GüncelKültür&Sanat

Ölümünün 40.yılında Yılmaz Güney anıldı

Yılmaz Güney, “Ölümünün 40.yılında ‘halkın sanatçısı-halkın savaşçısı’ Yılmaz Güney bizimle!” başlığı altında, Güney Kültür Merkezi tarafından yüzlerce kişinin katıldığı coşkulu anma etkinliği ile anıldı.

Yılmaz Güney, 15 Eylül Pazar günü Esenyurt Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde, “Ölümünün 40.yılında ‘halkın sanatçısı-halkın savaşçısı’ Yılmaz Güney bizimle!” başlığı altında, Güney Kültür Merkezi tarafından yüzlerce kişinin katıldığı coşkulu anma etkinliği ile anıldı.

Burcu Özkaradeniz’in sunduğu etkinlikte; Güney Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Tuncay Özkaradeniz, Fatoş Güney, Yılmaz Güney Arşivcisi Tahir Yüksel, Gazeteci/Yazar Halil Yeni konuşma yaptı.

Sanatçılar Rewşan, Devrim Kavalli, Nuriye Aslan sahne aldı. Güney Kolektifinin hazırladığı Yılmaz Güney’in filmlerinden, konuşmalarından hazırlanan kolaj türünde kısa belgeselin gösterimi yapıldı.

Etkinlik, Yılmaz Güney şahsında devrim ve sosyalizm mücadelesinde yitirdiklerimiz anısına yapılan 1 dakikalık saygı duruşu ile başladı.

Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Tuncay Özkaradeniz açılış konuşması yaptı.

Yılmaz Güney’in siyasal yanına vurgu yapan Tuncay Özkaradeniz konuşmasında;

“Bugün Yılmaz Güney çeşitli çevreler tarafından anılıyor. Filmleri gösteriliyor, özel programlar yapılıyor. Kuşkusuz bunu yapanların iyi niyetini sorgulamıyoruz. Yılmaz’ı yaşatmak için yapılan her etkinlik çok değerlidir. Fakat onu sadece sanatçı kimliği ile anmak büyük bir eksikliktir ve bu eksiklik ise Yılmaz Güney’in siyasi kişiliğinin yok sayılmasıdır. O, sanatını komünist düşüncenin yaygınlaştırılması yönünde kullanan bir sanatçıdır. Ve hâkim sınıfların onu hedef tahtasına oturtmalarının esas nedeni de budur!

Yılmaz Güney’i savunmak, onun doğru görüşlerine sahip çıkmak, geliştirmek ve ileriye taşımaktır. Yılmaz Güney’i savunmak, onun yanlışlarını reddetmek ve doğru görüşleri temelinde sınıf kavgasını sürdürmektir. Yılmaz Güney’in savunduğu komünist görüşler bir tarafa bırakılarak Yılmaz Güney savunulamaz. Böyle bir savunu ona yapılan en büyük haksızlıktır. Yılmaz’ı  gerçekten savunmak onun uğrunda mücadele edip, öldüğü davayı kavramak ve onu sürdürmekle olur. 

Güney Dergisi, Yılmaz Güney’in bıraktığı mücadeleyi 30 yılı aşkın süre boyunca sürdürmeye devam etmiştir. Biz bu bakış açısıyla Yılmaz’ı savunuyor ve savunmaya devam edeceğiz. Güney dergisini diğerlerinden ayıran en önemli yan da budur.” dedi.

Ardından Zazaca, Kürtçe, Türkçe ezgileriyle Nuriye Aslan sahne aldı.

Bu Fırtına Geçene Kadar, Fırtına Rüzgar İçinde, Zamansız Ölümler Ülkesi kitaplarının yazarı, Güney Dergisi yazarı, Halil Yeni’nin konuşması ile etkinlik devam etti.

Yılmaz Güney filmlerinin kendi üzerindeki etkilerini anlatan Halil Yeni konuşmasında;

“Yılmaz Güney’in silahlı filmlerini daha önce televizyondan izlemiştim. Güney’in ilk izlediğim politik filmi ise Duvar’dı. Duvar Filmi 1983 yılında çekilse de ülkemizde ki ilk gösterimi çekiminden tam 16 yıl sonra, 2000 yılında, o da sevgili Fatoş Güney’in yoğun uğraşları sonucunda gerçekleşmişti. Bu haberi öğrendikten sonra, liseden arkadaşlarla kentte ki tüm film satıcılarında Duvar filmini aramış fakat bulamamıştık. Tam ümidimizi kaybetmiştik ki kentin ara sokağında korsan CD satan bir satıcıyla karşılaştık. Bu anımı hiç unutmuyorum. Onlarca korsan filmi hiçbir sakınca görmeden açık bir şekilde tezgâhına koyup satan bu satıcıya ‘’Yılmaz Güney’in Duvar filmi var mı?’’ diye sorduğumuzda bizlere şüpheli gözlerle bakmış, etrafı kolaçan ettikten sonra siyah uzun pardösünün içinden Duvar filmini çıkarmış ve verirken ‘’aman ha çocuklar dikkatli olun, yakalanmayın, benden aldığınızı da kimseye söylemeyin’’ demişti.

Duvar filmi ve filmde çocuklara yapılanlar hayata bakışımızı değiştirdi.  

Üniversite yıllarında Arkadaş, Yol ve Sürü filmlerini öğrenci evlerinde, kampüslerde, sendika ve derneklerde hep birlikte izlemiş ve çok etkilenmiştik. Umut filmini izlediğimiz bir gün ise, at arabacısı Cabbar’ın o çaresizliğine, umutsuzluğuna kahredip kenttin duvarlarına ‘’Umut Sosyalizmde’’ yazıları yazmıştık.”  dedi.

Güney Kollektifinin hazırladığı Yılmaz Güney Belgeseli ilgi ile izlendi.

Vasiyetini yerine getirerek Yılmaz Güney’in anılarını ve hatıralarını yaşatan, Güney’in daha iyi anlaşılmasını, özellikle genç kuşaklara anlatılmasını sağlayan, filmlerinin ülkesinde gösterilmesi ve yaygınlaştırılması için emek veren, kurduğu Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Vakfıyla onu unutturmayan, yazdığı kitaplarla Yılmaz Güney’i yarınlara taşıyan Fatoş Güney sağlık nedenlerinden dolayı etkinliğimize katılamadı. Fatoş Güney etkinliğe telefon ile bağlanarak konuşmasını yaptı.

’Müzikte gerçek doğamı buluyorum. Bu yüzden tüm masum insanların hüzünlerini, mutluluğunu ve umudunu üzerime giyiyorum ve kendimi onların yerine koyarak tüm duygularımı müzikle yaşıyorum.” diyen, Anadolu ezgilerini modern dokunuşlarla geçmişten günümüze taşıyan ve 17 dilde, farklı etnik kültürlerin ezgilerini seslendiren Devrim Kavalli’nin seslendirdiği  Ermenice, Rumca, Türkçe ezgiler ilgi ile dinlendi.

“Bugün ilerici bir sinema varsa Yılmaz Güney’in etkisiyledir. Genç nesil Yılmaz Güney’i çok az tanıyor. Ben de bu çalışmalarımla yok edildiği düşünülen birçok şeyi insanlara ulaştırmaya çalışıyorum.” diyerek 1970 den bu yana Yılmaz  Güney’e ait afişleri, fotoğrafları, haberleri, film eleştirileri ve film kopyaları gibi tüm bilgileri toplayıp biriktiren ve ayrıca Yılmaz Güney’in çocukluk ve gençlik yıllarını, tutukluğunu, cezaevi anılarını anlattığı, “Karanlıktaki ışık Yılmaz Güney”, “Endişesiz Bir Ülke Endişesiz Bir Dünya İçin …” kitaplarının yazarı Tahir Yüksel kitleye seslendi.

Seslendirdiği Kürtçe müzik ve ezgilerle beğeni kazanan Rewşan’ın sahne almasının ardından etkinliğimiz sona erdi.

Etkinlikte aralarında partizanında olduğu çok sayıda kurum katılarak mesaj gönderdi. Ayrıca Nisan Yayımcılık ve Eksen yayımcılık stand açarak ürünlerini okuyucularına ulaştırdı.

(Kaynak: https://guneykultursanat.org/)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu