GüncelMakaleler

GÜNCEL | Adaletin terazisi devlete çalışıyor, Rabia Naz dosyası aydınlatılmıyor!

Tüm propagandasını korku üzerinden yapan bir anlayışın bu korku ikliminde gerçeğin peşine düşen bir insanı “akıl sağlığı” şüphesiyle yargılaması acizlikten başka bir şey değildir. Ancak bir babanın “bir candan bu kadar kolay vazgeçilemez” diyen cüreti karşısında da titriyorlar.

Rabia Naz Vatan, geçtiğimiz yıl 13 Nisan’da şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Ailesinin ve çevredekilerin olay yerine geldiği andan itibaren kafalarını kurcalayan onlarca soru işaretleri polis tutanaklarındaki çelişkili ifadeler, sonrasında verilen ifadeler ve yürütülen tartışmalar, ailenin olayın aydınlatılması için attığı adımların bir şekilde boşa düşürülmesi vb. idi.

Rabia Naz, okulundan evine dönerken her zaman yaptığı gibi annesinin iş yerine uğrayarak, evine gitmek üzere ayrılmış daha sonra ise evinin önünde baygın bir şekilde bulunmuştu. Polis tutanaklarına geçen ilk bilgi “intihar ettiği” yönünde. Ancak Savcılıkta girilen bilgi ise trafik kazası olabileceği yönünde. Ardından yani daha sonra girilen bilgi ise “ölüm sebebinin bilinmediği” yönünde olmuştu.

Ailenin ilk otopsiyi gerçekleştiren doktorla görüşmesinde, bu doktor “trafik kazası olabileceğini, Rabia’nın bileğinden akan kanın olay yerinde bulunmadığını” ve “bedenin evin önüne taşınmış olabileceğini” ifade etmiş. Ancak aile, tutanağa bu şekilde giriş yapılmadığını ve doktorun ifadesinin alınmadığını söylüyor. Daha sonra üniversitenin adli tıp doktorları da tutanaklarda olayın trafik kazası olabileceği yönünde görüş belirtmiş ancak aylarca konuyla ilgili inceleme yapılmamıştır.

Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan, bireysel bir çabaları ile hakim, savcı, polis ve tanıklar başta olmak üzere tüm kanalları zorlayarak bir araştırma yapılmasını talep ediyor. Kaldı ki, tutanaklarda, dosya evraklarında kullanılan çelişkili ifadeler, konulmayan ya da kaldırılan belgeler konuyla ilgili bir sağlıklı araştırma yapılmasını engellemeye yönelik bir çaba olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor.

Baba, ayrıca Giresun’da daha önce de 2.5 yaşında bir çocuğun yanarak öldüğü/öldürüldüğü bir olayın üzerinin kapatılması örneğini vererek inceleme yapılmasını talep ediyor. Şaban Vatan’ın devletin ilgili birimleri ile gerçekleştirdiği görüşmeler sonucunda konuyla ilgili kısmi bir araştırma gerçekleştiriyor. Ancak elde edilen bulguların/belgelerin evraklara geçmemesi gerçeğin üzerinin kapatılmak istendiğini gösteriyor.

Buna örnek olarak şu bilgi verilebilir: İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen müfettişlerce yapılan incelemede Rabia Naz’ın intihar ettiği iddia edilen alana, çocuğun ağırlığınca bir torba atılıyor. Bu durumda yerde çukur oluşmasına karşın Rabia Naz’ın intihar ettiği iddia edilen yerde bir çukur açılmamış olması verilebilir.

Baba Şaban Vatan araştırmaları sonucunda, olayın AKP Giresun Milletvekili Nurettin Canikli tarafından kapatılmak istendiğini, araçla çarpan kişinin Eynesil Belediye Başkanı Coşkun Somuncuoğlu’nun yeğeni olduğunu iddia ediyor. Bu iddiasının ardından gözaltına alınan Şaban Vatan “akıl sağlığından” şüphe edildiği gerekçesiyle akıl hastanesine sevk edilmeye çalışılıyor. Çok somut dayanaklarla gerçekleştirilen birçok iddia, uzun süredir dikkate alınmazken babanın iddiaları “akıl sağlığı” şüphesiyle çürütülmeye, üstü kapatılmaya çalışılıyor.

Daha önce 11 yaşındaki Rabia Naz’ın annesiyle, yaşadığı tartışmadan kaynaklı “intihar ettiğini” iddia eden yargı kurumlarının olayı kapatma çabaları gelinen aşamada şimdi de babayı “akıl sağlığı” şüphesiyle itham ediyor. Devletin yasaması-yürütmesi-yargısıyla üzerine kapatmaya çalıştığı bu olay, düzenin kokuşmuşluğunu, kayırmacılığı ortaya sererken aynı zamanda 11 yaşındaki bir çocuğun canının ve ailesinin yaşadıklarının nasıl “alaya” alındığı da açık ediyor.

Bilenler hatırlar, 1980’lerde Türkiye’de çekilen filmlerin çoğu “zenginler” tarafından gerçekleştirilen cinayetlerin nasıl örtbas edildiğine dair örneklerle doludur. Biz bugün de AKP iktidarı ve yandaşları tarafından gerçekleştirilen/ gerçekleştirildiği iddia edilen bir cinayetin nasıl örtbas edilmeye çalışıldığını açıkça görebiliyoruz. Devlet, andaki temsilcileri gözleri kararmışçasına “adamlarını” korumaya odaklanmış durumdadır.

Halka “şeyin trene, baktığı gibi bakıyorlar” diyen anlayışın yerel temsilcileri, çocuğunun ölümünün araştırılmasını isteyen ve bunun engellenmesini teşhir eden bir babanın akıl sağlığından şüphe ediyor. Tüm propagandasını korku üzerinden yapan bir anlayışın bu korku ikliminde gerçeğin peşine düşen bir insanı “akıl sağlığı” şüphesiyle yargılaması acizlikten başka bir şey değildir. Ancak bir babanın “bir candan bu kadar kolay vazgeçilemez” diyen cüreti karşısında da titriyorlar.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu