“158 yıl önceydi! Çerkesya, uzun yıllar süren savaşların sonunda, 1864 yılında Rusya İmparatorluğu tarafından işgal ve kolonize edilmişti.” denilen açıklamada şunlar kaydedildi:
Askeri hareketler sürecinde gerçekleştirilenler:
- İşgal edilen bölgelere başka halkların yerleştirilmesi,
- Köylerin yakılması, sivil halkın temel yaşam araçlarının bilinçli yok edilmesi; bahçe ve tarlaların-ekinlerin tahrip edilmesi, hayvanların ele geçirilmesi, abluka uygulayarak ticaretin engellenmesi,
- Sivil halkın -çocuk, kadın, yaşlı- toplu katliamı.
- 1.500.000’den fazla Çerkes, köyleri ve ekinleri yakılıp açlığa da mahkûm edilerek insanlık dışı koşullar içinde topraklarından çıkarıldı ve Osmanlı İmparatorluğu’na sürüldü.
Fakat Çerkesler, sürgün edildikleri topraklarda yeniden hayata tutunmuş, yaşadıkları her yerde kimliklerini koruyup geliştirebilmek, kültürlerini ve dillerini yeniden üretebilmek için demokrasi mücadelesi saflarında yerlerini kararlılıkla almışlardır.
15-19 Temmuz 1997 yılında Dünya Çerkes Birliği’nin başvurusu üzerine Birleşmiş Milletler’de Temsil Edilmeyen Halklar ve Uluslar Örgütü’nün (UNPO) aldığı karar tarihsel önemdedir. Kararda;
- Çerkes ulusuna soykırım yapıldığının kabulü,
- Çerkeslere sürgün ulus statüsü verilmesi,
- Çerkeslere hem Rusya Federasyonu ve hem de yaşadıkları ülke vatandaşlığı, yani çifte vatandaşlık hakkı verilmesi,
- Çerkes halkına tarihsel vatanlarına dönebilme garantisi verilmesi
çağrısı yapılmaktadır.
Öncelikle Türkiye ve Rusya Federasyonu devletlerinin, devletlerden önemlisi kamuoylarının bu gerçekliğe saygı göstermesi önemlidir.
Yahudi soykırımı “Holocaust”, Ermeni soykırımı “Meds Yeghern”, Süryani soykırımı “Seyfo”, Dersim soykırımı “Tertele” kelimeleri ile anıla gelmektedir. Çerkesler 1864’te uğradıkları soykırımı, yok olan Ubıh dilinde bir kelimeyle “Tsitsekun” ile anmaktadırlar.
Günümüzde de Ortadoğu coğrafyasında ve dünyanın çeşitli yerlerinde süren savaşlar ve kıyımlar, kadim topraklarından sürülen Çerkeslerle birlikte Kürt, Arap, Türkmen, Süryani, Ezidi, Hıristiyan ve diğer farklı halklar ve inanç gruplarına sürgün ve soykırımları tekrar tekrar yaşatmaktadır.
158. yılında Çerkes soykırımının acısını bir kez daha paylaşıyor; Çerkeslerin nezdinde soykırım ve sürgüne uğrayan tüm halkları anıyor; anadili, kültürü ve inancıyla özgür, eşit ve demokratik yaşam mücadelesinde omuz omuza olduğumuzu bilmelerini istiyoruz.”