15-16 Haziran Ruhuyla Kölelik Zincirlerini Kıracağız!” pankartı açan Emek Meclisi Üyeleri adına açıklamayı Ercan Tilmaş okudu.
Yapılan açıklama, “15-16 Haziran Direnişi’nin tarihsel arka planına ışık tutan Tilmaş, açıklamasına “Demirel hükümeti, işçilerin sendikal örgütlenmelerinin önüne engel koymak, grev ve direnişlere öncülük eden DİSK’i fiilen kapatmak için 274 ve 275 sayılı Sendikalar Kanunu’nu değiştirmeye kalktı. Böylece işçilerin kendi tercih ettikleri sendikalara ve federasyonlara üye olmalarını engellemek ve mücadeleci sendikaların önünü kesmek için işkollarındaki işçilerin üçte birini üye yapma zorunluluğu getirilecekti. Bunun duyulması üzerine farklı sendikalarda örgütlü öncü sınıf bilinçli işçiler 1 yıl öncesinden hazırlıklara başladı. 14 Haziran’da Merter Lastik İş binasında DİSK’e bağlı sendikaların yöneticileri ile işyeri temsilcileri toplandılar” diyerek başladı.
Türkiye işçi sınıfının en büyük siyasal talepli isyanının ilk gününde yürüyüşe 70 bin işçi katıldığını da belirten Tilmaş, “16 Haziran yani yürüyüşün ikinci günü 150 binden fazla işçinin katılarak işçilerin Anayasa Direniş Komiteleri ile harekete tabandan yön verdiğine” dikkat çekti.
İşçilerin kararlı yürüyüşünü engellemek için Haliç’teki köprüler açılarak ve vapur seferleri iptal edilerek önlerinin kesildiğini, polisler ve askeri birliklerin de seferber edilerek işçilere karşı tanklar ve zırhlı araçlarla barikatlar kurulduğunu da ifade eden Tilmaş, “İşçiler her devasında askeri barikatları aşarak ve kayıklarla ve hatta yüzerek de karşıya geçmeyi başarıyorlardı. Levent’te ve Kadıköy’de polisler ve askerler tarafından işçilere ateş açıldı. Bu saldırılarda Türkiye işçi sınıfının üç evladını şehit verdiğini” belirtti.
15-16 Haziran 1970’te yaşananın işçi sınıfının şanlı direnişi ve sermayeye karşı işçi sınıfının bu topraklarda gerçekleşen büyük başkaldırısı olduğunun da altını çizen Tilmaş, “Başkaldırıp sermayenin ve destekçisi hükümetin önüne set çeken, hakkını savunan ve kazanan, şanlı direnişçilere selam olsun! 15-16 Haziran’da direnen ve bu uğurda katledilen işçi önderleri, 51 yıl sonra bugün hâlâ yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor” dedi.
İşçi sınıfının mücadelesinin devam ettiğini vurgulayan Tilmaş, açıklamasının devamında şunları söyledi;
“Bugün de işçilerin, emekçilerin örgütlenmelerinin önüne engeller konuluyor ve yasaklar getiriliyor. İşyerlerinde hak arayan, sendikalaşan işçiler çeşitli bahanelerle işten çıkartılıyor. Sendikal örgütlenme işyeri-işkolu barajı gibi haksız şartlara bağlanıyor. Bu zor şartlara rağmen sendika çoğunluğunu kazanan işyerlerinde, bir gecede işkolu değişikliği yapılarak örgütlenme boşa düşürülmek isteniyor. Sigortasız, esnek ve güvencesiz çalışma, asıl çalışma biçimi haline getiriliyor. 150 bin kamu emekçisi Olağanüstü Hal döneminin sağladığı sınırsız yetkilerle bir imzayla işten atılırken, “sözleşmeli” çalışma gibi isimlerle diğer kamu emekçilerinin iş güvencesi de ortadan kaldırılmak isteniyor.
19 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarı, sermaye tekellerinin daha çok kâr etmeleri için her taleplerini meclisteki çoğunluğuyla yasalaştırdı bütün bu işçi düşmanı uygulamaları, teşvik ediyor ve kalıcılaştırmak için elinden geleni yapıyor. Yasaların ve sözleşmelerin güvence altına aldığı grev hakkı, işçi sınıfının üretimden gelen gücünü kullanma hakkı, basit bir imzayla “ertelenip” devre dışı bırakılıyor. Patronlara her fırsatta “sayemizde artık grev yapılamıyor” denilerek işçilerin haklarının nasıl gasp edildiği açıkça gösteriliyor.
İş güvencesinin temel taşlarından olan kıdem tazminatı da her fırsatta tartışmaya açılarak kazanılmış haklarımız tamamen yok edilmek isteniyor. Tıpkı işsizlik sigortası gibi fona devredilerek yağmalanmaya çalışılıyor. Attıkları her adımla işçi sınıfının örgütsüzlüğünü kalıcı hale getirmek istiyorlar. Böylece emekçileri böl-yönet politikasıyla haklarından vazgeçirmek daha da kolaylaşacak.” denildi.
Eylem, “Yaşasın işçi sınıfının 15-16 Haziran şanlı direnişi!”, “Yaşasın işçilerin birliği!” sloganlarının ardından bitirildi.