olaylar konusunda tam tersi yargılar belirtmelerine rağmen dikkate alınmadığı ve 6.5 yıldır bu hukuksuzluğun devam etmesinin savunma hazırlama koşullarını engellediğini belirterek savunma yapmadılar.
60’lı günleri yaşayan açlık grevi direnişini selamlayan 2 sayfalık bir metin Halil Şahin tarafından duruşma sırasında okundu. Direnişteki tutsakların taleplerinin bir an önce yerine getirilmesi gerektiğini belirten Şahin, PKK ve PAJK tutsaklarının direnişini selamladıklarını söyledi. Halil Şahin’in ardından da Deniz Tepeli’de şu sözlerle sözüne başladı; “Ben Kürdüm. Kürtçe savunma yapmak isterdim. Ama devletimiz dilimizi yasakladığı için bugün Kürtçe konuşamıyorum…” Bugün on binlerce yurtseverin hapishanelere doldurulduğu ve hiçbir kanıt olmadan onlarca yıl hapislerde bırakıldığı ancak 17.000 faali meçhul cinayetin istihbaratçıların en yoğun olduğu yerlerde olmasına rağmen hiçbirinin faillerinin bulunmadığını, yargılanmadığını belirten Tepeli, Öcalan üzerindeki tecrite de değinerek; “Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit derhal kaldırılmalıdır… Bizleri de Abdullah Öcalan gibi adaya da atsanız, ağır cezalar da verseniz mücadelemizi engelleyemeyeceksiniz!” dedi.
Yaşar İnce’de mahkemenin işleyişine dair şu sözleri söyledi; “Savunma istiyorsunuz. Komedi bir talep bu. Siz hazırladınız mı ki, bizden istiyorsunuz? Biz buradan aklıselim bir karar çıkacağını düşünmüyoruz. Savunma isteğini doğru bulmuyorum.”
Cenan Genç’in tanık olarak kendisiyle ilgili ifade verdiği ancak mahkemenin Cenan Genç’in mahkemeye katılmasını ve duruşma sırasında konuşmasını sağlamadığını söyleyen Naki Demir ise; “Savcı iddiaları gözü kapalı bir şekilde yazmıştır. Beyanların tekrar gözden geçirilmesini talep ediyorum.” dedi.
“Halkların mücadelesini hiçbir güç engelleyemeyecektir!”
Naki Demirle ilgili konuşan Avukat Ali Haydar Hakverdi, Naki Demir’e karşı yöneltilen suçların işlendiği tarihlerde onun oralarda olmayacağına dair, Naki’nin o dönemde askerlik başvurusu için resmi işlerle uğraştığı, abisinin düğününün videolarının olduğu gibi onlarca kanıt olduğunu söyleyerek, tanık olan Cenan Genç’in mahkemeye getirilmemesini anlayamadıklarını belirtti. Avukat Hakverdi, Naki Demir’in bütün iddianame içerisinde bu durumda ancak örgüt üyeliği iddiasıyla yargılanabileceği ki o bile cezaya dönse içerde kaldığı süre göz önünde bulundurulduğunda tahliye olması gerektiğini söyledi. Hakverdi’nin ardından Avukat Ercan Kanar da 20 sayfalık bir savunma yaptı. Tutsaklar üzerinde iddia edilen onlarca eylem için tek tek tanık olarak belirtilen kişilerin beyanlarını değerlendiren Kanar, verdiği örneklerle bütün tanıkların verdikleri ifadelerin yanlış yazıldığını, tutsakları tanımadıklarını, onların olmadığını söylediğini belirterek mahkemenin hukuksuz bir şekilde işlediğini ve suçları bilimsel olarak kanıtlamak gibi bir çabanın olmamasını anlayamadıklarını belirtti.
Tutsak Halil Şahin ise son düşünceler alınırken; “Biz Türk Devleti’nin faşist bir diktatörlük olduğunu söylüyoruz. Nasıl Denizler, Erdallar idam edilmişse bugün bu karar da bu şekilde verilecektir. Ve dünyanın her yerinden, Avrupa sokaklarından, Kuzey Afrika’dan, Nepal dağlarından ve Kürdistan ile ülkenin diğer bölgelerinden yükselen halkların haklı mücadelesini hiçbir güç engelleyemeyecektir.” dedi. Deniz Tepeli ise şu sözlerle devam etti; “Avukat talebinde bulundum. Şuan da avukatım yok. Buna rağmen karar verilmekte ısrar ediliyor. Bir karar verilmiş, siz bunu onaylayacaksınız… Adliyenin önünde de insanlar bu hukuka güvenmiyor, kendi hukukunu yaratmaya çalışıyor. İşte sizin bu hukukunuza karşı halkın adaleti böyle bir şeydir…”
Dava sonunda mahkeme heyeti önceden alınmış bir kararı uygulamanın rahatlığıyla ve tutsakların deyimiyle siyasi olan kararlarını açıkladı. Naki Demir 34 yıl hapis cezası alırken diğer tutsakların hepsi ağırlaştırılmış müebbet cezası aldılar. Kararın Yargıtay’dan çıkacak sonucu bekleniyor.
“Burjuva-feodal basına gün doğdu”
TKP/ML dava tutsaklarına bütün hukuksuzluklara rağmen cezalar yağarken burjuva feodal basın da polis servisli haberlerini yayınladı. Sabah Gazetesi 14 Kasım tarihli haberinde şu cümleleri kullanarak; “birçok ilde 27 farklı olayda 20’den fazla şehit olayına karıştığı belirlenen…” hiçbir kanıt gösterilmemiş eylemler için suçluların belli olduğunu duyurdu.