İstanbul Avcılar’da bulunan Çin sermayeli Xiaomi Salcomp’ta sendikal düşmanlığa ve insanlık dışı çalışma koşullarına karşı direniş sürüyor. Türk Metal Sendikası’nın örgütlü olduğu fabrikada şu ana kadar 200’e ykın işçi işten atıldı. İşten atılan işçiler ise fabrika içerisinde ve önünde direnişi sürdürüyor.
Biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak 25 Ağustos günü Kod 49 (performans düşüklüğü) bahanesiyle işten atılan işçilerden Betül Aksoy ile Xiaomi Salcomp fabrikasındaki çalışma şartlarını, sendikal mücadeleyi ve işçiler olarak başlattıkları direnişi konuştuk.
Salcomp’da çalışma şartları nasıldı?
Bize iş görüşmelerinde 3 vardiya ve 8 saat çalışacağını söylemişti. 15 dakika çay molası ve 45 dakika yemek molası da var dendi. İlk hafta sabah vardiyasında 10 saat çalıştım, bir sonraki hafta gece vardiyasına verdiler. Daha sonra üç hafta boyunca beni gece vardiyasını verdiler,ben de bu duruma itiraz ettim çünkü benim ne beden sağlığım ne de iç sağlığım buna uygun değil dedim. Daha sonra ben sizi şikayet edeceğim dedikten sonra beni gündüz vardiyasını verdiler. Bir de sadece Nisan ayında üç vardiya yaptık, Mayıs ayından itibaren ise 2 vardiya yapmaya başladık. 12 Temmuz’dan sonra ise 11 saat çalıştırıldık 2 vardiya olarak. Bizim bu mesai saatlerinden yakınmalarımızdan biri de şudur; sabahın köründe geliyoruz çoğu kadın arkadaşlarımız evli ve çocukları var, evine gitmesi gerekiyor bu insanların. Mesainin olduğu gün saat 4’te 5’te soruyoruz mesai uzayacak mı diye, buna yok deniyor ama işin bitmesine yarım saat kala mesai uzayacak deniliyor. Şimdi insanlar çocuklarını kreşten, okuldan alacak isyanlarımızdan biri bu. Bir diğer durum ise konuşmaktan asla utanmayacağım bir durum da tuvalet problemi. Şimdi bazı bölümleri lavabo çok uzak, koskoca yerde iki tane lavabo var, bunlara girip çıkarken bile güvenlik turnikesi var turnikeden geçiliyor. Haziran ayında bir arkadaşıma neden lavaboya gitmedin diye sorduğumda bana lavaboya gitmek için izin belgesi lazımmış dedi! Güvenliğe pembe renkli bir kağıt vermem gerekiyormuş dedi. Bölüm sorumlusuna ilettim, o da ‘böyle saçmalık olmaz deyip’ kalite sorumlularına gitti. Daha sonra o sistem bu şekilde düzeltildi. Bizim bu tuvalet hakkımız bile işte ‘çok sürüyor’ denilerek engelleniyor. E peki alan büyükse bizim yapabileceğimiz ne var? Gidiş gelişlerimiz uzun sürüyor.
Bu tuvaletler meselesi ve hijyen konusunda eksikliklerden dolayı ben enfeksiyon kaptım. Bu enfeksiyon gözüme, bacağıma ve vücudumun bir çok alanına sirayet etti. Son olarak bağırsaklarıma sirayet etti ve defalarca kolonoskopi gördüm. Şu an haftada bir hastaneye gidiyorum ve enfeksiyon temizleniyor bağırsağımda.
Ki sadece bunlarla kalmıyor, bunlar zaten bir mobbing. Bunların üstüne bir de yetkililer ve insan kaynaklarının mobbingi var. Bizim maaşlarımız eksik ödeniyor, arkadaşlarımız 30 gün eksiksiz işe geldiği halde arkadaşlarımıza 1900, 2000, 2500 gibi paralar yatıyor. Zaten asgari ücretle çalışıyoruz zorunlu mesai diye bir şey var zorunlu diye bir şey yoktur dayatma vardır. İşten atılmakla tedtit ediliyoruz, hakkımızda tutanaklar tutuluyor. Biz insan kaynaklarına bunları sorduğumuzda ise İnsan kaynakları yanlış hesap yapanın biz olduğumuzu, beğenmiyorsak da çıkıp gitmemizi söylüyor. Burada hakkımızı arayamıyoruz ve yönetimde usulsüzlük yapıyor. Her zaman söylüyorum işçi olmazsa işveren olmaz. Devletin bana minimum gördüğü rakamı bile Salcomp Xiaomi telefon fabrikası bize çok görüyor.
Bu olanların ardından enfeksiyondan dolayı 2 Ağustos’tan 23’e kadar raporlu bir şekilde izinliydim ve bu raporlu olduğun süreç içerisinde hakkımda sekiz tane tutanak tutulmuş. Tutanağın içeriği de şu; defalarca ikaz edilmeme rağmen ben işimi ehli ile yapmıyormuşum. Şimdi soruyorum ben işimi iyi yapmıyorsam neden beş ay boyunca beni çalıştırdınız? Neden ben raporlu iken hakkımda tutanak tutuyorsunuz? Eğer kötü çalışıyorsam, deneme süresi iki aydır beni bu sürede işten atabilirdiniz. Bu konu hakkında da şikayet dilekçemi verdim.
Sizinle beraber kaç işçi işten atıldı?
Benden önce de atılan işçiler oldu. Benim atıldım gün ise insan kaynaklarının kendi arasında ‘yedi kişi işten atacaktık sadece bir kişi geldi’ gibi muhabbetleri oldu. Benden bir gün sonra bildiğim kadarıyla üç kişiyi daha attılar ve 27 Ağustos‘ta eylem yaptığımız gün yine bir arkadaşımız işten attılar
Peki işten atmaların ardından direniş sürecine nasıl geçtiniz?
Direnişin başladığı günden direniş alanına geldim. O gün işte bazı arkadaşlarımız iş bırakmıştı tel örgülerin dışında da arkadaşlarımız vardı ve onlar da bir iş bırakmıştı. O gün sabah saat 4:30’a kadar biz arkadaşlarımıza yalnız bırakmadık, sokak aralarında bekleyerek eylem yaptık. O gün bugündür arkadaşlarımızı yalnız bırakmıyoruz, yeri geliyor sesli bir şekilde taleplerimizi dile getiriyoruz, yeri geliyor sessiz bir şekilde oturarak taleplerimizi dile getiriyoruz. Ama ayın 27’sinden itibaren bir gün bile dur durak bilmeden sendika başkanlarımızla birlikte direniyoruz.
Peki son olarak direnişe dair ne söylemek istersiniz?
Ben çalıştığım bu firma yüzünden işsizlik maaşı dahi alamıyorum ve yalnız yaşayan bir kadınım. Biz buradayız sendika olarak yetki belgemizi aldık ve Salcomp yetkilileri ne yaparsa yapsın mücadelemize devam edeceğiz. Benim işe iade olup olmamam önemli değil, Ben arkadaşlarım için de mücadele ediyorum. Bizden sonra hala işçi arıyorlar ve buraya girecek arkadaşlara şöyle seslenmek istiyorum; işe başlar başlamaz Türk metal Sendikası‘na üye olun ve hakkınızı arayın çünkü işçi zaman haklıdır.