2020’nin ilk aylarında tüm dünyayı etkisi altına almaya başlayan koronavirüs (Covid-19) pandemisi Türkiye’ye de Mart ayında giriş yaptı.
İlk vakanın açıklanmasının ardından Sağlık Bakanlığı Haziran ayının başına kadar Bilim Kurulu ile birlikte çeşitli açıklamalar yaparak “önlem’-“ çalışmalarını sürdürdü. 3 aylık süreçte sokağa çıkma yasaklamaları/kısıtlamaları, belirli yaş gruplarına yasaklamalar gibi uygulamalar devreye konulurken 1 Haziran itibariyle “normalleşme” çağrısı yapıldı.
O tarihten itibaren tedbirlerdeki gevşemenin sonucunda vakalar yeniden artış göstermeye başladı. Özellikle işçi havzalarında koronavirüs vakalarının patlama yaşandı. Bununla birlikte sağlık çalışanlarının omzuna binen yük daha da arttı. Başta Türk Tabipler Birliği (TTB) olmak üzere sağlık kurumları yaptıkları açıklamalarla sürecin yönetimi konusunda eksiklikleri dile getirdiler.
Biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak TTB Genel Sekreteri Muharrem Baytemur ile süreci konuştuk. Baytemur ayrıca sağlık emekçilerinin en önemli risk grubunda olduğunu ifade ederek, acilen çözüm bulunması gerektiğinin altını çizdi.
– İlk olarak şunu sormak istiyoruz, vaka sayılarının bu denli artmış olmasında iktidarın “normalleşme” adımlarının etkisi nedir?
– 1 Haziran’da başlayan normalleşme süreciyle toplumda salgın azaldı/ bitti algısı oluştu ve bu rehavete yol açtı. Kaçınılmaz olarak vaka sayılarında ciddi artış oluştu.
Düğünler, nişanlar, kına geceleri peş peşe yapılmaya başlandı; taziyeler, Ayasofya’nın cami olarak açılışında 350 bin kişinin topluca namaz kılması, asker uğurlamalar, AVM’lerin açılması, sahiller, hastanelere Covid-19 dışı başvurularda patlama, ertelenen sınavların yapılması, fabrikalarda üretim süreçlerinin yetersiz önlemlerle devam etmesi, kamu kurumları, izolasyon ve filyasyonda yetersizlikler vakalardaki artışlarında belli başlı faktörleri oluşturdu. Elimizdeki veri ve uygulamalarla sürü bağışıklığına gidildiğini söylemek doğru olmaz.
– Sağlık emekçileri de bu süreçten en çok zarar gören grupların başında geliyor. Sizce bu denli ölümlerin yaşanmasının başlıca nedenleri nelerdir?
– Sağlık emekçileri bütün dünyada riskli gruplar arasında doğal olarak önde geliyor. Ülkemizde çalışma koşulları, uzun çalışma saatleri, koruyucu ekipmanda yaşanan yetersizlikler, moral-motivasyon kaybı , kronik hastalığı olanların çalışmaya zorlanması, başvuruda bulunan vatandaşların semptomlarını gizlemesi sağlık çalışanlarının hastalanma ve can kaybında önemli faktörler.
– TTB olarak Sağlık Bakanı ile görüşme gerçekleştirdiniz. O görüşmede bakanlığa ne gibi tavsiyelerde bulundunuz?
– Sağlık Bakanı ile TTB MK görüştü. Gerek görüşme sonrası yapılan açıklamalar, gerekse yapılan paylaşımlarda, Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odalarının salgının yönetiminde bilimsel gerçekler ve şeffaflığın önemli olduğunun altını çizerek, katkı ve destek sunmak istediklerini biliyoruz. Önemli bilimsel birikime sahip uzmanlık deneklerinin süreçte yer alması gerektiğinin önemi bir kez daha vurgulandı.
Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları, maaşlarına/emekliliklerine yansıyacak düzenlemelerin yapılması, çok fazla ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde atama bekleyen hekim, hemşire, teknisyen ve diğer sağlık mezunlarının atamasının yapılması görüşmede dile gelen konular oldu. Bunun yanında aşı çalışması, sonbahar dönemi nedeniyle grip aşısının ve risk grupları için zatürre aşılarının yeterli temin edilmesine dair konular da konuşuldu.
– Süreçte sizce neler yapılmalı?
– Salgın gerçeğinin kabul edilerek, bütün tarafların katılımıyla etkin ve bilimsel bir yönetim yapılmalı. Toplumun kurallara uyması yakından ve etkili bir şekilde denetlenmeli. Her il/ bölge özel olarak değerlendirilmeli ve ona göre önlem alınmalı.
Artışın bu şekilde devam etmesi durumunda sağlık sisteminin ve çalışanların bu yükü kaldırması mümkün değil, ivedilikle gerekenler yapılmalı.