2020 yılını ataerkil kapitalizme dar edeceklerini ifade eden KBDH, katledilen tüm kadınların hesabını soracaklarını ilan ettiler.
“2019 yılı Türkiye ve Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünyada yılın başından itibaren, kadın hareketinin sokakta aktif ve militan bir mücadele içinde olduğu bir yıl oldu. Aynı zamanda yükselişe geçen sağcı-faşist politikaların da etkisiyle kadınlara yönelik hak gasplarının, şiddetin ve katliamların da arttığı bir yıl oldu.” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“2008 sonrası yaşanan küresel kriz koşullarında ABD ve onunla birlikte anılan emperyalist güçler, ekonomik ve siyasal konum kaybı yaşarken Çin ve Rusya’nın başını çektiği klik güç kazandı. Bu, başta içinde bulunduğumuz coğrafyada/bölgede olmak üzere küresel olarak bir hegemonya krizinin yaşanmasına yol açmıştır.
Neoliberal sermaye birikim rejiminde yaşanan tıkanma ve krizin sonucu, kemer sıkma politikaları ve zamlar, dünyanın birçok yerinde işçi ve emekçilerin yaşamını katlanılmaz hale getirdi. İşçi sınıfı ve emekçileri, ezilen halkları ağır bir cendereye alan bir diğer etmen ise özgürlük yoksunluğu oldu.
Bu iki temel etmenin belirgin olduğu bir isyan dalgası, bir yerde sönümlenip bir başka yerde gelişerek, zaman zaman üst üste binen dalgalar halinde 2019 yılını da kavurmaya devam etti. “
“Fosfor bombasıyla derisi kavrulan çocukların çığlıkları hala kulaklarımızda.”
Açıklamada, bu süreçte emperyalist güçlerin karşılıklı güç paylaşım mücadelesi ve savaşının bir sahası olarak bölge ve özelde de Suriye’nin öne çıktığı, halkların özgürlük mücadelesinin, işgal saldırısına karşı koyuşun emperyalist güçlere karşı mücadele ile birlikte alınmasının bu anlamda eşyanın doğası gereği olduğunun, anti-emperyalist mücadelenin, aynı zamanda işgal ve kirli savaş konseptinin doğrudan hedefi olan kadın kitlelerinin ve mücadelesinin de en temel eksenlerinden birini oluşturduğunun altı çizildi:
“Kuzey ve Doğu Suriye halkları, faşist Türk devletinin, emperyalist güçlerin icazetiyle 9 Ekim’de başlattığı Rojava’yı işgal hamlesine, özgürlük ve onur direnişiyle karşılık verdi. Gire Spî-Serekanîye hattında saldırı ne kadar büyüktüyse, direniş de bir o kadar büyük ve görkemli oldu. Onca tekniğe, keşifinden F-16’larına, obüsünden son teknoloji silahlarına kadar her şeyleriyle saldırdılar.
Yetmedi, kimyasal silah kullandılar; fosfor bombasıyla derisi kavrulan çocukların çığlıkları hala kulaklarımızda.”
“Halk isyanlarının en önünde, özgürlük yoksunluğunu etinde kemiğinde yaşayan kadınlar bulunmaktadır”
“Kadınlar, bir yandan ekolojik mücadelede, bir yandan işçi sınıfının ve emekçilerin hak mücadelesinde, bir yandan Newrozlardan zindanlardaki direnişlerde en önlerde yer almaktadırlar. 8 Martlardan Onur Yürüyüşlerine, 1 Mayıslardan 25 Kasımlara erkek/devlet şiddetine ve yasaklara boyun eğmeyerek barikatları aşan kadınlar ve LGBTİ+’lar bu sistemi alaşağı etmeye muktedirdir. “ denilen açıklamada fiili meşru mücadelenin ihtiyacına göre konumlanmanın, sokak mücadelesini yükseltme ısrarında olmanın, KBDH’ın da yükseleceği zemin olduğuna dikkat çekilerek, AKP rejiminin temellerine dinamit döşeyecek, salt teşhirle sınırlı olmayan, teşhir edileni yıkma temelinde mücadeleyi büyütecek bir örgütlenme perspektifini oluşturulmaya çalışıldığı dile getirildi.
Açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi:
“Dünya çapında; Şili’den İspanya’ya, Türkiye’den Irak’a, Sudan’dan Lübnan’a, Kürdistan’dan Çin’e tüm halk isyanlarının en önünde, özgürlük yoksunluğunu etinde kemiğinde yaşayan kadınlar bulunmaktadır….Kadınların Birleşik Devrim Hareketi, ölümsüzleşenlerinden aldığı bayrağı 2020 yılında yükseltmek; dönemin ruhunu kavrayan stratejik bir mücadele örgütü olarak Türkiye’de kadın özgürlük mücadelesini erkek egemenlikçi sistemi ve onun temsilcisi faşist AKP iktidarını yıkacak bir mücadele hattını örmek gibi bir perspektife sahiptir…
KBDH, bu deneyimlerden öğrenen ve yaşamda pratikleştiren bir mücadele hattı örecek; dünya kadın mücadelesine bulunduğumuz coğrafyadan, kadınların örgütlü savunmasına evrilten, devrimci şiddeti yaygınlaştıran yeni bir soluk katacaktır.”