Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır, İstanbul ve Batman’da gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sordu, faillerin yargılanmasını istedi.
İSTANBUL
Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon 887. hafta basın açıklamasının sosyal medya üzerinden gerçekleştirdi.
Ferhat Tepe’nin kardeşi Ayşe Tepe’nin sunumu ile başlayan açıklamada Nezir Acar’ın kardeşi Salih Acar seslenerek Nezir Acar’ın 8 Nisan 1992’de Mardin’de askerler ver JİTEM tarafından 2 arkadaşı ile gözaltına alındığını aktardı.
“O günden bu yana onu arıyoruz” diyen kardeş Acar hukuki mücadele ettiklerini ancak bir sonuç çıkmadığını belirtti. Acar, Cumartesi Anneleri olarak sorumlular yargılanana dek mücadeleyi sürdüreceklerini söyleyerek sözlerini tamamladı.
Ardından dosyanın avukatı Veysel Vesek söz aldı ve Nezir Acar’ın babası Halil Acar’ın oğlunu bulabilmek için hayatı boyunca verdiği mücadeleyi aktardı. 2005’ten sonra yapılan tüm başvurularda tanıkların dinlenmediğini ifade eden Vesek gözaltı sürecindeki hukuksuzlukları belirtti. Dosyanın 2011’de takipsizlikle sonuçlandığını söyleyen Vesek “Gözaltında kaybetmek insanlık suçu” dedi.
887. hafta basın açıklamasını Cumartesi Anneleri’nin avukatlarından Gurbet Yavuz okudu. Yavuz Nezir Acar’ın kaybedilme sürecini şu şekilde aktardı:
“Mardin-Dargeçit’e bağlı Yalnız Köyü’nde yaşayan 28 yaşındaki Nezir Acar, hayvan alım satım işiyle uğraşıyordu. Üç çocuğu vardı. Kendisinin evde olmadığı günlerde evine askerler ve korucular tarafından baskın yapılmış, ailesi tehdit edilmişti.
Daha önce hiç gözaltına alınmamış olan Nezir Acar, yakınlarının tavsiyesi ile evini değiştirdi. Ancak bir süre sonra yeni evleri de askerler tarafından basıldı. Nezir’i evde bulamayınca yerini söylemesi için eşi Celile Acar’ı darp edip, “vallahi onu yakalayıp öldüreceğiz” dediler.
Nezir Acar 8 Nisan 1992 tarihinde hayvan alımı için görüşme yapmak üzere Dargeçit’te bir eve gitti. O saatlerde Jandarma Astsubay Kemal Şen’in komutasındaki askerler bölgedeki evlere baskın yaptı, evler tek tek arandı. Acarı’ın bulunduğu eve yapılan baskında Acar ve iki kişi gözaltına alındı. Askerler onları gözleri bağlı olarak Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürdü. Gece geç saatlerde iki kişi serbest bırakıldı, Nezir Acar’dan ise bir daha haber alınamadı.”
Nezir’i arayan baba Halil Acar ve eşi Celile Acar’ın gözaltına alınarak işkence gördüğünü ancak Nezir’i aramaya devam ettiklerini belirten Yavuz şu şekilde devam etti:
“Halil Acar, 28 Aralık 2005 tarihinde İdil Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Savcılık, 16 Ocak 2009 tarihinde sanıklar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Ailenin etkin soruşturma yapılmadığı itirazı da, Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. 16 Kasım 2012 tarihinde Nezir Acar dosyası, zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle işlemden kaldırıldı. Bunun üzerine aile 16 Ocak 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi ise, soruşturmanın zaman bakımından mahkemenin yetkisinin başladığı tarihten önce kesinleştiği gerekçesiyle, başvuruyu kabul edilemez buldu.”
Yavuz son olarak şunları ifade etti: “Kaç yıl geçerse geçsin; Nezir Acar için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 188 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”
BATMAN
Batman’da ise İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” talebiyle 522. kez Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları katıldı.
İHD Şube üyesi Zeki Tangüner, uzunca bir dönemdir faili meçhul cinayetlerle yaşamlarını yitiren insanların aileleri ve insan hakları savunucuları olarak eylemlerini sürdürdüklerini belirtti. Tangüner, “Bizler, Ölülerimizin yasını tutabilmek, onları insan onuruna yakışır bir şekilde ve usulünce defnedebilmek için adalet istiyoruz.
Çocuklarımızın, eşlerimizin, kardeşlerimizin akıbetini öğrenmek için istiyoruz ve sormaya devam edeceğiz. Her hafta alanlardan faili meçhul cinayetlerin faillerinin yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını ve kayıplarımızın akıbetinin açıklanmasını istiyoruz. Kayıplarımızın failleri bulunsun ve yargılansın” dedi.
Tangüner, bu hafta 22 Ağustos 1998 tarihinde Gercüş ilçesinde kaybedilen Ali Gündüz’ün akıbetini sormak için bir araya geldiklerini söyledi. Gündüz’ün kaybedilme hikayesinin okunulması ardından 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.
DİYARBAKIR
Kayıp yakınları, İHD Diyarbakır Şube yöneticileri ile birlikte bir kez daha Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 685. haftasında kaybedilenlerin fotoğraflarını taşıdı. Eyleme kentte bulunan birçok siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri de destek verdi.
İHD Diyarbakır Şubesi Sekreteri Ferhat Berkpınar, Ali Müdir’in hikayesini okudu. Berkpınar, polislerin, Ali Müldir’inin evde olmadığı günde evine gittiğini o günden sonra bir daha kendisinden haber alamadığını aktardı. Berkpınar, Ali Müldir’inin babası olan Pirmüz Müdir’in Ali’nin kaybolmasından sonra bu tür benzer durumlarda kaybolan ve yetkililere başvuran ailelerin akıbetini iyi bilmesinden dolayı korkudan hiçbir yere kayıp başvurusu yapmadığını belirtti.
Baba Müldir’in ailesini korumak için başvuru yapmadığını dile getiren Berkpınar, “2009 yılında cezaevinde tutuklu bulunan iki gizli tanığın Şırnak’ın Cizre ilçesinde 1993 -1995 yılları arasında terörle mücadele adı altında faaliyet yürüten bir suç örgütünün varlığından bahsedip işlenen suçlar hakkında ayrıntılı bilgi vermesi üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlatır. Savcılığın, Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı ile birlikte yürüttüğü bu soruşturma neticesinde tanık anlatımlarının birçok eski dosya bilgileri ile örtüştüğü görülerek, önemli kanıtlara ulaşılır ve şüphelilerin bir kısmı tutuklanır.
Yaşanan gelişmelerin kamuoyunda duyulmasıyla sorumluların tespit edilip, yargılanabileceği umudunun doğmasından sonra bu şekilde kaybettirilen Cizre, Silopi ve İdil ilçelerinde pek çok aile girişimlerde bulunur. O dönem aileler, Şırnak Barosu aracılığıyla ve gönüllü avukatların desteğiyle kendi kayıplarının da akıbetlerini öğrenebilmek ve sorumluların bulunması amacıyla uzun süredir hiçbir işlem yapılmamış kayıp dosyaları ile ilgili savcılıklara yeniden başvurularda bulunur.
Müldir ailesi de, Ergenekonculara yönelik başlayan operasyon sonrası oğullarının akıbetini öğrenmek için 3 Şubat 2009 tarihinde Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunur. Ancak Ali Müldir’in akıbeti konusunda halen bir bilgiye ulaşılamadı” diye konuştu.
Açıklamanın ardından oturma eylemiyle eylem sona erdi.