İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, 3 aylık Marmara Bölge Cezaevleri raporunu açıkladı. Sosyal medya üzerinden kamuoyuna açıklanan raporu İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran paylaştı.
2020 yılının Ocak, Şubat, Mart aylarını kapsayan raporda Silivri, Tekirdağ 1 ve 2 Nolu, Edirne F Tipi, Maltepe 1 Nolu L Tipi Kapalı, Maltepe Açık, Metris, Kocaeli 1 Nolu F Tipi, Düzce T Tipi, Bolu F Tipi, Bakırköy Kadın Kapalı, Gebze Kadın Kapalı cezaevlerinden çok sayıda hak ihlali başvuruları alındığı belirtildi.
Bunların dışında Marmara Bölgesi dışında kalan Elazığ 2 Nolu, Giresun Espiye L Tipi, Gümüşhane E Tipi, Kahramanmaraş Türkoğlu 1 Nolu L Tipi, Yozgat Açık, Kütahya Tavşanlı T Tipi, Bitlis Tatvan Açık, Alanya L Tipi, Osmaniye 2 Nolu T Tipi, Ordu F Tipi, Trabzon Beşikdüzü T Tipi, Afyon 1 Nolu T Tipi, Muğla Seydikemer Eşen T Tipi ve yurt İran’daki Umriye Hapishanesi’nden hak ihlalleri ile ilgili başvurular geldiği kaydedildi.
246 hak ihlali yaşandı
Raporda, Ocak ayında 15, Şubat ayında 39 ve Mart ayında ise 21 olmak üzere toplamda 75 başvuru alındığı, bunların 60’ının siyasi, 15’inin ise adli tutuklular tarafından yapıldığı belirtildi.
75 başvuru içerisinde 246 hak ihlali tespit edildiği ifade edilen raporda, bu ihlaller şöyle sıralandı: “21 kötü muamele, darp, işkence, 48 çıplak arama, 4 infaz yakma, 1 muayene sırasında kelepçelerin çıkarılmaması, 2 sürgün sevk, 28 tehdit, küfür, ırkçı söylem, onur kırıcı davranışlar, 22 süreli- süresiz yayın kitap yasakları ve mektup yasakları, 33 sohbet, spor, ortak kullanım alanlarının kullandırılmaması, 20 uzun tutukluluk ve adil yargılanmama şikayetleri, 13 mahpusun ailelerine yakın bir hapishaneye sevk edilme taleplerinin karşılanmaması, 7 hücreli ring aracıyla mahkeme ve hastaneye götürme, 1 hücre cezası, 8 yer değişikliği talebinin karşılanmaması, 9 psikolojik işkenceyle intihar ve isyana zorlanma, 2 telefon görüşü yasağı, 1 Kürt oldukları için ayrımcılığa ve kötü muameleye maruz bırakılma, 2 diğer mahpuslar tarafından şiddete uğrama ortamının yaratılması, 19 ayakta sayım, 2 cinsel taciz, 1 hapishane üzerinden insansız hava aracının uçurulması.”
Tutuklular ihlalleri anlattı
3 ay boyunca cezaevlerinde tutuklulara dönük fiziki saldırılar, tehdit, darp, işkence, sürgün gibi uygulamaların devam ettiği belirtilen raporda, hak ihlallerine maruz kalan tutukluların anlatımları da yer aldı. Buna göre, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde kalan K.A., ailesi aracılığıyla yaptığı başvuruda cezaevi müdürü tarafından sürekli fiziksel, psikolojik baskı ve işkence gördüğünü dile getirdi.
Yine Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan A.S.’nin başvurusuna dair ise “A.S. haftalık olağan telefon görüşmelerinde cezaevi idaresinin baskılarına maruz kaldıklarını, telefon görüşmelerinde tekmil dayatmasına maruz kaldıklarını, odalarda yapılan aramalarda eşyalarının dağıtıldığını, Yeni Yaşam gazetesinin kendilerine verilmediğini, ayrıca gardiyanlar tarafından tahrik edici hareketlere maruz kaldıklarını belirti” denildi.
Başvuruların alındığı diğer cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri de tutuklular üzerinden örnek verilerek raporda yer buldu.
İhlallerin başında iletişim yasakları geldi
Cezaevlerinde en çok yaşanan hak ihlallerinin başında ise iletişim yasakları geldi. Bu duruma dair raporda şunlar kaydedildi: “Kitap, gazete, dergi gibi süreli ve süresiz yayınların verilmemesi. Dışarıdan gönderilen gazete ve dergilerin alınmaması ile mahpusların yazdığı mektupların hiçbir gerekçe gösterilmeden gönderilmemesi. Mahpuslara gönderilen mektupların mahpuslara ulaşmasının engellenmesi, mektupların içeriğinin karalanması, okunmaz hale getirilmesi gibi hak ihlalleri son üç ay içerisinde de gerçekleşmiş başlıca iletişim hakkı ihlallerdir. Ayrıca; korona salgını sürecinde mahpusların yakınlarıyla görüşmelerine getirilen kısıtlama ve yasaklamalar ciddi sorunlara neden olmuştur. Kapalı ve açık aile görüşlerinin yasaklanması ve sadece telefonla görüşmelerine imkân verilmesinin neden olduğu sorunlar devam ediyor. Çok sayıda mahpus ve yakını haftada iki kez 10’ar dakika olması gereken bu görüşmelerin de keyfi olarak kısıtlandığına, bu kısıtlamalarla ilgili zaman zaman mahpus ailelerine idare tarafından yanıltıcı beyanlarda bulunulduğuna dair sorun bildirmiştir.”
Hastane sevkleri aylar sonra yapılıyor
Tutukluların sağlık hakkının engellendiğine de dikkat çekilen raporda, mahpusların etkili bir revir hizmeti alamadıkları, tam teşekküllü hastanelerin bulunmadığı, bulunanlara da ancak aylar sonra sevk yapılabildiği vurgulandı.
Bu konuda “Bunlar revire sevk edilmeme ya da geç sevk edilme, acil durumlarda dahi aylar sonra hastaneye sevk, hastaneye sevk edilse dahi kontrol, tetkik ve muayenelerin randevularına zamanında götürülmeme, hastane gidişlerinde hasta mahpuslara ters kelepçe uygulamasının dayatması, hastanelere kafes denilen hücreli ring araçlarıyla götürülmek istenmeleri, çıplak arama zorlamasını kabul etmeyen hasta mahpusların hastanelere götürülmemeleri, doktor muayenesi sırasında askerin odadan çıkmak istememesi, muayene sırasında mahpusun kelepçelerinin çıkarılmaması, kelepçeli ve jandarma eşliğinde muayeneye zorlanma şeklinde mahpusların sağlık ve tedavi hakları ihlal edilmiştir” denildi.
Hasta mahpuslar ölüme terk edildi
Kovid-19 salgınının cezaevlerinde hızla yayıldığı belirtilen raporda, “Hapishane koşullarının hızla yayılan ölümcül korona virüsü için çok elverişli olduğu bilinmesine rağmen, salgını önlemek için yeterli önlemler alınmamıştır. Mahpuslara ücretsiz temizlik ve hijyen malzemeleri verilmesi gerekirken mahpuslar para vererek dahi yeterli temizlik malzemelerine erişememektedir. Bu durum tüm mahpusların hastalığa yakalanma riskini artırırken, 65 yaş üstü, kronik ve ağır hastalıkları olan mahpusları ağır risk altına sokmuştur. Korona salgınının getirdiği bu risk yanında, önlem adı altında ağır ve kronik hastalığı olanların rutin tedavilerine ara verilerek hasta mahpuslar bir anlamda ölüme terk edilmişlerdir” ifadeleri kullanıldı.
İnfazı yanmamış politik mahpus yok
Raporda üzerinde durulan bir diğer önemli şey, tutsaklara keyfi disiplin cezaları verilmesi ve infaz yakma uygulamalarının sıklaşması oldu.
“Mahpuslara keyfi olarak disiplin cezaları verilmekte ve bu disiplin cezaları birbirine eklenmek sureti ile süreklilik sağlanmaktadır” denilen raporun devamında şunlar kaydedildi: “Slogan atılması, görevliyi çağırmak için hücre kapısına vurulması bile disiplin cezasına gerekçe yapılmaktadır. Verilen disiplin cezaları, mahpuslara yönelik tecridi derinleştiren iletişim ve görüş yasaklarıyla birlikte hücre cezalarını da içermektedir. Üç disiplin cezası, mahpusun infazının yakılması için yeterli gerekçe kabul edilmektedir. Düzmece raporlarla verilen disiplin cezaları infaz yakmanın silahına dönüştürülmüştür. Şu an hapishanelerde hücre cezası almamış, infazı yanmamış politik mahpus kalmamıştır.”
Başvurulara dönüş az
Kendilerine yapılan bu başvurular doğrultusunda Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü (CTE), TBMM İnsan Hakları Komisyonu, cezaevleri idareleri ve İl İnsan Hakları Kurulları ile yazışmalar yapıldığını belirten Komisyon, Ocak-Mart aylarında yapılan 69 yazışmadan sadece 26’sına geri dönüş yapıldığı bilgisini de paylaştı.