Rojava’ya yönelik saldırılar 3. Gününde devam ederken İnsan Hakları Derneği(İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı(TİHV) ortak bir açıklama yayınladı.
Açıklamada, Türkiye ve dünyanın insanlık değerleri krizi içerisinde olduğu belirtilerek, küresel çapta ‘OHAL’ rejiminin yaşadığı vurgulandı. Bunun en somut örneğinin ise Suriye’de yaşananlar olduğu belirtilerek:
“2011 yılından beri her türden emperyal/kolonyalist gücün müdahil olduğu Suriye’de halklar öyle acılar yaşadılar, öylesine insanlıktan çıkarıldılar ki demokrasi, insan hakları ve barış gibi kavramlar artık onlar için hiçbir şey ifade etmez hale geldi.
Ülkelerinde şiddet, açlık, işkence ve ölüm dışında başka seçenekleri kalmayan milyonlarcası sadece ve sadece yaşamak gibi en basit insani itkiyle dillerini, kültürlerini, inançlarını hiç bilmedikleri insanların yaşadığı topraklara kendilerini zor attılar. Buralarda kendilerine çok az yardım eli uzandı. Daha çok da dışlandılar, tacize, istismara, her türden ayrımcılığa ve nefrete maruz kaldılar, ötekileştirildiler… Hak sahibi özne olmaktan, dolayısıyla insanlıktan çıkarıldılar: Hiç bir şey, hiç kimse haline gelerek görünmez oldular” denildi.
‘İktidar krizi savaşla aşmaya çalışıyor’
Açıklamada, insan hakları savunucuları olarak başından itibaren, Suriye’de var olan savaşa müdahil olmayı ‘maceracılık’ olarak nitelendirildiği hatırlatılarak buna karşı durulduğu vurgulandı. 2015’te tekrar başlayan çatışma süreci ve ardından gelen darbe girişimi, rejim değişikliği ile birlikte OHAL’in kalıcılaştığı vurgulanarak;
“Anayasa ve hukukun yok sayıldığı, başta parlamento olmak üzere tüm siyasi ve sivil kurumların işlevsiz ve etkisiz hale getirildiği, düşmanlaştırıcı ve yok sayıcı içerikler geliştirerek başta Kürtler, kadınlar ve LGBTİ+’lar olmak üzere, hakim kimliğin dışında kalan tüm kimliklerin ilga edilmeye çalışıldığı bu süreçte “beka” ve “şiddet” kavramları siyasal iktidarın temel söylemini oluşturmuştur. İktidar, özellikle beka söylemi üzerinden gücünü konsolide etmeye çalışmaktadır. Oysa bu durumun kendisi bir beka sorunu yaratacak kadar toplumda ayrışmaya yol açmakta ve özellikle de Kürtleri öteleyip uzaklaştırmaktadır” denildi.
Bugün ise Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik başlatılan saldırılarında iktidarın kriz içerisinde yönetme zorlukları yaşadığı bir süreçte olduğu vurgulanarak amacın ‘toplumsal rıza üretme’ olduğu belirtildi.
Parlamentoda tezkerenin bir yıl daha uzatılmasının daha vahim olduğu da vurgulanarak, savaş yüzünden on binlerce insanın yaşam hakkının yok edileceği belirtildi.
Açıklamada iktidarın kalıcılaştırdığı OHAL’i savaş sebebiyle daha da uzatacağı belirtilerek;
“Siyasal iktidar savaşı fırsat ve gerekçe bilip, uzun zamandır fiili olarak sürdürmekte olduğu OHAL uygulamalarını daha da yoğunlaştırmaya ve kalıcılaştırmaya çalışacaktır. Başta düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yapma özgürlükleri olmak üzere pek çok temel hak ve özgürlükler kısıtlanacak, böylelikle her fırsatta engellenen ve şiddetle bastırılan yurttaş eylemliliği imkânsız kılınarak siyasal ve sivil alan tümüyle bir kontrol/tedbir alanı haline getirilmeye çalışılacaktır” denildi.
‘Askeri müdahale derhal sonlandırılmalı’
Açıklamada son olarak başlatılan askeri saldırıların derhal durdurulması çağrısı yapılarak açıklama sonlandırıldı:
Birilerini düşman sayıp insanlıktan dışladığınızda aslında insan olmanın en temel değerlerini ayaklar altına almış olursunuz. Bu nedenle de; başlatılan askeri müdahale daha fazla can kayıpları yaşanmadan derhal durdurulmalı, savaşsız, çatışmasız çözüm yolları denenmelidir. İnsan hakları, demokrasi ve barıştan yana olan tüm kişi ve kurumları da karşı karşıya kaldığımız tehlikeleri görmeye, barış içinde ortak yaşam idealine sahip çıkmaya, başlatılan askeri operasyonun durdurulması için çaba göstermeye davet ediyoruz.