Sevdikleri ona “Keman” derdi. Bir Ocak sabahı kırdılar Ermeni halkının kemanını. Emek verip yaşamını uğruna adadığı Agos gazetesinin önünde, ayağındaki delik ayakkabısı, sırtından vurarak İstanbul asfaltına düşürdüler onu. Tıpkı 108 yıl önce yaşanan trajedi gibi…
Benzer bir şekilde müzik ustası Gomidas’ın piyanosunu kırıp katlettiler. Kırılan ne piyano, ne Keman’dı. Susturulmak istenen Duduk, kırılmak istenen Keman ve parçalanmak istenen Piyano değildi aslında. Kırılmak istenen irade, parçalanmak istenen topraklar ve susturulmak istenen özgürlük sesiydi. Aydınlık dolu kültür, parlak akıl, zengin tarih yok edilmek istendi.
Ermeni halkı için planlanan ve yapılan bütün kötülüklerin karşısında durdu Çutak. Soykırımın yüzyıl boyunca yaratmaya çalıştığı büyük korkunun karşısında durdu. Bunun için ona khent (çılgın) dediler. Örgütlenen faşist korkuya karşı halkının cesur dili, baş eğmeyen iradesi oldu. Çutak, Ermeni halkının AGOS’u oldu! Ki Agos,Ermenice “tohum atmak veya fidan dikmek için açılan oyuk, evlek” anlamına gelmekteydi.
Çutak; korkuyla kurutulmuş toprakta halkının direniş yolunu açmaya çalıştı. Karanlığın ilk aydınlık ışığında kuru toprakta bir yol açarak içine özgürlük tohumu ekmeye çalıştı. Ve açtığı yolda emek ve ekmeğin bereketi olmaya çalıştı. Tıpkı binlerce yıllık topraklarında çalışmaktan ve yaratmaktan başka kötülüğü olmayan Ermeni halkı gibi ter döktü.
Açık ve gizli tehditlerin hedefi oldu. Tehcir edilmek, tehdit ve baskıyla yaşadığı topraklarından koparılmak istendi. Hrant Axparig’in yaşamı ve kaderi Ermeni halkının yaşamı ve kaderi gibi oldu.
Her halkın acı dili vardır. Ülkemizde hiçbir dil yoktur ki acının rengini taşımasın. Keza her halkın öncüsü ve büyük direnişçileri vardır. İttihat Terakki ve Kemalistler öylesine vahşet dolu soykırım gerçekleştirip öylesine bir zulüm korkusu ektiler ki! Ermeni halkının yüreğinde korkudan daha güçlü bir özgürlük tutkusu ve cesareti olmadan, zulümden daha güçlü direniş örgütlenmeden korkular yenilemezdi.
Hrant Dink tam da bunu başardı. Bundandır ki, Türkiye de bir şans sonucu soykırımdan kurtulan Ermeniler, içlerinden çıkan her onurlu direnişçisini öylesine güçlü bağrına basmıştır ki sayıları az bile olsa, aradan on yıllar geçse bile unutmazlar onların Büyük Korkuya karşı iz bırakan yürüyüşlerini. Paramazlar, Armenak Bakır (Orhan Bakır), Manuel Demir, Hayrabet Honca, Nubar Yalımyan, Hrant Dink, Nubar Ozanyan… Bugüne kadar unutturulmak, üstleri örtülmeye çalışılmak istendi.
Hrant Axparig, yaşadığı zulüm dolu cehennemi cennete çevirmeye talip insandı. Hem iyi bir Ermeni hem de iyi bir solcu olmaya çalıştı. Çünkü onun Armenak Bakır gibi korkusuz bir özgürlük öğretmeni oldu. Armenak’ın Dersim dağlarındaki özgürlük yürüyüşünü, Karakoçan’ın karanlık sokaklarında hedefine kilitlenen kavgasını ilk duyan ve en büyük gururu yaşayan Hrant Dink olmuştu.
Hrant Dink’in yaşamında en büyük pay Komutan Armenak’ındır. Armenak, Mazlum Doğan’ın evinin önünde ölümsüzleştiğinde, Armenak’ın annesinden önce ona ilk sahip çıkan Mazlum Doğan arkadaşın annesi olmuştur. Bundandır ki Mazlum’un özgürlük direnişiyle Armenak’ın ve Hrant’ın direniş türküleri kardeşçe birbirine karışmıştır. Birinin biten türküsünün son mısrasında diğerinin özgürlük türküsü başlar.
Diktatörlerin unuttuğu bir şey var. Ne türküler ne kırılan keman ve ne de parçalanan Duduk susar. Paslı bir makina gibi çalışan ırkçı şoven saldırılar, ne halkların bilincini tutsak alabilir ne de tertemiz ruhlarını kirletebilir.
Zamanın yavaşlayarak donduğu anda hazır cennetlere gözünü dikenler değil, kaynayan cehennemlerde direnenler onurumuz olmaya devam edecektir. Hrant Dink, Armenak Bakır, Mazlum Doğan anılarımızın en saygın yerinde minnetle ve özlemle anılacaktır.
(Yeni Özgür Politika – 20 Ocak 2023)