GüncelMakaleler

PUSULA | Bu Abluka Birleşik Mücadeleyle Dağıtılır

"sınıf savaşımında kullanacağımız tüm yol ve yöntemler devrim ve sosyalizm mücadelesine hizmet eden, onu güçlendiren nitelikte olmak zorunda. Yine hangi yol ve yöntemlerle güncel gelişmelere müdahale etmeliyiz, sorusunun yanıtı da süreci kavramamızdan, dinamik ve örgütlü bir güç yaratmamızdan bağımsız değildir"

Sistemin devlet terörüyle tüm ilerici toplumsal dinamikleri sindirmeye, örgütlü yapıları dağıtmaya, üretim alanlarında, sokaklarda en katı şekilde denetim kurmaya çalıştığı bir süreçten geçiyoruz.

Dolayısıyla tüm ezilenlerle özgün sorunlarını göz ardı etmeden, emek-sermaye çelişkisi ekseninde doğru bir tarzda bağ kurarak yönelimimizi belirlemeliyiz. Kadın hareketine, Kürt ulusal mücadelesine, gençlik hareketine, çevre-doğa hareketlerine bu bilinçle yaklaştığımız oranda ortak bir yürüyüş örgütleme başarısını gösterebiliriz.

Keza, burjuva egemenlik sistemi, bugün başta işçi sınıfı olmak üzere, kadın ve gençlik hareketini, etnik, dinsel-mezhepsel temelde bölmeye çalışıyor. Bu “böl- yönet” politikasını boşa çıkaracak olan en büyük silah, yaşamın her alanında, mücadelenin her cephesinde emek-sermaye, ezen-ezilen çelişkisi ekseninde bir örgütlenme ve mücadele hattını örmeyi başarmaktır. Tüm bunlar, sınıf bilinçli bir müdahaleyi gerektirir. Ve ne yazık ki, bugün yetersiz olan ve öncelikle giderilmesi gereken de budur.

İşsiz ve iş güvencesinden yoksun çalışan, kapitalizmin vahşi sömürüsüne maruz kalan, çeşitli milliyet ve inançlardan, işçiler, kadınlar, gençler… Dolayısıyla faşist diktatörlüğün bu saldırılarını boşa çıkaracak, işçi ve emekçilerin en geniş temelde birliğini sağlayacak olan bu sınıfsal tutumdur. Bu tutumun yön vereceği eylem ve mücadele çizgisidir.

Görülmesi gereken diğer önemli bir nokta, bu ablukanın ancak toplumsal muhalefetin en dinamik güçleriyle kurulacak bağ ve örülecek birleşik mücadele çizgisiyle dağıtılacağı gerçeğidir. Çünkü birleşik mücadele, farklı direniş odakları arasında kurulan bir köprüdür. Bu köprü sağlamlaştırıldığı oranda, devrimci güçler, mücadele cephesinde görünür bir güç haline gelirler. İşçi ve emekçilerle daha yoğun bir şekilde temas kurma öz güvenini kazanırlar.

Temas kurmadan, inceleme-araştırma eyleminde bulunmadan, doğru bir pratik belirlemeliyiz. Eğer bilgilenme yöntemimiz sorunluysa, kullanacağımız yol ve yöntemlerin de ciddi sorunlar içermesi kaçınılmazdır.

Ne diyordu Başkan Mao; “…Bir şeyi öğrenmek isteyen bir kimsenin o şeyle bağ kurmaktan, yani o şeyin çevresinde yaşamaktan (uygulamada bulunmaktan) başka çaresi yoktur.” (Mao Zedung, S.E., cilt 1, s. 401)

Devamla; “…Eğer belli bir şeyi ya da belli bir şeyler dizisini dolaysız bir biçimde öğrenmek istiyorsak, o şeyi ya da şeyler dizisini değiştirmek için pratik mücadeleye doğrudan doğruya katılmamız gerekir. Çünkü, birer olgu olarak onlarla bağ kurabilmemiz ancak böyle mümkün olabilir, o şeyin ya da şeyler dizisinin özünü açığa çıkarabilmemiz ve onları kavrayabilmemiz ancak gerçeği değiştirmek için pratik mücadeleye doğrudan doğruya katılmakla mümkün olabilir.” (age, s. 402)

Bugün eğer siyasal gericiliğin, ırkçı milliyetçiliğin geniş kitleler üzerindeki etkisine dikkat çekiyorsak, önce bu sonuçlara yol açan iç ve dış koşulları somut olarak analiz etmeliyiz. Sonra “hangi mücadele araçlarıyla daha geniş kitlelere ulaşabiliriz” sorusuna yanıt aramalıyız. An itibariyle, mevcut bilgi ve pratiğimiz bu sorulara yanıt vermekte yetersiz. O halde bu durumu değiştirmek için pratiğe yönelmeliyiz. Diğer bir anlatımla, değiştirmek için değişmeliyiz.

Bilgi edinmek için kitlelerle doğrudan temas kurmanın araçlarını yaratmalıyız. Yine Mao’nun ifadesiyle “Bilgi, pratikle başlar; teorik bilgi pratik aracılığıyla edinilir ve yeniden pratiğe dönmek zorundadır.” (age, s. 407)

Devrimci ve komünist hareket 12 Eylül öncesi ve sonrasında kimi şehirlerde yoksul ve emekçi semtlerde barınma hakkı, faşist saldırılara karşı halkı savunma vb. birçok mücadele alanında önemli bir kitleyle bağ kurdu. Tüm yetersizliklere rağmen halkın bir bölümü bu sorunların ele alınıp tartışılmasında özneydi, çözümün bir parçasıydı. Bu duruş ve hareket tarzı, sisteme boyun egen, sindirilmiş, demokratik hak ve özgürlük mücadelesinde, hiçleştirilmiş düşünüş ve yaşam tarzına yapılan değerli bir itirazdı.

Bu durumu, aynı zamanda kitlelerin kendi gücünün farkına varması olarak da tanımlayabiliriz. Bu bilincin geliştiği her yerde, örgütleme-örgütlenme fikrinin bir karşılığı vardır. Bu bilinç zayıfladıkça kitlelerin siyasete olan ilgisi azalır. Ve yaşam günü kurtarmaya kilitlenir. Bu durumu tersine çevirecek olan devrimci müdahaledir. Sömürüye ve zulme karşı gelişen kitle hareketleridir. Çünkü tüm bu gelişmeler, sofra derdine düşen milyonların yeni sorular sormasına, çözüm yolları aramasına zemin yaratır.

Sonuç olarak, sınıf savaşımında kullanacağımız tüm yol ve yöntemler devrim ve sosyalizm mücadelesine hizmet eden, onu güçlendiren nitelikte olmak zorunda. Yine hangi yol ve yöntemlerle güncel gelişmelere müdahale etmeliyiz, sorusunun yanıtı da süreci kavramamızdan, dinamik ve örgütlü bir güç yaratmamızdan bağımsız değildir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu