Marx, önce ağlatı ve sonra komedi olarak ‘tarih kendini tekrar eder’ der. Çin ve koronavirüs, dünyanın son pandemisi söz konusu olduğunda tarihsel bir istisna değildir. ‘Mao’nun Grip Felaketi’**, 1968’in Kasım’ında kamuoyuna duyurularak, Roma’da 200 bin insanın hastalandığı raporlandı ve epidemi, gelecek birkaç haftada büyümesi için beklendi.
Bugün tuvalet kağıdı stoklamasından kaçınmış olsa da ‘Mao Gribi Paniği’ 60’lı yılların İngilizlerinin zihinlerinde yer edinmişti. 1969’daki sonucuna göre, -şuan da tarihsel olarak Hong Kong gribi adıyla bilinen – Mao gribi, 100 bini ABD’de ve 80 bini de İngiltere’de olmak üzere dünya genelinde yaklaşık olarak 1 milyon insanı öldürmüştü.
Fakat kaynağı Güney Yunnan eyaletin olmasına karşın Çin’de ne kadar insanın yaşamını yitirdiği sorusu asla cevaplanamayabilir.
Ülkenin, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile bağları kopmuş ve sınır ötesi bilgi akışının neredeyse tamamı sınırlandırılmıştı. Bu arada, Kültür Devrimi’ne iki yıl kalmış, hem Çin ekonomisi hem de Çin’in devrim öncesi tarihinin neredeyse tamamı yıkıma uğramıştı.
Çin o zamanlar en dip noktadan, dünyanın baskın süper güçlerinden biri olarak sahneye çıktı. Ülkenin göz kamaştırıcı gelişimini açıklamak için birçok neden söylenebilir ancak sıklıkla gözden kaçan bir neden bulunmaktadır: Ülkenin çalışma azmi ve salgın hastalıklara karşı verdiği tepki boyunca dayanışmaları.
Hong Kong gribinin görülmesinden hem önce hem de sonra, Mao yönetimi için bulaşıcı hastalıklar inatçı bir odak oldu. 1949 devrimi öncesi– Çin’in ‘Asya’nın hasta adamı’ olarak bilindiği bir dönemde – verileri gösteriyor ki, uçsuz bucaksız problemlerin çoğunluğu enfeksiyon gibi sağlık sorunlarından kaynaklanmıştır. Bu sorunlara karşı onların, Mao ve kadrolarının cevabı büyük çaplı tıbbi bir devrim başlatmaktan daha azı olmadı.
1970’lere gelindiğinde Çin; yaşam beklentisi, ekonomik gelişmişlik, çocuk ölümü ve bulaşıcı hastalıkların oranlarında benzer büyüklükteki diğer ülkelere kıyasla dikkat çekecek ölçüde iyileştirmeler sağladı.
Büyük İleri Atılım ve Kültür Devrimi altında sıkışmış olabilecek diğer kitlelerin büyük ölçekteki Maoist ekonomiden zarar görmesi bertaraf edildi. Çin’in bu sağlık sonuçları, sadece sosyo ekonomik ölçümlerinden büyük bir bağımsızlıkla çok somut olarak ayrı bir yerde durmaktadır.
Çin’in 1950 ve 1980’li yıllar arasındaki yaşam beklentisi, belgelenmiş küresel tarihte en hızlı sürdürülebilir yükselmeyi gerçekleştirmiştir. Ve o zaman ki bu gelişimin günümüze gelene kadar azımsanmayacak bir etkisi olmuştur.
1978’de piyasa reformları yasası bir kereliğine çıkarılmıştı ve bu dönemde kaydedilen başarı, işgücünün olağan üstü sağlığına ciddi derecede bağlıydı. ‘Preston Eğrisi’ olarak bilinen ekonomik model göstergeleri, ekonomik gelişmişlik ile kamu sağlığı arasında önemli derecede bir bağın olduğuna işaret etmektedir. Çin bir istisna değildir. Uygun sağlık hizmetinin karşılanması Çin’in emek geliştirici nüfusunda patlama yaşanmasına olanak sağladı. Basitçe silahlardan ve altından daha fazlası, iğneler, otlar ve mikroplar da Çin’in yolculuğunun bir parçası oldu.
Mao’nun sağlık politikası, aynı zamanda Pekin’in mevcut siyasi güçleri için bir katalizördü. İlk olarak 1950’lerin başında başlatılan, ‘vatansever sağlık kampanyaları’nda, temiz içme suyu ve atıkların yok edilmesi için Çin’in sıradan köylüleri bir kara kuvveti oldu. Mao bu şekilde yaparak aynı zamanda, daha sonraki devrim için gereken kolektif eylem ruhuna ilham aradı ve düzenlenen kampanyalar, Büyük İleri Atılım komünlerinde önemli bir rol oynayacaktı.
Bu politikalar, Çin’in Covid-19’a verdiği yanıtta yankılanmaktadır. Binlerce gönüllü, karantina altındaki kişilere, gıda, tıbbi malzeme ve diğer hayat malzemelerinin sağlanması çalışmalarına katılıyor. Birçok sağlık personeline virüs bulaştığı için hükümet görevlileri tüm üyelerini kapsayan bir şekilde sağlık alanını güçlendirmek amacıyla görevlendirildi. Aşılar ve tedaviler, geleneksel Çin sağlık sistemine uygun bir şekilde ücretsiz olarak dağıtıldı. Bu politika, hem Çin’in piyasa reformları altında uygulanan katı ve özelleştirilmiş sağlık sisteminden uzaklaşmasının hızlandığını hem de Mao’nun “Yalınayak Doktorlar”ı sosyalist yaklaşımına geri dönüldüğünü göstermektedir; kırsal kasabalarda sağlık ve aşı hizmetini ücretsiz karşılayan milyonluk güçlü örnek seyyar işçiler ordusu sistemine.
Mao’nun “Yalınayak Doktorları” birinci basamak sağlık hizmeti sunmanın yanı sıra Kültür Devrimi’nde faydalı olmuşlardı. Yalınayak Doktorlar’ın, Çin halkının sosyal durumu ve hükümete olan güveni üzerine etkisi bugün bile devam etmektedir.
Mao’nun “kırsal bölgeye dönüş” etik düşüncesi, gerçek devrimcilerden beklenen özverili olmayı ve kendini düşünmemeyi sembolleştiren bir örnek olarak verilir.
Fakat, Mao’nun niyeti kitlelerin aşağıdan yukarıya seferber edilmesiyken, Covid-19’a verilen parti tepkisi ona büyük ölçüde zıt yönde ilerliyor. Oxford’daki Çin siyasi tarihi uzmanı Prof. Rana Mitter’in açıkladığı gibi, Xi’nin bugün ki politik gayreti, Pekin’deki partisine “artı puan” kazandırmak için yukarıdan aşağıya tasarlanan politikalardır.
Kitlesel hareket eden bir köylü için Hong Kong gribinin tohumları ektiği yer, kalpleri ve düşünceleri Parti’nin merkezinde bir araya getirmek için kullanılırdı.
Koronavirüs bugün, geçmiş Çin salgınlarında yaşanandan daha önemli uluslararası bir içeriğe sahiptir. Xi hükümeti, virüsün yayılmasının küresel tedarik zincirlerinin büyük genişliğine borçlu olduğunu söylerken, Batı’nın virüse karşı yavaş tepki vermesini eleştirdi.
1968, Hong Kong gribi zamanlarında, Çin hakikaten karaya oturmuştu. Güçlü ana oyuncular ile sıkı ilişkilerden yoksundu ve Soğuk Savaş politikalarından dolayı karma karışık bir hale gelmişti. Fakat, Halkın Sağlığı’nın son yazarı Essex Üniversitesi’nden Dr. Xun Zhou, 1960’ların ortalarındaki en eski Çin – Amerikan iletişiminin eyalet doktorları tarafından gerçekleştirildiğini açıkça belirtiyor.
Onlar, Çin’in tıp politikalarının başarısı hakkında yerel gözlemlerini anlatmışlardı ve hatta Amerika’nın kendi sağlık başarısızlıklarına yönelik toparladıkları deneyimleri politika yapıcılara sunmuşlardı. Bu sırada uluslararası sağlık yetkilileri, Çin’in Yalınayak Doktorlarının farkına vardılar. Yetkililer, Yalınayak Doktorları, ana sağlık hizmetlerinde bir yenilik olarak ilan etti ve Pekini, 1971’de DSÖ’ye kabul ettiler. 1971’deki ünlü “ping pong” değişiminden 4 ay sonra, bir Amerikan sağlık heyeti, Çin tıbbını daha fazla öğrenme heyecanıyla Çin Halk Cumhuriyeti’ne gitti. Bunu Xun, Nixon-Mao uzlaşısı üzerine “muhtemelen atılan ilk adım” diye nitelemişti.
Çin egemenliği, modern zamanların manşeti olacak. Dünyanın kazananı olmak için durgun sular kabartılıyor ve dünyaya hükmetmek sadece bir ekonomi hikayesiyle olamaz. Sağlık hizmetleri ve bilhassa salgın hastalıklar Çin Devrim diyalektiği çerçevesinin ayrılmaz bir parçasıdır.
İster piyasa reformları ile tasarlanıyor, ister küreselleşmeyle tetikleniyor isterse de siyasi değişim gelgitlerince katalize ediliyor olsun, “Yalınayak Doktorlar”ın ayak izleri bu son salgında bile açıkça görünüyor.
* Makale, “How Mao’s medicine made modern China” (Mao’nun tıbbı Çin’i nasıl modernleştirdi) başlığıyla Ed Prideaux tarafından kaleme alınmış ve The Spectator gazetesinde 18 Mart’ta yayımlanmıştır. Çeviri, aslına uygun olarak gazetemiz için yapılmıştır.
** Mao Gribi veya Mao’nun Grip Felaketi gibi isimlendirmeler, sosyalist toplum ve kurucularını karalamak amacıyla burjuva düşünceye sahip yazarlar tarafından kasıtlı olarak kullanılmaktadır. Bu makalenin yazarı, kullanımında bu ayrımı görmeksizin isimlendirmeyi yanlış kullanmış olabilir. Örneğin “Mao’nun Büyük Kıtlığı” şeklinde adlandırılan bir kıtlık yazınsal alanda vardır fakat böyle bir kıtlık gerçekte yaşanmamıştır. Ayrıntılı değerlendirmeler için Patikakitap’tan çıkan “Sosyalist Çin’i Hatırlamak 1949-1976” isimli kitaba bakınız. -Ç.N.