Partizan, yerel seçimlere ilişkin politik görüşlerini açıklayarak, politikasının amaç ve niyetinde Demokratik Halk Devrimi propagandası olduğunu deklare etti. Sınıf bilinçli proleterler, somut-güncel-taktiksel tüm çalışmalarını stratejik hedeflerine uygun olarak belirler, ona hizmet etmesini amaçlar.
Her türden ekonomik-politik-kültürel, demokratik hakkın savunulup korunmasında, temel hak ve özgürlüklerin elde edilmesi mücadelesinde sınıf bilinçli proleterlerin en önde olma, bu mücadeleyi politik iktidar mücadelesinin bir parçası haline getirme zorunluluğu ve görevi vardır. Ezenler tarafından gerçekleştirilen her türden haksızlık, adaletsizlik, eşitsizlik ve saldırı karşısında durmak, örgütlü mücadele yürütmek bizlerin görevidir. Her türden ekonomik-demokratik-kültürel mücadele, politik iktidar hedefine doğru atılan güçlü bir adım olduğu bilinciyle örgütlenmelidir.
Seçim faaliyeti dahil olmak üzere her mücadele ve çalışma Demokratik Halk Devrimi mücadelesine hizmet etmeyi, onu geliştirip güçlendirmeyi, kitleleri kendi sorunları etrafında örgütleyip savaştırmayı amaçlamalıdır. Ne demokratik haklar mücadelesini reddetmek ne de bu mücadeleyi Demokratik Halk Devrimi mücadelesinden koparmak gibi bir yanılgı içine girebiliriz. Sıkça düşülen yanılgılardan biri demokratik hak alma mücadelesini yeterince önemsememe, bu yönde yürütülen mücadeleye aktif ve etkin bir şekilde örgütlü olarak katılmama, bu mücadeleyi reformist anlayış ve kesimlerin faaliyeti olarak düşünmedir. Sınıf bilinçli proleterler bu mücadeleyi de örgütler ancak hedef ve amacını orayla sınırlandırmaz.
Her türden demokrasi mücadelesini Demokratik Halk Devrimi mücadelesinin bir parçası ve bileşeni haline getirmeliyiz. İrili ufaklı, sayısız küçük mücadelenin büyüyüp, gelişmesi, kitleselleşerek güçlenmesiyle Demokratik Halk Devriminin zorlu yolu açılacaktır. Küçük çaplı, sayısız demokratik-politik, legal-illegal, silahlı–silahsız, kır-şehir mücadele biçim ve yöntemi kendisini her yönüyle daha ileri düzeyde örgütleyerek orta ve büyük çaplı mücadeleleri büyütecek ve bu mücadelelerin çeşitli türden farklı düzeydeki örgütlenmeleriyle politik iktidarın ele geçirilmesinin yolu açılacaktır.
Sınıf bilinçli proleterlerin her taktik (seçim) mücadelesi stratejik (Demokratik Halk Devrimi) mücadelesine hizmet etmeyi amaçlamalıdır. Yerel seçim politikası ve bu yönde yürütülecek çalışma ve örgütlenmeler stratejik mücadeleyi hedeflemelidir. Bütün çalışma ve örgütlenmeler parça-bütün, özel-genel, taktik-stratejik, tali-esas, reform-demokratik devrim diyalektiği içinde ele alınmalıdır. Esası-bütünü, stratejiyi asla unutmadan parçaya-özele-taktiğe yüklenmeliyiz.
Demokratik devrimi asla ihmal edip gölgelemeden çeşitli reform talepleri için mücadele yürütülmelidir. Demokratik halk devrim mücadelesi esas alınarak, onun yolunu açarak, güçlendirip hedefine varmayı kolaylaştıracak tarzda çeşitli reform talepli mücadeleler örgütlenmelidir. Sadece elle tutulur somut talepler mücadelesini esas alıp Demokratik Halk Devrimi mücadelesini unutanlar ya da ihmal edip, bir kenara koyanlar reformistlerdir.
KİTLELERİ DEVLETTEN KOPAR
Sınıf savaşımında her türden güncel-taktik-dönemsel mücadele, kitleleri devletten koparmayı amaçlamalıdır. Devletin ekonomik-politik-psikolojik etkisinden kitleleri parça parça koparmak asıl olandır. Her çalışma ve örgütlenmede olduğu gibi yerel seçim çalışmasında da amaç kitleleri devletin ideolojik-psikolojik-politik etkisinden kurtarmak olmalıdır. Devletin kitleleri işsizliğe, yoksulluğa ve yokluğa iten acımasız sömürü politikası her yönüyle en somut, en anlaşılır-görünür, canlı biçimde teşhiri yapılmalıdır.
Son süreçte ortaya çıkan, yaşanan rüşvet-yolsuzluklar karşısında halkın öfkesi daha uygun koşullarda örgütlenebilir. Bir yandan efendilerin, patronların, tefecilerin, bürokratların, burjuva politikacıların ceplerine milyonlar-milyarlar akarken diğer yandan acı ve çile içinde yokluk ve yoksulluğa mahkum edilerek kölece yaşama itilen milyonlarca emekçi, sefalet içinde yaşamak zorunda bırakılmaktadır.
Bir yandan sefalet artarak, büyüyüp, çoğalıp ülkenin her yanına yayılırken diğer yandan aşırı zenginlikler bir avuç tefecinin-tüccarın-kompradorun-bürokratın elinde toplanarak, birikerek merkezileşmektedir. Uçurumlara varan bu isyan ettirici eşitsizlik, adaletsizlik, haksızlık mevcut burjuva-feodal sistemin yüzyıldır değişmeden devam eden gerçekliğidir. Bugün dünden daha fazla görülür-anlaşılır-kavranır biçimde kitleleri ikna etme, onları etkileme, örgütleme zemini vardır.
Bugün dünden daha fazla derdimizi halka anlatma zemini bulunmaktadır. İnandırıcı, ikna edici, aydınlatıcı tarzda sabır ve özenle kitlelere anlatıldığında onlar sömürü ve baskıya dayalı köhnemiş sistemi daha iyi tanıyacak, daha fazla öfke duyup devletin etki gücünden kurtularak, yüzünü devrimcilere çevirecektir. Devletle emekçiler ve ezilenler arasındaki bağ, dünden daha fazla zayıflamış-gevşemiş durumdadır.
Tam da buradan sisteme, onu var eden temele, yaşamını sürdüren kurumlarına, politikalarına ve sonuçlarına yüklenerek, kitlelerin zalim ve soyguncu devletten kopuşu hızlandırılmalıdır.
Kitlelerin devlete duyduğu öfke ve taşıdığı güvensizlik büyütülüp çoğaltılmalıdır. Halkı devletten kopardığımız her yerde, proleter devrimcilerin ikinci büyük görevi olan halkı kendi sorunları etrafında örgütlemek başlar. Bu iki görev iç içe, birlikte ele alınmalıdır. Bu mücadele basitten karmaşığa, küçükten büyüğe, evlerden-sokaklara, sokaklardan mahalle ve semtlere doğru bir gelişim çizgisi izleyecektir.
Yerel seçimlerde burjuva düzen partilerine ve onun temsilcilerine, belirledikleri adaylarına bir tek oy bile vermeyerek öfke ve kin örgütlenmelidir. Düzen partilerine “Tek bir oy bile yok” perspektifiyle güvensizlik ve öfke örgütlenmelidir. Yoksulluk ve yokluğun, işsizlik ve güvencesizliğin, haksızlık ve adaletsizliğin en çok yaşandığı sokak-mahalle-semtlerden çalışmalara başlamak gerekir. Yoksul Kürt emekçileri, Aleviler, kadınlar arasında propaganda ve ajitasyon çalışması yürütülmelidir. Onların sorduğu, merak edip öğrenmek istediği, karşı karşıya kaldıkları her soruya ve soruna ikna edici, inandırıcı, güven verici bir şekilde yanıtlar vermek gerekir. Yanıtını veremediğimiz, zorlandığımız, yetersiz kaldığımız her konu, her soru ve sorunu yerine getirmemiz bir GÖREV olarak algılamalıyız. Unutmak, ihmal etmek, ertelemek, yok saymak, “nasıl olsa bir daha karşılaşmayız” yanılgısına düşmemek gerekir.
Yerel seçim çalışması büyük bir ciddiyetle, hedef ve amaçları belirlenmiş bir plan ve program çerçevesinde ele alınıp özen ve dikkatle örgütlenmelidir. Yüzeysel, genel geçer, üstünkörü bir çalışma yürütülmemelidir. Bütün yoldaşlar “CİDDİYET-OLGUNLUK ve SORUMLULUK” içinde 2014 yerel seçim çalışmasına seferber olmalıdır. Kadın-erkek, her yaştan yoldaşı büyük bir görev beklemektedir.