GüncelManşet

(röportaj) “İzmir Onur Yürüyüşü İstanbul Onur Yürüyüşü’ne çağrıdır”

İzmir’de Gezi İsyanından sonra yapılan ilk Onur Yürüyüşünden sonra bu yıl ikincisi düzenleniyor. İzmir’de yıllardır farklı isimlerle şimdi ise Siyah Pembe Üçgen Derneği ismiyle LGBTİ mücadelesi veren dernek Onur Yürüyüşü hazırlıklarına devam ediyor. Derneğin faaliyetleri öğrenmek, yürüyüşün hazırlıkları hakkında sohbet etmek amacıyla Siyah pembe Üçgen derneğini ziyaret etti. Gerçekleştirdiğimiz röportajı sizlerle paylaşıyoruz. 

Siyah Pembe Üçgen Derneğini kısaca tanıyalım

Erdem Gürsu: Çok belli bir miladımız yok aslında, İzmir’de eşcinsel tarihi çok eski onu soracak olursanız. Biz 2001 yılında kurulan Pembe Üçgen örgütlenmesini miras alarak devam ettik.

Biz öncelikle Kaos GL İzmir adıyla başlamıştık, hem Kaos GL dergisinin adının çağrıcı olacağını düşündüğümüz için hem de Ankarada’ki Kaos GL örgütlenmesine benzer düşünceleri paylaştığımız için, öyle başlamıştık. Ama sonra dışardan merkez taşra ilişkisi gibi algılandığından, yani LGBTİ örgütlenmesine ters merkez şube meselesinden doğru biz farklı bir isimle dernekleşmeye gittik.

Siyah Üçgen o dönem eklenmemiş, sonradan biz hani biraz daha kadınların görünürlülüğünün es geçildiğini düşündüğümüz için Siyah Üçgeni de yeni örgütlenmemizde ekledik. Bilmeyenler için kısaca şöyle bir açıklama yapalım; Pembe Üçgen, Siyah Üçgen Nazi dönemi Almanya’sının davut yıldızı yaftası gibi, Pembe Üçgen eşcinsel erkekler, Siyah Üçgen lezbiyenler için kullanılan bir damga olarak kullanılmış, tabi içinde biseksüel ve trans kimlikler de var hepsi için tek tek üçgenler kullanmamışlar.

İzmir’de mücadeleye başladıktan sonraki sürecinizi bize biraz anlatın isterseniz?

Dernek olarak çalışmalara başladıktan sonra ilk etkinliğimizin adı Baki Koşar Nefret Suçları ile Mücadele Haftası oldu, etkinlik haftasının ilk günü kuruluşumuzu da ilan ettik. 2009 yılında yaptığımız bu etkinliği bu yıl altıncısını geride bıraktık. O dönemden beri Ayrımcılık ve Nefret Suçları bizim en temel çalışma alanımız, yani cinsel kimlik önceliğimiz ama bu demek değildir ki diğer etnisite, din, dil, renk gibi mücadele alanlarına kendimizi kapatıyoruz.

“Ayrımcılık ve Nefret Suçları temel mücadele alanımız”

Sadece cinsel kimlik alanından doğru bir politika üretiyoruz değiliz zaten bana sorarsanız. LGBTİ örgütlenmeleri diğer mağdur kesimlerle birlikte yol alan, geniş perpektiften bakabilen, bazılarının o yoldaşlık dediği kültürü bence en iyi kurabilen örgütlerdir. Biz özellikle LGBTİ mücadelesinde en görünür trans bireyler olduğunu için, yani yaşam hakkına en fazla saldırı olan bireyler olduğu için o alana dair çalışmalarımız daha fazla oldu. Ama geylerin, lezbiyenlerin görünürlüğü de daha farklı sorunlar yaratmaktadır. onur haftası

Biz özellikle LGBTİ mücadelesinde görünürlülüğün ne kadar çok olursa, yani toplumsal anlamda, toplumun seni kabul etmesi anlamında en görünür trans bireyler olduğunu için, yani yaşam hakkına en fazla saldırı olan bireyler olduğu için o alana dair çalışmalarımız daha fazla oluyor. Ama geylerin, lezbiyenlerin görünürlü de daha farklı sorunlar yaratmaktadır birazdan o kısma gireriz. Yavaş yavaş yeni şeyler, çalışma alanları oluşturmaya çalışıyoruz.

“Gezi fark edilmemizi sağladı”

Ben Medusa, gönüllü olarak birkaç senedir buraydım, neler yapıyoruz Erdem’in dediği kısımdan devam edeyim, genelde bu yıl (bu yıl için bakarsak) daha çok Ege’deki Üniversitelerde davet edildiğimiz panellerde söyleşilerde artık “LGBTİ nedir” den ziyade artık çünkü bu biliniyor. Gezi sürecinde heteroseksist insanların bizi fark etmesine olanak sağladı bence, ancak kafalarında nereye koyduğu o kısmı için, biraz yanlış bilgilendirmeyi önlemek açısından bir sunum hazırladık. Bize gelen soruları orada cevapladığımız bir konuşmalara, söyleşilere gittik. İnsanların kafalarında homofobiyi, transfobiyi yaratan şeylerin ne kadar asılsız olduğunu fark etmesini istiyoruz aslında, genelde olumlu geçti olumsuz bir şey hatırlamıyorum

“LGBTİ örgütlenmeleri arasındaki iletişim çok güçlü”

Erdem: Bizim son dönemlerde çalışma alanlarımız biraz oturdu. İzmir’de o çok sorunlar yaşanan, birinci elden ihlal edilen yaşanan yaşam hakkı ihlali, barıma hakkı için çok refleks, anlık müdahaleler yapmak gerekiyor. Bunun için çok daha uzun bir zaman ve programlar gerekiyor, o nedenle geleceğe yönelik daha köklü değişikler için son bir iki sene için başlamış olduk.  İzlemler yaparak raporlar hazırlıyoruz ve bunu tek başımıza değil Türkiye’deki diğer LGBTİ örgütlenmeler ile birlikte yapıyoruz. Bilgiler tek bir havuzda oluşturulup buradan çıkıyor, o nedenle LGBTİ örgütlenmesi arasındaki iletişim önemli olduğunu ve çok güçlü olduğunu düşünüyorum. Başka bir ilde gelişen bir olayla ilgili bir, en fazla iki gün için anlık refleksler verebiliyoruz.

Bizim kendimize ait çalışma alanlarımız var Medusa’nın bahsettiği gibi. İzmir’de güzel gelişmeler var. Mesela İzmir Eğitim-Sen 2 no’lu Şubenin LGBTİ komisyonu var, şimdilik ama diğer bir iki şubede kurulması düşünülüyor.

Bu komisyonlar oluşturulurken içinde LGBTİ birey olması konusunda ne düşünüyorsunuz?

Bence bunu biz yerel yönetimler seçimlerinde de yaşadık, ideal olan açık kimliği yaşayan kimselerin içinde yer alması, çok önemli ancak bu olmadan sendikalar, partiler örgütlenmeler kendi tüzüklerinde programlarında LGBTİ mücadelesine dair bence gerçekten yer verip, gerçekten uygulanabilir olmasını sağlamalıdır.

Yani homofobiye, transfobinin bir tanımı yok bir suç olarak da yok. Bazılarında var ama eşcinsellere dönük suç olarak geçiyor ama hangisinde işliyor o kısmı da önemlidir. Güzel gelişmeler var ama hala bir kısmı defterde, kitapta kalıyor. Sanırım zaman alacak. foto onur haftası çağrısı

Medusa: Ben bir şey daha eklemek istiyorum bu kısma, bu komisyonlar oluşturulurken illa içinde bir eşcinsel, trans olmayabilir ancak bir şekilde bizden ya da başka bir LGBTİ dernekten, örgütlenmeden danışmanlık alması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü hiç bilgisi, ilgisi yok sırf zorunluluktan öyle bir çalışma yapmak ne kadar ulaşılabilir olur. Biz böyle bir teklifte bulunduk. Hatta belediyelere falan diyoruz, bizim açık olarak yani kamuoyuna duyurmadan, o komisyonlarda yer alabiliriz çünkü bizim için doğru bilgiyi ilk elden alınması önemli.

Biraz Onur yürüyüşü hakkında konuşalım geçen yıl ilki yapıldı, bu yıl nasıl hazırlıklar, çalışmalar

Geçen yıl Gezi süreci etkisi vardı, kitlenin doğal bir politize olma hali, o kurduğumuz temas, eylemde yardımlaşmamız falan, o dönem Alsancak’ta da küçük gruplar bir araya gelmiş ve forumlar yapmıştık, tanışıklık git gide artmıştı. Fikir öyle çıkmıştı bizim derneğin doğrudan bir önerisi değildi örneğin Onur Yürüyüşü, daha bağımsız bir grubun önerisi oldu. Yaklaşık bin kişinin yürüyor olması İzmir için çok önemliydi. Bu yıl o sayıyı yakalayalım diyoruz, geçen yıl Gezi’nin etkisiyle doğal olarak kitlenin sokağa çıkma hali vardı.

Tabi bu birazda bizim için bir gövde gösterisinden ziyade bizimle birlikte olan grupların çeşitliliği ve sayısını da gösterecektir, bu bizim için önemli esasta. Biz bizimle kimlerin birlikte olduğunu kimlerin dayanıştığını görmek istiyoruz.

Eylemi bir eylem komitesi organize ediyor, bu katılım açısından bir katkı sağlayacaktır sanırım

Evet, normalde böyle eylemleri, organizasyonları İzmir’in yerelinde LGBTİ örgütlenmeleri yapar ama biz bu ayın başında bir komite oluşturduk ve birkaç toplantıda yaptık dışa dönük. Orada da yeni katılan, farklı örgütlenmelerden kişiler ya da bağımsız kişiler oldu  O anlamda geniş bir katılımın olacağını ve çeşitliliğin azr edeceğini düşünüyorum ben.

Bir de şunu söylemek istiyorum, aslında bir hafta organize etmek istemiştik ama ne yazık ki çok fazla maddi destek bulamadık ve bir yürüyüş düzenlenecek.

Bize İzmir Müzisyenler Derneği eşlik edeceğiz bu yürüyüşte ve Alsancak İskelesinde küçük bir sahne kurulacak ve bir konser olacak. Tüm herkesi bekliyoruz tabi ardından taksi onur Yürüyüşü olacak oraya da bu yürüyüş çağrımız olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu