1993 yılından bu yana Türkiye ile Hayastan arasında kapalı olan sınırlar, diplomatik temsilciliklerin bulunmaması, 44 günlük savaştan sonra Rusya’nın isteği ile yeniden canlandırılıyor. Sınırların açılması, ticaret, ulaşım, hava yollarının açılması, demir yollarının yeniden inşası gibi can alıcı konuların görüşülmesi için özel temsilciler belirlendi. Ermenistan’dan Ruben Rubinyan, Türkiye’den ise Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç atandı.
Kendilerini “İki Devlet-Tek Millet” olarak gören Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin normalleşme görüşmelerine yansıyacağı açıktı. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaştan sonra sorunların devam etmesi normalleşme görüşmelerini mutlaka etkileyecekti. Öyle de oldu.
Moskova’da gerçekleşen ilk görüşmeden sonra taraflar “önkoşul” öne sürmeden, görüşmeleri yürütme kararı almalarına rağmen ADF’den önce M.Çavuşoğlu’nun “Zangezur Koridoru”nu öne sürmesi, bu koşulun Ermenistan tarafından ret edilmesi gerek kamuoyu, gerek de diaspora ile Ermeni halkının şüphelerini doğrulamıştır.
Devletler arasında ve komşu iki devlet arasında görüşmeler, ticaret, ulaşımın olması doğaldır, kaçınılmazdır. Fakat sorunlu, soykırımdan suçlu, bugün savaş suçları ile kabarık dosyası olan, dün söylediğini bugün kabul etmeyen, güven vermeyen, komşularının topraklarında gözü olan, komşuları ile savaşta olan, provakasyon ile savaştan-kandan beslenen bir devlet ile normalleşme görüşmelerine ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Güven vermeyen, ekonomik ve siyasi sıkışıklıktan kaynaklı, ABD-AB’ye yaranmak için göstermelik görüşmeler gerçekleştiren ve “normalleşme” yürüten TC’ye kuşku ile bakmak gerekir.
Üstelik Hayastan’da son zamanlarda yapılan kamuoyu yoklamalarına göre “En büyük düşman olarak hangi ülkeyi görüyorsunuz?” sorusuna yanıt olarak % 81 oranında Türkiye denilmesi dikkate alınmalıdır. Bu duruma göre Ermeni halkının öz yaşantısı ile politikacılardan daha ileri öngörü sahibi olduğunu göstermektedir.
Hayastan ile Türkiye normalleşme ilişkilerinin devam etmesi Ermenistan ile Azerbaycan ilişkilerine bağlı yürümektedir. Bir tarafta görüşmeler tıkanınca Türkiye-Azerbaycan hemen şantaj ile sınırda çatışma–savaş provalarına girişmektedir. Rusya-Azerbaycan-Hayastan arasında Kasım 2020 tarihinde imzalanan Ateşkes Anlaşmasına rağmen bugün halen devam eden, ilan edilmeyen gizli bir savaş Hayastan topraklarında yürütülmektedir. Bu savaşın
sebebi Hayastan’ı teslim alarak, Ermenistan’ın elinin en zayıf olduğu bir dönemde zorunlu teslimiyet anlaşmalarını imzalatmaktır.
Ermenistan’ın Syunik-Gegharkunik-Ğapan bölgelerinde Azeri güçlerinin saldırılarında Ermeni askerlerin ölmediği gün yoktur. Rus “Barış Güçleri” olmasına rağmen, diktatör İlham Aliyev, Zangezur Koridoru’nun açılması için “Başınızı kaldırırsanız Ermenistan’ı yok ederiz” tehdidinde bulunmaktadır. Artsakh’ın yüz yıldan fazladır bulunan tarihi-kültürel dokusunu yıkıp, yağmalar ve tahrip ederken “barış”tan söz etmektedir.
Hatırlanacağı üzere 44 günlük savaşta Artsakh’ın toprakları ile yedi şehrin Azerbaycan’a teslim edilmesi, Türkiye’ye rüşvet olarak verilmişti. Rusya’nın bölgesel çıkarları için feda etmeyeceği bir kara parçası yoktur. Rusya’nın Ermenistan ile stratejik müttefiklik anlaşması olmasına rağmen, Artsakh’ın başkenti Stepanagerd’e yakın Şuşi’ye kadar Türk-Azeri-IŞİD çetelerinin gelmesine izin vermişti.
Ermenistan ile Türkiye arasında normalleşme görüşmelerinde bugün öne çıkan konu “Zangezur Koridoru” meselesidir. Türkiye ile Azerbaycan’ın öne sürdüğü ve Hayastan’ı bir şekilde anlaşmaya zorladığı konuların başında a) Artsakh’ın Azerbaycan’ın toprak parçası olduğunu kabul ettirmek, b) Ermeni Soykırımı’nın dünya çapında tanınması çabalarını durdurmak, c) 1921 yılında imzalanan Kars Anlaşması’nın tanınması maddeleri vardır. Bu konu başlıkları Ermenistan’da hükümetlerin tek başına karar vereceği ve görüşmeler yapacağı konuların olmadığı Ermeni Anayasası’nda net olarak belirtilmiştir.
Ermeni halkının kırmızı çizgileri ve olmazsa olmaz olan belli başlı konuların başında ise a) Artsakh Hayastan’dır, b) 1921 Kars Anlaşması’nın hükmü yoktur, geçersizdir, c) Ermeni Soykırımı Tanınsın, Tazminat, Toprak ve Adalet talepleri, d) Ermeni Soykırımı’nın varlığı-yokluğu kesinlikle müzakere edilemeyeceği gibi talepler ön plana çıkmaktadır.
Türkiye ile Azerbaycan’ın, Hayastan’da N.Paşinyan iktidarının elinin en zayıf olduğu bugünkü koşullarda, normalleşme görüşmeleri ile Ermenistan’ı Teslimiyet Anlaşması’na zorlamak olacaktır. Türk Devleti’nin şiddetle “Diaspora’nın aradan çekilmesini” istemesinin sebebi budur.
Türkiye ile normalleşme görüşmelerinin bugünkü koşullarda olamayacağının altını çizen eski Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan bu yüzden istifa etmek zorunda kalmıştır. Ermenistan Genel Kurmay Başkanı’nın görevden alınmasını isteyen Paşinyan’ın bu isteğini geri çevrilmişti. Bugün hem Cumhurbaşkanı, hem de Genel Kurmay Başkanları N.Paşinyan yanlısı olarak değiştirilmiştir.
Hayastan ile Türkiye arasında konuların bugünden yarına çözülemeyeceğini “karmaşık bir konu” olarak gören A.Sarkisyan’ın; Türk ve Azeri devletlerinin her daim söyledikleri “İki Devlet-Bir Millet” ırkçı söylemleri altında, Türk ve Azeri devletlerinin arasında imzalanan askeri bir anlaşma olan “Şuşa Anlaşması” varolduğu koşullarda, halen Azerbaycan’da bulunan esir Ermeni askerlerinin sorunu devam ederken, sınırların belirsizliği, sınırlarda her gün çatışmalar devam ederken, bu türden “normalleşme” görüşmelerine şüpheyle yaklaştığı bilinmektedir.
A.Sarkisyan aynı zamanda 1915 Ermeni Soykırımı ortada iken “…hiçbir bakan bu insanlar adına öldürülen ya da hayatta kalan büyükanne ve büyükbabalar adına müzakerelere devam edemez” demekte ve suçlarında ısrar eden dahası bugün örneğin Kürt halkına zulmeden ve eli kanlı bir devletle “normalleşme” görüşmelerinin “kolay olmayacağı”nı ifade etmektedir.
https://ozgurgelecek32.net/savasin-golgesinde-adf-antalya-diplomasi-forumu-yalanlari1-3/?swcfpc=1