Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 802’ncisini gerçekleştirdi. Bu haftaki eylem de koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden canlı yapıldı. Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde 28 Temmuz 1993 tarihinde gözaltına alınarak kaybedilen ve daha sonra cenazesi bulunan Özgür Gündem Gazetesi’nin Bitlis muhabiri Ferhat Tepe için adalet talebinde bulunarak, faillerinin yargılanmasını istedi.
Baba Tepe anlattı
Tepe’nin babası İshak Tepe, “28 Temmuz 1993 yılında oğlum Ferhat Tepe Özgür Gündem muhabiriyken, devletin kurduğu ve desteklediği çeteler tarafından kaçırıldı. Biz onu aramaya başladık. Aynı anda hem il emniyet müdürlüğüne hem Bitlis Valiliğine hem de Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunduk” dedi. Kendisine gelen bir telefondan söz eden baba Tepe, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü: “Bana telefon açan kişi ‘Bana bir milyar verin’ dedi. Hem fidye istedi hem de mensubu olduğum partiyi kapatmamı istedi. Bende oğlumun sesini istediğimi söyledim. Fakat oğluma vermeden telefonu kapattı ve ‘Bir daha aramayacağım’ dedi. Bunun üzerine bütün ilgili yerlere başvurduk ve bu telefon kayıtlarını gönderdim. Fakat şuana kadar bu bilgi ne araştırılmış ne de bana herhangi bir bilgi verilmiş değil. 20 yıl dava sürdü buna rağmen devlet bu katillerin ifadelerini hiç almadı.” Baba Tepe, oğlunu katledenlerin yargılanmasını istedi.
‘Galatasaray çocuklarımızın mekanıdır’
Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe de, “Oğlumun katili Korkmaz Tağma’dır. Bizim çocuklarımız o kaçırtıp, öldürmüştür. Zaman Gazetesi yazarıydı. Hala da mahkemeye çıkarılmamış ve hiçbir ifadesine başvurulmamıştır. Cumartesi anneleri olarak söylüyorum. Galatasaray bizim çocuklarımızın mekanıdır. Oradan vazgeçmeyeceğiz. Mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
Adaletsizlik duvarına çarptı
Tepe’nin kardeşi Ayşe Tepe Doğan da, “Özgür Gündem muhabiri ağabeyim Ferhat Tepe’nin kaçırılarak, kaybedilişinin 27’nci yılındayız. Her kaybetme hikayesinde olduğu gibi Ferhat’ın olayında da bugüne dek tüm çabalarımıza rağmen faillerini bulmaya, yargılamaya ve cezalandırmaya yönelik en ufak bir adım atılabilmiş değil. Nihayetinde zaman aşımına uğrayan davamız adaletsizlik duvarına çarptı” diye konuştu. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımının olamayacağını sözlerine ekleyen Doğan, “Ferhat’ın katili Tuğgeneral Korkmaz Tağma yargılanıp cezalandırılana kadar davamızdan, kayıplarımızın mekanı olan Galatasaray’dan, hak hukuk arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz” diye belirtti.
3 Kişi tarafından kaçırıldı
Haftanın basın açıklaması metnini İHD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Sevil Turgut okudu. 19 yaşındaki Ferhat Tepe’nin, Özgür Gündem gazetesinin Bitlis muhabiri olduğunu dile getiren Turgut, “Özgür Gündem çalışanlarının infaz edildiği günlerde bölgede işlenen insanlığa karşı suçları haberleriyle kamuoyuna taşıyordu. Ferhat Tepe 28 Temmuz 1993 tarihinde Bitlis şehir merkezinde silahlı telsizli 3 kişi tarafından kaçırıldı. Olayın hemen ardından DEP Bitlis İl başkanı olan baba İshak Tepe’yi telefonla arayan bir kişi, oğlunun hayatına karşılık DEP il örgütünü kapatmasını ve fidye vermesini istedi. İshak Tepe, telefondaki sesi Tatvan 6. Zırhlı Tugay komutanı General Korkmaz Tağma’ya benzettiğini kamuoyuna açıkladı” dedi.
Cansız bedenine 13 gün sonra ulaşıldı
Tepe Ailesi Bitlis Asayiş Şube Başkanlığı’na, Emniyet Müdürlüğü’ne, Valiliğe, Savcılığa, Başbakan’a, İçişleri Bakanı’na ve OHAL Valisi’ne başvurarak oğullarının bulunmasını istediğini sözlerine ekleyen Turgut, ancak Tepe’nin gözaltına alındığının inkar edildiğini söyledi. Tepe’nin cenazesinin 13 gün sonra bulunduğunu belirten Turgut, “8 Ağustos 1993 tarihinde Ferhat’ın cansız bedeni kaçırıldığı yerden yüzlerce km uzaklıktaki Elazığ Sivrice’de Hazar Gölü kıyısında balıkçılar tarafından bulunmuş. Adli tıp uzmanı tarafından ayrıntılı bir otopsi işlemi yapılmadan pratisyen bir doktorun ölü muayenesi sonrasında ‘kimliği meçhul kişi’ olarak Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’na defnedilmişti” diye ifade etti.
Başvurular sonuçsuz kaldı
Tepe ailesinin, oğullarının kaçırılması, kaybedilmesi ve öldürülmesi ile ilgili yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz bırakıldığını söyleyen Turgut, şu ifadelerle konuşmasını sürdürdü: “Ferhat’ı Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığı’nda sorguda gördüğünü söyleyen çok sayıda tanığın ifadesine başvurulmadı. Olayı aydınlatacak, sorumluları açığa çıkartacak etkin bir soruşturma yürütülmedi. AİHM’in eksikliklerini ‘şaşkınlık verici’ olarak değerlendirdiği soruşturma, Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2013 yılında zamanaşımı gerekçesiyle kapatıldı. Aile, Ferhat Tepe’nin devlet yetkilileri veya onların bilgisi dahilinde hareket edenlerce kaçırıldığı, gözaltında işkence edilerek öldürüldüğü ve hükümetin etkin bir soruşturma yürütmediği iddiasıyla AİHM’e ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AİHM 9 Mayıs 2003 tarihli kararında Ferhat Tepe’nin ölümünden sorumlu olabilecek kişilerin tespitine yönelik etkili bir soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vererek Türkiye’yi mahkum etti. AYM de 16 Haziran 2016 tarihli kararında savcılığın soruşturmayı genişletmek için somut hiçbir talimat vermediğini, olayı aydınlatacak işlem yapmadığını, delillerin toplanması konusunda gerekli özenin gösterilmediğini, rutin yazışmalar dışında hareketsiz kaldığını, soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını belirtti ve ihlal kararı verdi. Ancak değerlendirmesini ‘insanlığa karşı suç’ kapsamında yapmadı. Zaman aşımını gerekçe göstererek soruşturmanın yeniden açmasını engelledi.”
Adli ve siyasi makamlara çağrı
“AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin etkin bir soruşturma yürütülmediği yönünde karar verdiği Ferhat Tepe dosyasında etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülerek adaletin sağlanması devletin görevidir” diyen Turgut, adli ve siyasi makamları bu görevi yerine getirmeye çağırdı. (Mezopotamya Ajansı)