GüncelMakaleler

SENTEZ | Ortadoğu’da Bölgesel Savaşın Kapıları Zorlanıyor

"ABD, İsrail ile Hamas başta olmak üzere Filistin direniş örgütleri arasındaki çatışmaların bir bölgesel savaşa dönüşmesini engellemek için çaba gösteriyor."

Hamas’ın diğer bazı Filistinli örgütlerle birlikte 7 Ekim sabahı İsrail’in “Filistinlilere ve Mescid-i Aksa’ya yönelik sürekli ihlallerine” karşılık verme gerekçesiyle başlattığı saldırıya yanıt olarak İsrail ordusunun Gazze’ye yönelik yoğun hava bombardımanı ve ardından da kara harekatıyla Gazze’yi işgali yaşandı. Filistinlilerin ”Aksa Tufanı” adını verdikleri bu saldırıda, 310’dan fazlası asker olmak üzere 1.200 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 kişinin yaralandığı, 239 İsraillinin de esir alındığı duyuruldu.

ABD, İsrail ile Hamas başta olmak üzere Filistin direniş örgütleri arasındaki çatışmaların bir bölgesel savaşa dönüşmesini engellemek için çaba gösteriyor. Bölge devletlerine gözdağı vermek için hemen en büyük uçak gemisini ve denizaltısını Akdeniz’e göndererek Gazze önlerinde demirlemesini sağladı. ABD Dışişleri Bakanı Blinken sık sık İsrail’i ve bölge ülkelerini ziyaret ederek sürekli gözdağı veriyor, tehdit ediyor.

İki aya yakın bir süredir Gazze’ye yönelik saldırılar, katliam devam ediyor. Evler, okullar, Birleşmiş Milletler (BM) binaları, hastaneler, bombalanarak Gazze halkı katlediliyor, hastane bahçelerine sığınan insanlara bomba yağdırılıyor. Bugüne değin bu saldırılarda 5.840’ı çocuk, 3.920’si kadın olmak üzere 14.128 Filistinli öldürüldü. 218 Filistinli BM bayrağı altındaki binalarda katledildi. Siyonist İsrail katliamda sınır tanımıyor. Hastanelerde yoğun bakımdaki çok sayıda bebeğin ölümüne neden oldular.

Siyonist İsrail devletinin saldırıları Gazze ile sınırlı değil aynı zamanda Batı Şeria’da da katliamlar gerçekleştirmekten geri durmuyorlar. Hem de silahlandırdıkları “sivil” yerleşimcileri öne sürerek. İsrail’in saldırıları nedeniyle Batı Şeria’da 7 Ekim’den bu yana öldürülen Filistinlilerin sayısı 244. Yaralı sayısı da 2 bini geçmiş durumda. Gerçek mermi ve zehirli gaz kullanıyorlar. İşyerlerine, evlere, mülteci kamplarına saldırıyorlar.

Gazze’ye yönelik kara harekatı ve işgal sürerken Batı Şeria’da da tansiyon yüksek. Bu saldırıların devam etmesi durumunda burada da çatışmaların dozajının artacağı ve hatta savaşın buraya da sıçrayacağını söylemek hiç de abartılı olmaz.

ABD ve AB’li emperyalist devletler, kendilerinin Ortadoğu’daki ileri karakolları ve vurucu gücü olan Siyonist İsrail devletinin Gazze’de gerçekleştirdiği bu katliamlara sessiz kalıyorlar. Hatta ABD, Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere en üst düzeyde ziyaretler yaparak bu katliamların önünü açtılar ve şimdi de sessiz kalarak desteliyorlar. BM’den bu saldırıları, katliamı kınayan bir karar dahi çıkmıyor. ABD ve İngiltere’ye ait savaş gemileri, uçak gemileri İsrail’e destek için Gazze açıklarında demirlemiş durumda.

Emperyalist kapitalist devletlerin İsrail’e verdiği desteğe rağmen dünya halkları Filistin halkı için ayakta. Siyonist İsrail halklar tarafından protesto ediliyor. Halklar yüz binler olarak sokaklarda, tren istasyonlarında işgaller, oturma eylemleri yapıyor. ABD’de Beyaz Saray önünde çadır eylemleri yapılıyor. Dünyanın her tarafında kitleler ayağa kalktı. Beyaz Saray’ın önünde çadır kuranlar İsrail’i protesto etmenin yanında aynı zamanda ABD başkanı J.Biden’i savaşa verdiği destekten dolayı da protesto ediyorlar. Avrupa ve dünyanın birçok ülkesinde gerçekleştirilen İsrail’i protestoların yanında İsrail devleti ve Netanyahu yönetimine karşı protestolar ve esir alınan ailelerin gösteri ve istifa çağrıları da gündemde.

“İnsani Ara” Siyonist İsrail’in yenilgisi, direnişin zaferi!

İsrail devleti dünyadan gelen çağrılara; istedikleri sürede bekledikleri başarıyı sağlayamadığından, güçlerini tahkim edip yeni bir saldırıya hazırlık yapmak için savaşa bir “ara verme” kararına onay vermek zorunda kaldı. Katar’ın aracılığıyla 24 Kasım Cuma günü İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalara “insani ara” verilmesine ilişkin uzlaşma uygulamaya girdi.

Bu kapsamda dört günde Hamas’ın elindeki 50 İsrailli esire karşılık İsrail hapishanelerindeki 150 Filistinlinin serbest bırakılması konusunda anlaşma sağlanmıştı. “İnsani ara” ve esir takası 27 Kasım’da aynı şartlarla iki gün daha uzatıldı. Son olarak da İsrail ordusu, Gazze şeridinde 6 gündür devam eden geçici ateşkesin uzatıldığını duyurdu. Açıklamada “insani ara”nın kaç gün uzatıldığı bilgisine ise yer verilmedi.

İsrail devletini savaşa ara vermesi yani kısa süreli de olsa Katar aracılığıyla geçici de olsa bir ateşkes yapması, yeni bir saldırı için güçlerini tahkim etmeye ihtiyacı olmasının ötesinde esas olarak Filistin direnişini tam olarak teslim alamamasıyla ilgilidir. Siyonist İsrail binlerce insanı katletmesine rağmen Filistin direnişinin silahlı güçlerini yok edememiştir.

Bunun yanında İsrail’in okullara, kilise ve camilere, BM binalarına en önemlisi de hastanelere yönelik saldırıları, bombalamaları bölge ve dünya halklarında büyük bir infiale yol açtı. İsrail’e karşı halklar ayağa kalktılar, protestoların ardı kesilmedi.

Bu İsrail açısından dünya halkları nezdinde bir meşruiyet sorunu yarattı. 7 Ekim saldırısı sonrasında Hamas’ın sivilleri öldürdü propagandası başarılı olmuşken, süreç içinde bu algı tersine döndü. Özellikle esir takası sırasında yaşananlar, siyonist propagandanın etkisini önemli oranda kırdı.

İsrail devletinin Gazze’nin kuzeyini işgali hem uzun bir süreci kapsadı hem de İsrail kuvvetleri bekledikleri başarıyı elde edemediler. 55 gündür başarı sağlayamadılar, istedikleri/bekledikleri zaferi gerçekleştiremediler(!) Kayıpları çok yüksek. Tahminlerinin çok üstüne çıktı. İsrail ordusunun kara harekatına başlamasından bu yana Gazze’deki işgal sırasında çeşitli basın kuruluşlarının yaptığı açıklamalara göre İsrail 68 askerini yitirdiğini açıklamasını yaptı. Hamas ise kara harekatı sırasında “Yasin 105” tanksavar roketiyle 200’e yakın zırhlı araç ve tankın imha ettiğini ve çok sayıda İsrail askerini öldürdüğünü ve yaraladığının açıklamasını yaptı. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere (elbette açıklamaların propaganda yanını dikkate alarak) kara saldırısının ilerleyen aşamalarında İsrail ordusunun daha büyük kayıplar vereceğidir.

İsrail devleti sadece Gazze cephesinde değil kuzeyde Hizbullah ile de düşük yoğunluklu da olsa bir çatışma içerisindedir. İsrail ordusuyla Hizbullah arasında 8 Ekim’den bu yana sınırda yaşanan çatışmalarda 74 Hizbullah milisi ile 6 İsrail askeri öldüğü bildirilmektedir. Hizbullah’ın lideri H.Nasrallah yaptığı konuşmada savaşın birinci derecedeki sorumlusu olarak gördükleri ABD’ye geçmişte verdikleri zaiyatları hatırlatarak ABD’nin Akdenizdeki gücünü kastederek “Sizden korkmuyoruz” açıklamasında bulundu. Dahası İsrail’e de sınırlarını zorlamaması yönünde mesajlar verdi.

Yine Ortadoğu’daki ”Direniş Güçleri” adı verilen ve esasen gerici İran rejimi tarafından örgütlenen güçler tarafından savaşın (Gazze Katliamının) sorumlusu olarak gördükleri ABD’nin bölgedeki güçlerine karşı defalarca saldırılar yapıldı. Özellikle ABD’nin Irak’ta konuşlu bulunan güçlerine karşı roketli saldırılar yapıldı. Yemen’deki Husiler İsrail’e savaş ilan ederek İsrail’e füzelerle saldırılar yönelttiler. Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırılar yaptılar.

Yukarıda altını çizmeye çalıştığımız nedenlerin sonucudur ki, İsrail yönetimi ve Netenyahu, çatışmalara ”insani aranın” verilmesine ilişkin bir uzlaşmayı kabul etmek zorunda kaldı. Bu kararın alınmasında emperyalistlerin özellikle de ABD ve AB’li emperyalistlerinin İsrail yönetimini buna zorlamasının önemle altını çizmek gerekir.

Son olarak 29 Kasım’da bir araya gelen BM Güvenlik Konseyi toplantısında BM Genel Sekreteri A.Guterres Gazze’de ateşkes sağlanması çağrısı yaptı. Aynı toplantıda Güvenlik Konseyi Başkanı olan Çin’in Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin çağrısı önemlidir ve emperyalist güçler arasındaki çelişkiye işaret etmektedir.

Wang Yi; ”çatışmalar yeniden başlarsa, büyük bir olasılıkla tüm bölgeyi kapsayan bir felakete dönüşecek. Bunu önlemek için tek çare müzakere edilerek uzlaşının sağlandığı kalıcı bir ateşkes” ifadelerini kullanmaktadır. Aynı toplantıda bulunan Filistin Yönetimi Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki de ”Bu bir savaş değil. Bu kimsenin haklı çıkaramayacağı bir katliamdır. Buna son verilmesi gerekir. 15 binden fazla Filistinli sivil İsrail tarafından öldürüldü. Bunların 10 binden fazlası kadın ve çocuk” diyerek kalıcı bir ateşkes çağrısı yapmıştır.

Tüm bu çağrılara rağmen Katar arabuluculuğunda sağlanan geçici ateşkesin üçüncü kez uzlaşma girişimlerinde uzlaşma sağlanamadı. 1 Aralık itibarıyla İsrail yeniden saldırılara başladı. İsrail devletinin Gazze’ye yönelik saldırılarının yeniden başlaması ve dahası katliamlarının dozajının artması bir bölgesel savaşı tetikleme riski bulunmaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu