EkolojiGüncel

EKOLOJİ – DOĞA VE İNSAN

"Türkiye toplumunun çoğunluğunu oluşturmasa da ekolojik mücadele küçümsenmeyecek bir yerde durmaktadır"

İnsan ırkının sürekliliği ve yaşaması bakımından doğanın insana sunduğu sonsuz bir çeşitlilik vardır. Bu, milyonlarca yıldır sürmektedir.

Sanayi Devrimi’yle birlikte burjuvazi doğada bulunan altın, gümüş, bakır, petrol ve kömürü çıkartarak doğayı talan etti. Milyonlarca hektar toprak, erozyon sonucu işlemez hale getirildi. Sermayenin bitmeyen bu kâr hırsı bugün de devam ediyor.  Tarım alanlarının hızla yok edilmesi sonucu doğal üretim yerine sera üretimi ile yapılan tarım, birçok hastalığın da kaynağı durumunda.

Burada bahsini ettiğimiz doğal seracılık değildir. Kapitalist aşırı üretimin bir sonucu olarak çeşitli kimyasal gübre-ilaç vb ile yapılan tarımsal üretimden bahsetmekteyiz. Emperyalist-kapitalist sistemin her şeyi kâr üzerine kurduğu için sermaye için doğa ve canlı yaşam çok da önemli değildir. Örneğin her gün milyonlarca ağacın kesilerek dünyanın adeta bir çöle dönüşmesiyle tehlike giderek daha da büyüyor.

Sera gazı salımının kat be kat artmasından kaynaklı Ozon Tabakası’nın yer yer delinmesi sonucu dünya ısısının giderek artması birçok sorunu birlikte getirmektedir.

Buzulların ermesi ile birçok ülkenin sulara gömülmesi tehlikesi günceliğini korumaktadır. Kapitalist emperyalist sistemin aşırı kâr hırsının ürünü olarak ortaya çıkan ve kısaca iklim değişikliği olarak tariflenen bu durum, dünya üzerinde kimi bölgelerde hava sıcaklıklarının artmasına kimi bölgelerde ise düşmesine neden olmaktadır. Bu ise çeşitli “doğal” felaketlere yol açmaktadır.

Çok yakın bir örnek olarak, şu anda dünyada yaşanan Covid-19 salgını, kapitalist kâr hırsı nedeniyle kapitalist sistemin giderek artan bir şekilde doğal yaşama müdahale etmesi ve böylelikle milyonlarca yıldır var olan virüslerin mutasyon geçirmesiyle ortaya çıkmış durumdadır.

Kapitalist sistemin aşırı kâr hırsıyla kesilen ormanların sebep olduğu çölleşme, birçok bitki ve hayvan türünün yok olmasına neden olmaktadır.

Eylül ayında açıklanan “Yaşayan Gezegen Raporu 2020” başlıklı raporda “1970 ve 2016 arasında izlenen 4 bin 392’den fazla memeli, kuş, balık, sürüngen ve amfibi türü nüfusunda görülen düşüşlerin değerlendirildiği ve bu türlerde her yıl ortalama % 4’lük bir azalma görüldüğü” tespit edilmiş ve bunun “milyarca yıldır” görülmediği belirtilmektedir. Raporda, bu gidişatın engellenmemesi durumunda önümüzdeki yıllarda “yaklaşık 1 milyon türün neslinin (500 bin hayvanla bitki ve 500 bin böcek olmak üzere) tükenme” tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtilmektedir.

Doğanın tahrip edilmesinde savaşların büyük bir etkisi vardır. Emperyalistler işgal ettikleri ülkelerde karşıtlarını yok etmek, direnişçi güçleri etkisiz hale getirmek için tonlarca bomba yağdırarak doğaya büyük bir zarar vermektedirler.

Emperyalistlerin paylaşım ve vekalet savaşlarında üstün gelmek, birbirlerine karşı caydırıcı olmak için sahip oldukları nükleer silahlar, atom bombaları ve kimyasal silahlar hem insanlık için hem de doğa için büyük bir felaket niteliğindedir. Bu silahların sadece 4/1’nin kullanılması dahi dünyayı yok etmeye yetmektedir. İşte insanlık böylesi büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bulunmaktadır.

Doğadaki tüm canlıların korunması, nesillerinin devamının sağlanması ortak bir görevdir. Bu açıdan son yirmi yıllık süreçte ekolojik mücadelenin yükselmesi daha da anlaşılır olmaktadır.

Ülkemizde de ekolojik bilinç giderek yükseliyor. Gezi İsyanı’nda “üç beş ağaç” için direnlerin varlığı ve bu direnişin nerelere vardığı bilinmektedir. Türkiye toplumunun çoğunluğunu oluşturmasa da ekolojik mücadele küçümsenmeyecek bir yerde durmaktadır. Hatta denilebilir ki ülkemiz açısından ekolojik mücadele köylülüğün mücadelesinde de önemli bir yerde durmaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu