Gasp edilen Amed Büyükşehir Belediyesi’nin görevden alınan Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı hakkında Hakların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili olduğu 2018 yılında partisinin düzenlediği etkinliklere katılarak “örgüt propagandası” yaptığı suçlamasıyla başlatılan soruşturma davaya dönüştü. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (CBS) tarafından hazırlanan iddianame, Ankara 28’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek ilk duruşma için 12 Ekim’e tarih verildi.
İran’daki idama karşı çıkmak suç!
Mızraklı, Diyarbakır Milletvekili olduğu 15 Ağustos ile 5 Aralık 2018 tarihleri arası partisinin düzenlediği 6 etkinliğe katılması ve sosyal medya hesabındaki paylaşımlarda “Örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Aralık 2018’de başlattığı soruşturma yetkisizlik kararıyla Ankara’ya gönderildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede Mızraklı’nın, “HDP Diyarbakır İl Örgütünde bir etkinliğe katılması, İran’da idam edilen Kürt ativist Ramin Hossein Penahi için yaptığı twitter paylaşımı, bir taziyeye katılması, HDP’ye dönük 9 Ekim operasyonuna ilişkin yapılan açıklaya katılması, HDP’nin ‘Ortadoğu Krizi ve Demokratik Ulus Çözümü’ konferansına katılması ve DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in başlatmış olduğu açlık grevine 3 günlük açlık greviyle destek vermesi” suç konusu yapıldı.
Aynı eylem ve etkinliklerden dava
Aydın Atay’ın Mezopotamya Ajansı’nda yer alan haberine göre, iddianamede yer alan hakkındaki suçlamalara ilişkin kaldığı Kayseri 2 No’lu T Tipi Hapishanesi’nden ifadesi alınan Mızraklı, iddia edilenlerle Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesince tutuklu olarak yargılandığını hatırlattı. Benzer suçlamalarla ayrıca “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılanmaması gerektiğini vurgulayan Mızraklı, “Örgüt üyesi olduğum iddiası ile hakkımda açılan ve tutuklu yargılandığım Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasında meclis konuşmalarım, milletvekili olduğum dönemde katıldığım etkinlikler, suç faaliyeti olarak zaten dosyaya konu edilmiştir. Sayın Leyla Güven tarafından başlatılan açlık grevi, twitter hesabı üzerinden paylaşımlar, 8 Eylül 2018 tarihinde Diyarbakır HDP İl Binasında düzenlenen kongreye katılım ile ilgili o dosya mevcut iken, bu durum gözetilmeden bu dosyanın açılmış olması kabul edilemez. O dosyada aynı eylem ve etkinlikler ile ilgili zaten yargılanıyorum. Dolayısıyla Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyası celp edilerek mükerrer soruşturmanın önüne geçilmesi gerekmektedir” diye belirtti.
Anayasa 83/1 maddesi gereği yasama dokunulmazlığı ilkesini hatırlatan Mızraklı, Meclis’te yaptığı bütün konuşmaların istenerek, Meclis konuşmaları ile soruşturma konusu ifadelerin mutlak dokunulmazlık olarak tabir edilen yasama sorumsuzluğu kapsamında olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılmasını istedi. Mızraklı, soruşturma konusu ifadelerin yasama dokunulmazlığı kapsamında olup olmadığına dair bilirkişi raporunun olmadan soruşturmaya devam edilmesinin yasama dokunulmazlığını ihlal edileceğinin altını çizdi. Ayrıca milletvekili olarak siyasi parti faaliyetlerinin soruşturma konusu edilmesinin parti kapatmanın farklı bir versiyonu olduğuna dikkat çeken Mızraklı, soruşturma konusu edilen şiddet içermeyen eylemlere katılmanın siyasi parti faaliyeti ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu dile getirdi.
HDP faaliyetleri ‘suç’!
İddianamede yer alan bütün etkinlilerin üyesi olduğu HDP’nin faaliyetleri olduğunu altını çizen Mızraklı, şunları ifade etti: “Söz konusu etkinliklerde tarafımca yapılan konuşma içeriği bulunmamakla birlikte bu etkinliklerin tamamı kamuya açık ve şiddet övgüsü içermeyen etkinliklerdir. Soruşturma konusu edilmeleri bile başlı başına hukuksuzluktur.”
İddianamede yapılan değerlendirmede, Mızraklı’nın “Aktif hareketlerle ya da örgütün propagandasının yapıldığı etkinliklerdeki pasif hareket ve manevi destekle etkinliğin yayma ve deklare etme amacının gerçekleşmesine katkı sağlayarak”, “örgüt propagandası” yaptığı gerekçesiyle hapis istedi.
Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, DBB Eşbaşkanı Mızraklı’ya, itirafçı Hicran Berna Ayverdi’nin beyanları ile partisinin düzenlediği etkinliklere katılmasını “Örgüt üyesi” olarak değerlendirmiş ve açılan davada 9 yıl 4 ay 15 gün hapis vermişti.