TC devletinin içinde bulunduğu ekonomik siyasi kriz gün geçtikçe derinleşiyor. İşçiler, kadınlar, köylüler, LGBTİ+’lar, Kürtler, gençler ekonomik krizin sonuçlarını en katmerli yaşayan kesimler olurken içeride büyüyen öfke, kendisini çeşitli biçimlerde dışarıya vuruyor.
Ezilen kitlelerin biriktirdiği öfke, egemenler cephesinde, mevcut sömürü sistemini korumaları açısından önemli bir tehdit oluşturuyor. Kitle hareketlerinin önünü daha da büyümeden kesmek isteyen AKP-MHP iktidarı, Kürt ulusuna yönelik imha, inkâr ve asimilasyon politikalarını devreye sokarak, halk kitleleri içerisinde şovenizmi körüklemeye çalışıyor. Bununla kitle mücadelelerini parçalamayı, Kürt ulusunun gelişen mücadelesini boğmayı hedeflemektedir.
Rojava’ya ve Irak Kürdistan’ına yönelik çıkarılan tezkere, HDP’yi kapatma saldırısı, içeride ve dışarıda devrimci-demokratik, yurtsever güçlere yönelik saldırıların artacağını işaret ediyor.
Buna paralel, pandemiyle birlikte hapishanelerde katmerlenerek artan hak gaspları devletin topyekûn bir saldırı hazırlığı içerisinde olduğunu göstermektedir. Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz yıl çıkarılan infaz paketleriyle, hapishanelerde Gözlem Kurulları’nın yetkileri genişletilmişti.
Mafya ve çete üyeleri, AKP-MHP iktidarının özel yetkilendirmeleriyle serbest bırakılırken, taciz ve cinsel istismar suçluları salınırken bugün Gözlem Kurulları’nın keyfi pratikleriyle özellikle siyasi tutsakların tahliye hakkı engelleniyor.
Temmuz ayı itibariyle hapishanelerde 287 bin 716 kişi bulunuyor. PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit başta olmak üzere hapishanelerdeki hak ihlallerine dönük bir dizi eylem ve direniş gelişse de devlet, tecridi olabildiğince ağırlaştırmayı hedefliyor. Yeni hapishane inşaatlarıyla yandaş şirketlere ihaleler vermeye çalışılırken “Amerikan Tip” diye tanımlanan “S Tipi Hapishane”ler inşa ederek en ağır tecrit koşulları örülmek isteniyor.
Aile ve avukat görüşleri, pandemi bahanesiyle engellenmeye devam edilirken komünist ve devrimci tutsakların koğuşlarının arasına adli tutsaklar veya DAİŞ ve FETÖ’den tutuklu bulunanlar yerleştirilerek devrimci tutsakların hapishane içerisindeki iletişimi tamamen kesilmek isteniyor.
Pandemi gerekçesiyle sağlığına önem verildiği iddia edilen tutsaklar, hastane ve revir ihtiyaçlarını karşılayamazken onlarca hapishanede bu süreç işkence seanslarına dönüştürülüyor.
Defalarca verilen dilekçelerin ardından hastaneye götürülen tutsaklar kelepçeli muayene dayatmasıyla karşılaşıyor. Onlarca tutsak, bu dayatmayı kabul etmediği için muayene olmadan hapishaneye götürülüp 15 gün boyunca karantina adı altında tecritte tutuluyor.
“Esat Oktay’ın selamını getirdik!”
İHD İstanbul Şubesi tarafından Marmara Bölgesi’nde bulunan hapishanelerde gerçekleşen hak ihlallerine ilişkin raporda, testi pozitif çıkan 6 ve temaslı 17 tutsağın olduğunu ifade ediliyor. Yetersiz hijyen önemlerine vurgu yapılan raporda hasta olan tutsaklarla aynı hücreye koyulan 16 vakanın gerçekleştiği belirtiliyor.
Batman ve Van’da bulunan hapishanelerde tutsaklara yönelik saldırılar artırılarak süngerli oda işkencesi uygulanıyor. Şırnak’ta bulunan siyasi tutsaklara gardiyanlar tarafından “Esat Oktay’ın selamını getirdik!” denilerek ayakta sayım dayatması yapılıyor. “Ya itaat edeceksiniz ya da bugün iki kişiyi hastanelik ettik, yarın 5 kişiyi, sonraki gün 10 kişiyi de hastanelik ederiz, ta ki siz itaat edene kadar. Kimse de bize bir şey diyemez, bize bu konuda yetki verilmiş” deniliyor. Devletin içeride ve dışarıda saldırılarını koordineli bir biçimde gerçekleştirmeye, hapishanelerdeki hak ihlallerinin buna paralel artarak devam edeceği bir sürece giriyoruz.
AKP-MHP iktidarı içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizden çıkışını Kürt ulusuna, devrimci ve demokrat güçlere yönelik imha saldırılarında görürken hapishaneleri de işkence merkezlerine dönüştürmeyi hedeflemektedir.
Birçok hapishanede sürgünler gerçekleştiriliyor, hasta tutsaklar ölüme mahkum ediliyor, pandemiyle birlikte gasp edilen haklar kalıcı olarak ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.
Bu anlamda faşist diktatörlüğün imha saldırılarına karşı direnişin önemli bir noktasını hapishaneler oluşturmaktadır ve de gelişecek mücadeleye omuz vermek tüm devrimci ve demokrat kamuoyunun sorumluluğundadır.