Ankara’daki özel eğitim kurumunda öğretmenlik yapan Y.M.’nin, özel ders verdiği 8 ve 14 yaşlarındaki iki çocuğu istismar ettiği belirtildi.
Cumhuriyet’in haberine göre, istismar olayı, iki çocuktan birinin özel derse gitmek istememesi üzerine ortaya çıktı. Eylül 2021’den aralık ayının ortalarına kadar Y.M.’den ders alan çocuklardan biri, ailesine, “Ben derse gitmek istemiyorum” dedi. Durumdan şüphelenen aile, Y.M.’nin çocuklarını istismar ettiğini öğrendi. Bu durum, diğer çocuğun ailesine bildirildi. Diğer çocuğun da Y.M.’nin istismarına uğradığı anlaşıldı. Aileler, Y.M.’yi 25 Aralık’ta savcılığa şikayet etti.
İki çocuğun ifadesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk İzlem Merkezi’nde alındı. Çocuklar, öğretmenleri Y.M.’nin kendilerine yönelik istismarını anlattı.
Savcı tutuklama istedi, hakim reddetti
Gözaltına alınan Y.M., savcılıkta verdiği ifadede, “Kesinlikle hiçbir cinsel içerikli davranışım ve eylemim olmadı. Bana karşı da hiçbir rahatsızlık dile getirilmedi. Suçlamayı emniyette öğrendim. Halen bunun şokundayım. Neden hakkımda böyle bir suçlamada bulunulduğunu bilmiyorum” dedi. Y.M., kanser hastası bir çocuğu olduğunu söyleyerek tutuksuz yargılanmak istedi. Y.M.’nin avukatı ise hasta bir çocuğu olduğu ve bakacak başka kimsesi bulunmadığı için müvekkilinin tutuksuz yargılanmasını talep etti.
Savcı, Y.M.’yi tutuklanması talebiyle Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk etti. Tutuklama talebini reddeden 4. Sulh Ceza Hakimliği, hakkında adli kontrol kararı verdiği Y.M.’yi serbest bıraktı. Hakim, kararının gerekçesinde, Y.M.’nin küçük yaşta hasta bir çocuğu olduğunu, kaçma şüphesinin olmadığını ve delillerin büyük ölçüde toplandığını belirtti.
Savcı, hakimin bu kararına Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği’nde itiraz etti. Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği, “tutuklamaya yeter kuvvetli suç şüphesinin bulunmadığını” gerekçesiyle bu itirazı reddetti.
Çocukların avukatı Onur Keskin, “Böyle bir kişinin öğretmen sıfatını kullanarak toplumda bizlerle birlikte yaşaması kabul edilebilir bir şey değil. Başka mağdur öğrencilerin de olduğuna eminim. Bu dosyanın kamuoyuna mal olması ile birlikte ilgili öğretmenin başka mağdurlarının da ortaya çıkacağına eminim. Ancak bu mağdurları şikayetçi olmaya itecek şey, bu kişinin tutuklu olması olacaktır” dedi.
İstismar davalarında sanığın öğretmen olmasının ağırlaştırıcı neden sayıldığına dikkat çeken Keskin, “Bu şekilde cezanın alt sınırı 12 yıla, üst sınırı 22,5 yıla kadar çıkıyor, her bir çocuk yönünden. Bu kadar ağır bir yaptırımı olan bir suçlama ile karşı karşıya olan bir kişinin serbest bırakılması kamu vicdanını yaralamıştır” diye konuştu.