İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu, çocuğa yönelik cinsel istismarın evlilik yoluyla meşrulaştırılmasına ilişkin “Çocuğun Evlilik Yoluyla İstismarı Politiktir” başlıklı rapor hazırladı.
Evlilik yoluyla cinsel istismarın, devlet eliyle meşrulaştırılması olduğunu kaydeden İHD Çocuk Hakları Komisyonu, “Devlet yükümlülüğünü yerine getirerek; çocuğa karşı istismar suçu işleyen tarikat, cemaat, bürokrat, her türlü kişi, kurum ve yapılarla ilgili cezasızlık politikasına derhal son vermeli ve çocuğun evlilik yoluyla cinsel istismarının yolunu açan yasal dayanakları ortadan kaldıracak gerekli düzenlemeleri acilen yapmalıdır” dedi.
Raporda, çocuğun evlilik yoluyla cinsel istismarının, çocuk istismarının devlet eliyle meşrulaştırılması olduğunu kaydeden Çocuk Hakları Komisyonu, çocuk istismarının politik olduğunun altını çizdi.
Faillerin gücünü yasalardan, cezasızlıktan, siyasal iktidarın söylem ve eylemlerinden aldığını bildiren raporda “6 yaşındaki bir kız çocuğunun evlilik yoluyla cinsel istismara maruz bırakılması ‘tatsız bir konu’ olarak tanımlanamaz, tanımlanması kabul edilemez” ifadeleri kullanıldı.
Çocuğun evlilik yoluyla istismarını meşrulaştıran Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ilgili maddelerin çocukların yüksek yararı gözetilerek acilen yeniden düzenlenmesi gerektiği vurgulayan rapor, şöyle devam etti:
“TMK 124: 17 yaşını doldurmuş kişinin aile rızasıyla, 16 yaşını doldurmuş kişinin ‘olağanüstü durumlarda veya pek önemli bir sebebin söz konusu olduğu durumlarda, kanuni temsilcisinin ve hakimin izni ile’ evlenebileceğine onay veriyor. Çocuğun istismar failiyle evlendirilmesinin yolunu açan bu madde hiçbir biçimde kabul edilemez. Evlenme ehliyeti yaşı, hiçbir koşul öne sürülmeksizin 18+ olarak düzenlenmelidir.
TMK 11: ‘Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.’ Kendi içinde tutarsızlık taşıyan, evlenen çocukları ergin yani yetişkin kabul ederek çocuğun evlilik yoluyla istismarına kapı aralayan bu madde bütünüyle iptal edilmelidir.
TMK MADDE 12: ‘Onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.’ Çocuğun ebeveyni ve mahkeme işbirliğiyle evlendirilebileceğine hükmeden 12. Madde bütünüyle iptal edilmelidir.
TCK Madde 104 ‘Reşit olmayanla cinsel ilişki’ başlığını taşırken, alt maddelerine ‘onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla’ ifadesi kullanılarak çocukta rıza aranmasına kapı aralıyor. 15 yaş üzeri çocuklara yönelik cinsel saldırıları hafifleterek meşrulaştıran bu madde, ‘Çocuğa karşı gerçekleştirilen cinsel davranışlar…’ şeklinde düzenlenmelidir.
Çocuğun cinsel istismarına cezai hükümleri tanımlayan TCK Madde 103 ve alt maddelerinde; faile verilecek ceza, ‘Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması halinde’ diye ayrılarak 12 yaş üzerinde çocuklara yapılan cinsel saldırıları meşrulaştırılıyor. Bu madde; ‘Çocuğa karşı gerçekleştirilen cinsel davranışlar…’ şeklinde düzenlenmelidir.
TCK’da çocuğa karşı işlenen bir suçu haber vermemek de suçtur. Evlendirilenlerden en az birinin 18 yaşından küçük olması durumunda; nikahı kıyan, şahitlik eden, düğüne katılan, bu suçu bildirmeyen herkes suçun ortağıdır. Bu fiile iştirak etmenin de cezai yaptırımının olması ve TCK’da bu konuda da bir düzenleme yapılması gerekli ve zorunludur.
2016 yılından bu yana her torba yasada gündeme getirilen; çocuğun istismar faili ile evlendirilerek failin cezasız bırakılmasını öngören, kamuoyunda ‘Evlilik Affı’ olarak bilinen düzenleme, yeniden gündeme getirilmemek üzere iptal edilmelidir.”
Çocuğa yönelik cinsel istismarın önlenebilmesi için:
“Cinsel istismar fiili ortaya çıkmadan önce koruyucu önleyici politikaların üretilmesi ve bu politikaların yaygın uygulanabilmesi için gerekli mekanizmaların acilen yaratılması gereklidir.
Çocukların doğrudan ulaşabilecekleri şikayet/başvuru mekanizmaları yerel ve yaygın olarak yaratılmalı, bu mekanizmaları nasıl kullanabilecekleri konusunda çocuklar bilgilendirilmelidir.
Cinsel istismar eyleminin ortaya çıkması durumunda etkin soruşturma ve cezai yaptırım süreci hızlı işletilmelidir.
İstismara maruz bırakılan çocukların psikososyal destek sürecini de içeren sağlık tedbirleri alınmalıdır.”
Cinsel istismarın kaza, doğal afet, fıtrat, kader, kısmet, istisna, müstesna ya da “tatsız olay” şeklinde tanımlanamayacağını, tanımlanmasının kabul edilemeyeceğinin kaydedildiği raporda, “Devlet yükümlülüğünü yerine getirerek; çocuğa karşı istismar suçu işleyen tarikat, cemaat, bürokrat, her türlü kişi, kurum ve yapılarla ilgili cezasızlık politikasına derhal son vermeli ve çocuğun evlilik yoluyla cinsel istismarının yolunu açan yasal dayanakları ortadan kaldıracak gerekli düzenlemeleri acilen yapmalıdır” ifadeleri yer aldı.