Diyarbakır’da bir polisin öldürülmesinden sonra gözaltına alınanlardan işkence gören M.E.C. ve F.A, “kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmek” suçlamasıyla dün çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan 3 kişi ise, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Bağlar ilçesinin 5 Nisan Mahallesi’nde 30 Mayıs’ta polis memuru Atakan Arslan’ın yaşamını yitirmesinin ardından başlatılan operasyonda, polisler onlarca eve baskın düzenledi. 31 Mayıs gecesi, Körhat Mahallesi’nde bulunan M.E.C.’in nenesinin kiracılarının bulunduğu bina da polisler tarafından basıldı. M.E.C.’yi arayan polislerin, binada bulunan tüm dairelere kapılarını kırarak baskın düzenlediği öğrenildi. Binada bulunan M.E.C.’nin ninesinin kiracısı Ş. Yılmaz ve eşi M. Yılmaz’ın evlerinin kapısı da polisler tarafından kırıldı. Polislerin, baskın sırasında götürdükleri köpeklerle evde bulunanlara işkence yaptığı ortaya çıktı.
İşkence raporu ile şikayetçi oldular
Polislerin evden ayrılmasının ardından Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’ne giderek darp raporu alan Yılmaz çifti, daha sonra Bağlar Polis Merkezi’ne giderek polislerden şikayetçi oldu. Yılmaz çiftine ait darp raporu ve emniyet ifadeleri, kendilerine uygulanan işkenceyi gözler önüne serdi. Yılmaz çiftinin 31 Mart gecesi Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi’nden aldığı raporda, vücutlarının çeşitli bölgelerinde birçok köpek ısırığı olduğu tespitine yer verildi.
‘Çocuklara alarak odaya saklandım’
1 Haziran’da yapılan şikayete ilişkin ortaya çıkana ifadelerde M. Yılmaz, olay gecesi yaşadıklarına dair şunları anlattı: “Olayın şüphelisi olarak tutuklanan M.E.C.’nin ninesinin kiracısıyız. Ninesi de bizim karşı dairemizde ikamet eder. Biz M.E.C.’i daha önce hiç görmedik ve tanımayız. 31 Mayıs günü saat 00.30 sıralarında polisler şahsın evlerimizde saklanmış olabileceğine dair karşı komşumuz ve bizim evimize baskın yaptı. Binada polislerin olduğunu gördüm. Silah patlamasına benzer iki üç el patlama sesi duyunca hemen çocukları alarak arka odaya gitmek istedim. Birkaç adım atmamla kapımız kırıldı. Kapıya baktığımda 3 köpeğin içeriye doğru bırakıldığını görünce çocukları alarak hemen odaya saklandım. Kapıyı kapatarak arkasına saklandım.
‘Polisler gülüştüler’
Peşinden polislerle köpekler eve girdiler. Polisler kapı önüne gelerek kapıyı aç diye bağırdılar. Ben kendilerine ‘köpekler var bizi ısıracak, çocuklar var yanımda onları tutun kapıyı açacağım’ dedim. Polisler bağırmaya devam ederek kapıyı açmamı istediler. Kapıyı açar açmaz içeriye 2 köpek girdi. Bu esnada diğer odada uyumakta olan eşim uyandı. Odada ayakta beklerken köpeklerden bir tanesi üzerime doğru hareketler yapmaya başladı. Patileriyle karnıma doğru saldırdı. Odadaki polislere ‘köpek beni ısırıyor, geri çekin’ desem de ‘lan o seni ısırmaz’ diyerek dalga geçer gibi sözler söylediler. Ve gülüştüler. Yere doğru çöktüm, köpek beni tırmalamaya devam etti. Köpekler çocuklarıma doğru yönelince polisler köpekleri tuttu.
Bütün bunlar yaşları 7, 9 ve 11 olan 3 çocuğumun gözleri önünde yaşandı. Çocuklarımın o günden beri psikolojileri bozuldu. Gece yatırmaya çalıştığımda ‘anne o polisler tekrar gelecek mi, köpekler gelecek mi’ diye soruyorlar. Gece rüyalarında ‘köpekler geldi’ diye bağırarak uyanıyorlar. Çocuklarım bu olay nedeniyle çok korktular. Yaşana olaya sebep olan ve evime gelen polislerden şikayetçi ve davacıyım.”
M.E.C diye darp edildi
Ş. Yılmaz ise, eşinin “durun köpekleri çekin” şeklindeki bağırışları üzerine uyuduğu odadan çıktığını belirterek, ifadesinde şunları kaydetti: “Odadan çıkar çıkmaz ‘tutun, vurun, şahıs buradadır’ sözlerini duyar duymaz darbe alarak yüz üstü yere yığıldım. 15-20 tane özel harekat polisi tekme ve yumruklarla saldırdılar. Burnuma, dudağıma ve karın kısmına tekmeler vurdular. Uzun namlulu silahın ucuyla sağ dirseğime darbe aldım. Bu esnada bana ‘sen E.’sin, vurun’ diye kendi aralarında bağırıyorlardı. E., değilim diyerek adımı söylüyordum. 4-5 dakika boyunca, tekme, yumruk ve silahla darp edildim.
Polislerin geri çekilmesiyle 3 köpekten ikisine ‘yakala oğlum saldır’ diyerek üzerime doğru bıraktılar. Köpeklerden biri yerdeyken sağ kolumun omuz hizasını ısırdı. Diğeri sol kulağımın arka kısmını ısırdı. Can havliyle ‘Abi ben değilim. Benim adım Ş., kimliğimi getireyim, köpekleri çekin’ diye bağırdım. Köpekler yerde yüz üstü olduğum için sırtımı ve sol arka bacağımı ısırdı. Köpeklerin saldırısı 2-3 dakika sürdü. Kimse müdahale etmedi ve tutmaya çalışmadı. Daha sonra özel harekat polisleri köpekleri alarak evimizden çıktılar. Eşim ve çocuklarımın olduğu odaya gittim hemen. Eşim ve çocuklarım korkmuş halde oturuyorlardı.”
Yılmaz çifti, ayrıca polislerin 112 Acil servisini ve akrabalarını aramalarına izin vermediğini de kaydetti.
Suç duyurusu
Yılmaz Çifti’nin avukatı Selameddin Varol, müvekkillerinin emniyette ifade vermeleri ardından darp raporuyla birlikte polisler hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına işkenceye dair suç duyurusunda bulundu. Hukuk devletinde suç işleyen şahsa karşı dahi böylesi bir muamele edilemeyeceği ifadeleriyle müvekkillerinin uğradığı işkenceye tepki gösteren Varol, çocukların ömürleri boyunca yaşadıkları travmadan kurtulamayacağını söyledi. Varol, çocukların yaşadığı psikoloji ve travmaya dair ayrıntılı rapor aldırarak, suç duyurusu dosyasına ekleyeceğini kaydetti.