İstanbul: PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kırmak amacıyla çeşitli hapishanelerde 300’den fazla tutsak açlık grevinde. Açlık grevlerinde olan tutsaklara yönelik işkence ve hak ihlallerinin önlenmesi amacıyla İnsan Hakları Derneği(İHD), SES İstanbul Şubeleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı(TİHV) ve İstanbul Tabip Odası(İTO) tarafından Açlık Grevlerini İzleme Heyeti kuruldu. Hapishanelerde devam eden açlık grevlerinde tutsaklara yönelik işkence, ayrımcılık ve baskıyı teşhir etmek ve açlık grevinde olan tutsakları yakından izlemek amacıyla kurulan heyetin basın açıklaması İHD İstanbul Şubesi’nde yapıldı.
Açıklamada İHD adına konuşan Gülseren Yoleri hapishanelerde tecride karşı başlatılan açlık grevlerine dair kurulan heyetin içinde yer alan kurumları tanıttı. Heyetin çalışmalarına dair bilgi de veren Yoleri “ Açlık grevleri sırasında izleme faaliyeti yapacağız. Aynı zamanda hapishanelerin ziyaret edilmesi ve bu ziyaretlerin sonuçlarının da kamuoyuyla paylaşılmasını bekliyoruz” dedi. Yoleri’nin açıklamasının ardından İzleme Heyeti adına açıklama yapıldı.
İzleme heyeti adına basın açıklamasını İTO adına Murat Ekmen yaptı. Türkiye’nin açlık grevleri konusunda dünyanın en kötü deneyimlerine şahit olduğunu belirten Ekmen açlık grevlerinin geldiği aşamada ölümlerden kaygı duyulduğunu belirterek sağlık ve insan hakları örgütlerinin bunu engellemeye çalıştığını belirtti.
Açlık grevine katılan tutsakların her geçen gün arttıklarını belirten Ekmen, açlık grevi yapan tutsaklardan aldıkları bilgilerde tutsakların birçok işkence ve hak gaspına maruz kaldığını belirtti. Ekmen “Bize ulaşan bilgilere göre açlık grevi yapan hükümlülerin hekim tarafından düzenli sağlık kontrolü yapılmıyor, B1 içeren tabletler düzenli ve tam doz verilmiyor, koğuşların ısıtma ve havalandırmaların yeterli olmaması, sağlık ve sosyal aktivitelerin kısıtlanması, iletişim haklarından mahrum bırakılması gibi temel sorunlar yaşıyorlar” dedi. Sağlık ve insan hakları örgütlerinin süreci yakından takip ettiğinin altını çizen Ekmen bu amaçla ‘Açlık Grevlerini İzleme Heyeti’nin kurulduğunu belirtti.
Ekmen heyetin Adalet Bakanı ve kamuoyuna sunduğu talepleri sıralayarak açıklamasını sonlandırdı;
“ *Açlık grevinde bulunan mahpusların ulusal ve uluslararası etik ilkelere uygun şekilde, düzenli sağlık kontrollerinin yapılması ve bağımsız hekimlerin cezaevlerinde muayene yapmalarının sağlanması,
* Sakatlıkların önlenmesi için mahpuslara mutlaka su, tuz, şeker ve karbonata ek olarak B1 (TİAMİN) vitamini temin edilmesi veya B1 içeren B vitamin kompleksi tabletlerin tam doz verilmesi,
* Açlık grevlerinin olası ölüm ve geriye dönüşsüz sakatlıklar yaşanmadan önce sona ermesi için gerekli insani duyarlılığın gösterilmesini ve demokratik yollarla çözüme ulaşmasını istiyoruz.”
‘İmralı tecridine son verilsin’
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri de oluşturdukları İzleme Heyeti’ne değinerek, “İzleme faaliyeti yapacağız ve hapishaneleri ziyaret edeceğiz. Bunla birlikte izlenimlerimizin sonuçlarını sizlerle paylaşmayı düşünüyoruz” dedi. Marmara Bölgesi’nde; İstanbul, Edirne, Tekirdağ, Bandırma, Gebze, Kandıra, Burhaniye, Düzce, Balıkesir’de süresiz dönüşümsüz açlık grevlerinin olduğunu belirten Yoleri, “Açlık grevine başlayan mahpusların sosyal haklarının engellendiğini görüyoruz. Atölyelerin ve sosyal görüşmelerin iptal edilmesi durumu var. Ziyaret, mektuplaşma yasakları olduğunu belirtebiliriz. Havalandırmaya çıkarılmasının süresinin kısaltıldığını görüyoruz. Hijyen konusunda sorunlar var. Bazı mahpuslar tek kişilik hücreye alınıyor. Grevin ilerlemesiyle tek kişilik hücreye konulmaları tehlike arz ediyor” dedi. Yoleri, “İmralı’daki en ağır tecride son verilmesini ve cezaevlerindeki açlık grevlerinin son bulmasını istiyoruz” diye seslendi.
Önemli olan açlık grevindeki kişilerdir
SES Anadolu Şube Eşbaşkanı Erdal Güzel de bundan sonraki süreçte İzleme Heyeti’nin önünü açılmasını istediklerini söyleyerek, “Önemli olan biz değil açlık grevindeki kişilerdir. Tecridin kalkması gerekir” diye belirtti. Güzel, açlık grevlerinin takipçisi olacaklarını ifade etti.
THİV’den Ayşe Çetintaş ise, “Yaşam hakkından daha kıymetli bir şeyin olmadığını” hatırlattı.
