Dört parça Kürdistan’daki Kürdistani hareketlerin birlik tartışmalarında olumlu adımları atıldığı, Kürt ulusu için çeşitli kazanımların gündeme geldiği bir dönemde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin sınırları içerisinde bulunan Kürt kenti Süleymaniye’ye bombalar yağdırıldı.
Çocukların da içinde olduğu insanlar katledildi. Bombaların sahibi, Kürt ulusunun azılı düşmanı TC devletiydi. Ellerinde Kürt halkının kanı varken arsızca “terörle mücadele” diye bangır bangır bağırarak, Kürt ulusunun birliğini darbelemek uğruna katliam yapmaktan geri durmayacağı mesajı veriyordu.
TC devletinin bu saldırısı sonrası sınır köy ve kasabalarda halk, yeni bombardıman korkusuyla gündelik hayatına devam edemezken, şehirlerde de TC devletinin, Irak Kürdistanı’nı işgal etme ihtimali bir heyula gibi dolaşıyor. Ancak bu bombardıman, Kürt ulusal birliğine zarar vermek şöyle dursun, bu birliğe olan inancı artıyor, özellikle Kürt gençler arasında…
Bombardımanın ardından bir araya gelen ve sosyal medya üzerinden dünya halklarına ve Kürt ulusuna TC devleti saldırılarını teşhir etmek isteyen Irak Kürdistanı’ndan gençler ile saldırıyı ve bölgedeki atmosferi konuştuk.
“Türkiye Kürt kimliğini silmek istiyor”
– Türk devleti son haftalarda Irak Kürdistanı’na bombalar yağdırıyor, sivilleri katlediyor ve kesinlikle hesap vermiyor. İlk olarak Türk devletinin son dönemdeki bu tutumunu neye bağlıyorsunuz?
– Yeni başlayanlar için, bu yeni bir şey değil. Türk devleti yıllardır Kürtleri bombalıyor. Her şeyden önce, çok önemli bir yanlış anlaşılmayı ele almak istiyorum. Türkiye “teröristleri” öldürmüyor, 9 yaşındaki bir çocuk “terörist” değil, Türkiye “terörle mücadele” adı altında masum insanları öldürüyor. Türkiye hükümeti “Kürtleri değil, sadece PKK’yı hedef aldığını” söyleyerek Türk halkını sahte haberlerle besliyor.
Gerçek şu ki, PKK 1978’de kuruldu ve 1984’te, 6 yıl sonra silahlı direnişe başladı, ancak Türkiye yüzlerce yıldır Kürtleri eziyor ve öldürüyor. Türk Devleti 1938’de Dersim’de Kürtleri katletti, o zamanlar da hedefin PKK olduğunu söyleyebilir misiniz? Türkiye Kürtlere baskı yapıyor, Kürtleri öldürüyor ve zulmediyor; çünkü onlar Kürtler, doğum yoluyla sahip oldukları ve üzerinde hiçbir kontrolü olmayan bir kimlik.
Ne yazık ki, sadece hükümet aracılığıyla değil, aynı zamanda Kürtlere karşı ırkçılık kurumsallaşmış durumda. Çocuklar, Kürt olsalar bile, erken yaşlardan itibaren okulda “Ne Mutlu Türküm Diyene” demek zorunda kalıyorlar ve bu sorun, çünkü çocukları etkilemek kolay. Türkiye Kürt kimliğini silmek istiyor ve sıradan insanlar, Kürtler olarak Kürt müziği dinlediğimiz ya da Kürtçe konuştuğumuz için Türkler tarafından rastgele öldürülebildiğimiz bir noktada kadar düşman olduğumuza inandırdı.
“Türk devleti cezasını çekene dek devam edeceğiz”
– Bu saldırılara karşı bölge halkı nasıl tepki veriyor? Kürt yönetiminin tutumu ne? Nasıl bir atmosfer hakim bölgeye?
– Bölge halkı Türk hükümetinin eylemlerinden hoşnutsuz. Sorun şu ki, Türkiye masum sivillerin hayatını tehdit ediyor, insanlar artık sınıra yakın kasaba ve köylerde işlerine gidemiyor, çünkü herhangi bir anda, ikinci kez Türkiye tekrar sivillere saldırabilir ve öldürebilir. Şehirlerdeki insanlar için sorun, Türkiye’nin Kürdistan bölgesine asker getirmesi ve insanların Türkiye’nin ülkeyi işgal edeceğinden korkmasıdır. Türkiye’nin Kürtlere karşı işlediği tüm zulümler göz önüne alındığında, bu yeni bir katliamın başlangıcı olacaktır.
– Sizler bu saldırılar sonrası bir araya geldiniz, değil mi? Amaçlarınız neler, şimdiye dek neler yaptınız?
– Bu saldırıların Kürtleri bir araya getirdiğini düşünüyorum. Şu anda her zamankinden daha güçlüyüz, çünkü birlikteyiz. Şu anda amacımız, insanlar arasında farkındalık yaratmak ve sesimizi dünyaya ulaştırmaktır. Neredeyse her gün Twitter eylemleri düzenliyoruz, dünyaya Türk hükümetinin gerçek tarafını ve masum insanlara ne yaptıklarını gösteriyoruz.
– Eylem ve etkinliklerinize nasıl tepkiler alıyorsunuz? Önümüzdeki dönem için neler planlıyorsunuz?
– İnsanların tepkisinden çok memnunuz. Dört bölgede Kürtlerden ve hatta diaspora Kürtlerinden birlik ve beraberlik duygusu hissedebiliyoruz. Faaliyetlerimiz, Türkiye devletinin elinde tek bir Kürt olduğu sürece ve Türk Hükümeti açık suçlarının cezasını uluslararası toplumun önünde ödeyene kadar devam edecektir.