GüncelMakaleler

OCAK AYI | ZOR DÖNEMLERİN DEVRİMCİSİ

Ali Sarıbal, Medet Özbadem, Cahide Karakaş yoldaşları hatırlayalım. Zulmün ve karanlığın en koyu şekilde yaşatıldığı 5 Nolu Zindan sürecinde, zulmün ateşi içinde kendini yaratmanın yoldaşları oldular onlar.

Ocak ayındayız. Zor dönemlerin devrimcilerini anmak ideallerini yaşatmak gibi ciddi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Ocak bizler için içimizden en değerli olanların koparılarak alındığı günlerin her zamandan daha fazla anımsanması gereken bir aydır.

Özgürlüğü ve kendimizi yeniden tanımlama ve devrimci sorumlulukla yükleme göreviyle karşı karşıya olduğumuzu unutmamamız gereken bir aydır. Her zamankinden daha fazla hata ve zaaflarımızdan, yetmez ve geriliklerimizden kopmayı, kendimize yüklenerek ne yapacağını ve nasıl başaracağını bilen militanlar olmak için çalışmalıyız.

Çünkü Ortadoğu ve ülkemiz ağır sömürü altında zulüm kokuyor. Dağlar, ovalar, ırmaklar, şehirler sömürüyle kuşatılmış. Emekçiler ve ezilenler “Ekmek ve Özgürlük” diye haykırıyor.

Dünyada ve ülkemizde özgürlük arayışı ve haykırışı hiç olmadığı kadar çoğalıyor. Ve her tarafa yayılıyor. Böylesi bir süreçte devrim şehitlerini anıyoruz. Yani geleceğimizi nasıl yaratıp şekillendireceğimizin görev ve sorumluluklarını yeniden düşünme, Demokratik Halk Devrimi mücadelesinde yeniden netleşme ve kararlaşmayla karşı karşıyayız.

Onların yolundan daha örgütlü yürümeyle karşı karşıyayız.  Ve onlar gibi feda ruhuyla donanmakla, cesur olmakla, ölüm ve zorluklarla alay etmekle… Başarmamız gereken bunlardır. Bizden istenen bunlardır.

Ali Sarıbal

Şehitlerimizin tamamlanmasını istedikleri ve artan görevleri başarıyla yerine getirmeyle karşı karşıyayız. Öyleyse dürüstçe kendimize dönmeli ve hakikatle yüzleşmeliyiz. Demokratik Halk Devrimi’nin neresinde, nasıl duruyoruz? Gerçeği anlama, çözümleme ve yeniden devrimi yükleme

görevini ne kadar yerine getiriyoruz?

Eğer attığımız her adım, yaptığımız her pratik, devrimci savaşı ve proletarya partisini örgütlemiyorsa o zaman doğru yerde ve doğru pratik içinde değiliz demektir.

O zaman kan ve gözyaşı, açlık ve sürgün daha pervasızca ve daha yıkıcı tarzda devam edecektir. Yani her militan önce şehitler karşısındaki duruşunu sorgulamalı, yanıtını kendisinden aramalıdır. Başka yere ve yöne bakmadan, dürüst bir şekilde kendimizden başlayarak yanıtlar vermeliyiz.

Şehitlerimiz, geçmişe ait değerler değildir. Onlar, apaçık geleceğimizdir. Geleceğimizin daha ileri bilinç, örgütlülük ve iradeyle daha nitelikli örgütlenmesidir. Yaşanan ve yaşanacak olan sorunların anlaşılması, çözümün örgütlenmesidir.

En çok da kendimizi ve halkımızı tanıma, anlama, bilme arayışını büyütmeye ve özgürlüğe giden yolun adımlarını örgütlemeye ihtiyacımız vardır. Arayışı ve devrimi örgütleyecek militanı yaratmaya kendimizden başlamalıyız.

Ali Sarıbal, Medet Özbadem, Cahide Karakaş yoldaşları hatırlayalım. Zulmün ve karanlığın en koyu şekilde yaşatıldığı 5 Nolu Zindan sürecinde, zulmün ateşi içinde kendini yaratmanın yoldaşları oldular onlar. Bir Partizan’a yakışır duruşun nasıl sergilenmesi gerektiğini gösterdiler. Özgürlük uğruna nasıl bedeller ödenmesi gerektiğini öğrettiler. Serdar Can yoldaşın dediği gibi “Siz işkence deyince ne anlıyorsunuz, ne geliyor aklınıza? Bayılıncaya kadar yenilen asker dayağı mı? Yoksa bayılanı soğuk suyla ayıltıp yeniden bayılıncaya kadar yenilen dayak mı olarak anlıyorsunuz?

Yoldaşlarımız her tarafı işkence ve zulüm kokan hücre ve karanlık koridorlarda, seslerini kimsenin duymadığı bir zamanda direndi ve kendilerini devrime ve kolektife adadılar.

Fedai devrimciliğin isimsiz neferleri oldular. Militan bir ruhla sömürü ve zulmün sahiplerine karşı çıplak bedenleriyle direndiler. Bilmenin yetmediği en elverişsiz koşullarda direnmek, halka ve değerlere bağlı kalmak gerektiğini öğrettiler. Ne bir yetki, ne bir ünvan ne de bir alkış ve övgü beklemeden canlarını feda ettiler.

Derin halk sevgisine sahip oldukları için halkın derin acılarını hissedebildiler.  Acılara yenilmeyen, acıları yenen, zorluklar karşısında yolunu terk etmeyen bir ruhla fedaice yürüdüler.

Şehitlerimiz, idealleri uğruna ölmeyi başardıkları için yaşamayı ve anılmayı hak ediyorlar. Onlar, karanlığın ve yoksulluğun ömrünü kısaltan devrim taşları oldukları için en fazla anılmayı hak ediyorlar.

Çünkü onlar çok iyi biliyorlardı ki, zorluklara karşı mücadele ancak büyük fedakarlıklarla başarılabilir.

Şehitleri anmak, Demokratik Halk Devrimi’ne sürekli ve düzenli tarzda katılmaktır. Her gün özgürlüğün yanıtı olacak tarzda kendini yeniden değiştirmek, dönüştürmek ve devrimcileştirmektir.

Başarı ve zaferi getirecek, devrimi ve örgütü büyütecek tarzda halka hizmeti büyütmektir. Kendini, yeniden devrimin örs ve çekici arasında şekillendirmektir. Yürekli ve bilinçli militanlar haline gelebilmektir.

Halkın bakış açısını devrime çekebilmektir. Şehitlerimizin bizden beklentileri bunlardır. Devrimin ve kolektifin ölçülerine ve görevlerine göre yaşamak, çalışmak ve savaşmaktır.

Çünkü devrim gibi bir derdi olan, sorunları çözecek gücü yaratabilir.  Bugün devrimin rolünü oynayacak modeller olmaya ihtiyaç vardır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu