ICAD Uluslararası Büro 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Gözaltında kaybetme, dünyamızda hala ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Egemen sınıfların kendi iktidarlarını sürdürmek için toplumsal muhalefete yönelik uyguladıkları bu saldırı yöntemiyle, şimdiye kadar yüzbinlerce insan devlet güçleri veya onlara bağlı paramiliter çeteler tarafından gözaltında kaybedildi” denildi.
Açıklamanın devamında, Hitler faşizminden Latin Amerika’da ABD destekli diktatörlüklere, Türkiye’den Sri Lanka’ya, Pakistan’dan Irak’a, Suriye’den Kolombiya’ya, Meksika’dan, Balucistan’a ve Mısır’dan Marokko’ya kadar dünyanın birçok ülkesinde faşist, gerici diktatörlükler tarafından uygulanan bu kirli yöntem hala varlığını sürdürmekte olduğu dile getirildi.
Açıklamada, “Bu yönteme başvuran devletler, baskıya ve sömürüye dayalı sistemlerine karşı aktif mücadele içinde olan insanları gözaltına alıp kaybederek, toplumda kaygı, belirsizlik ve korku yaratmaya ve böylece tüm toplumsal muhalefeti susturmaya çalışmaktadırlar. İşçiler, sendikacılar, gazeteciler, aydınlar, yazarlar, hukukçular, devrimciler kısacası toplumun her kesiminden insanlar bu saldırının hedefi olabilmektedir” denildi.
Açıklamada, Kayıp yakınları, ilerici ve devrimci güçler devletlerin bu saldırısına karşı örgütlü mücadeleyi ve toplumsal muhalefeti geliştirdiği ve bu insanlık suçunu teşhir edebildiği oranda geri püskürtebildiğ belirtilerek, “Arjantin’de Plaza de Mayo Annelerinin uzun yıllara yayılan mücadelesi ve Türkiye’de Cumartesi Annelerinin kararlı 24 yıllık mücadelesi bu konuda yol göstericidir” denildi.
“Tecrit bir insanlık suçudur ve derhal kaldırılmalıdır”
Açıklama şu şekilde sona ermektedir.
“Türk devletinin Cumartesi Annelerine saldırısına ve tecride karşı dayanışmayı büyütelim!
Türkiye’de 27 Mayıs 1995’de İstanbul Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi başlatarak, her hafta gözaltında kayıpların akıbetini soran, sorumluların yargılanmasını isteyen Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi faşist Erdoğan diktatörlüğünün tüm engelleme saldırılarına rağmen sürmektedir.
Cumartesi Annelerinin, saldırıya uğradıkları, gözaltına alındıkları 25 Ağustos 2018’deki 700. Oturma eylemlerinden bu yana Galatasaray’a çıkışları devlet terörü ile engellenmektedir. Ancak onlar polis ablukası ve tehditleri altında IHD İstanbul Şubesi önünde her Cumartesi kayıplarının hesabını sormaya devam etmektedirler.
Cumartesi Annelerine yönelik saldırılar ve engeller, Erdoğan diktatörlüğünün toplumsal muhalefete yönelik baskıların, işkencelerin, katliamların, demokratik hakların gasp edilmesinin ve tecridin bir parçasıdır. Bundan dolayıdır ki, HDP milletvekili Leyla Güven’in 7 Kasım 2018’de PKK Lideri Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kaldırılması amacıyla başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi, hapishanelerde binlerce ve dışarıda onlarca yurtsever ve komünistin katılımıyla sürmektedir.
30 tutsak süresiz açlık grevini ölüm orucuna çevirmiş bulunuyor. Kritik bir aşamaya gelmiş bulunan SAG ve ÖO direnişinde daha fazla ölümler yaşanmadan, talepleri kabul edilmelidir. Tecrit bir insanlık suçudur ve derhal kaldırılmalıdır.
ICAD, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası vesilesiyle Türk devletinin Cumartesi Annelerine, kayıp yakınlarına yönelik saldırılarını protesto eder ve Cumartesi Annelerinin, kayıp yakınlarının yanında olduğunu belirtir. Gözaltında kayıpların akıbetleri açıklansın, sorumluları yargılansın!
ICAD Uluslararası Büro