Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Komitesi, Ekim devriminin 105. yılında yaptığı açıklamayla, devrimin kutup yıldızı olmayı sürdürdüğünü kaydetti. Bolşevik Komünist Partisi’nin, ayağını bastığı Rusya coğrafyası zemininde, içinden geçtiği tarihsel koşulları doğru analiz ederek; emekçi, yoksul halkların sorunlarına isabetli çözümler üreterek, gelmekte olan bir devrimi adım adım örgütlediği kaydedilen açıklamada, “Jülyen takvimiyle 25 Ekim 1917, günümüzde kullanılan Miladi takvime göre ise 7 Kasım 1917’de zafere kavuşturdu” denildi.
20. yüzyılın ilk işaret fişeği olan 1917 Ekim Devrimi’yle, Bolşevik Komünist Parti önderi Lenin’in nice öncü devrimci kadro ve savaşçı, Rusya’nın işçi-emekçi halklarıyla kenetlenip birleşerek, 20. yüzyılın ilk işaret fişeği olan 1917 Ekim Devrimi’ni ve sosyalizmi inşa ettiği hatırlatılan açıklamada, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) varlığıyla kapitalist-emperyalist sisteme karşı, işçi ve emekçi halkların devrimci iktidar gücü olduğu belirtildi.
Açıklamada, “Büyük kanlı cephe savaşlarından, sokak barikatlarından, sayısız eylemden geçerek milyonlarca sosyalist yurtseveri gazi ve şehit vererek, devrim sürecine eşlik eden iç savaşları, bölgesel ve dünyasal savaşları devrimci kararlılıkla karşıladılar, düşmanlarını yenilgiye uğrattılar.
SSCB, dönemin karşıdevrimci faşist kampını temsil eden Hitler önderliğindeki Almanya ve ittifak devletlerini yenilgiye uğrattı, faşist yönetim altındaki ülkelerin halklarını özgürlüğüne kavuşturdu. Böylece dünya halklarının antifaşist ve sosyalist özsavunma gücü olma hakkını kazandı, insanlığın yüce değerlerini temsil etti” ifadeleri kullanıldı.
HBDH Yürütme Komitesi’nin Ekim devriminin 105. yılına ilişkin açıklaması şöyle devam etti: “SSCB, 20. yüzyıl boyunca dünya çapında, farklı devrimlere, halk direnişlerine önemli etkilerde bulundu. Sonrasında, birbirini izleyen Avrupa, Balkanlar, Çin, Latin Amerika, Vietnam gibi pek çok ulusal kurtuluş hareketi, demokratik halk devrimleri, sosyalist devrimleri SSCB’nin deneyimlerinden, somut desteklerinden güç alarak ilerledi. Emperyalist, kapitalist sistemin ideolojik, ekonomik, siyasi, askeri kuşatması altında, gerek devrimin içsel sorunları, gerek ona olumsuz yönde etki eden dışsal sorunların varlığı nedeniyle, büyük Ekim devrimi uzun süreli bir sosyalizm sistemi sürecinin ardından yenilgiye uğramış, 1956’dan sonra devlet kapitalizmine evrilmiş olsa da, dünya sınıf mücadeleleri tarihinde günümüze ışık tutan, en uzun süreli sosyalizm deneyimini ortaya çıkarmıştır” denildi.
Açıklama, Devrim ve sosyalizmin artık mümkün olmadığına dair zehirli tezler ileri sürenler, sınıf ve cins mücadelesinin keskinliği koşullarında devrimci politika üretme cesaretini kaybedenlerdir. Risksiz konforlu yaşam limanına demir atanlardır. Yolumuz burjuvazinin saldırılarına, tasfiyeci kuşatmalara teslim olmayan, devrimi inşa eden devrimciliğin yoludur. Ne devrimin, ne de sosyalizmin kendisi, soyut bir teori değildir. 20. yüzyılda, emperyalizm çağının doğuşu koşullarında, emek ve sermaye çelişkisinin şiddetlenmesi, burjuva devletin iflası, doğru bir devrimci önderlik tarafından değerlendirilmiş, burjuva demokratik devrim ve ardından kesintisiz devrimle sosyalizm kazanılmıştır.
Kadının egemen erkek cinsi tarafından, ezilen ulusların egemen ulus burjuvazisi tarafından baskı altına alınması sorunu ortadan kaldırılmış, işçi sınıfı ve emekçi halkların, ezilen kadınların doğrudan yönettiği bir toplum kurulmuştur.
1917 Sovyet yasası, burjuvaziye ve erkek egemenliğine karşı alternatif devrim programı olması itibariyle, günümüz dünyasında da hala güncel değerini korumaktadır. Onu sahiplenmek, savunmak, yetersizlikleri üzerine çalışıp, geliştirerek daha ilerisini uygulamak ise 21. yüzyıl devrimcilerinin ve sosyalistlerinin omuzlarındaki görevdir.
Ezilen, işçi, emekçi, yoksul, Türkiyeli ve Kürdistanlı halklarımız! 21.yüzyılda devrimci partiler ve HBDH olarak, hala Ekim devriminin ışığı altında aydınlanıyor, başarılarından da eksiklik ve hatalarından da öğrenmeye çalışıyoruz. 105 yıl sonra, yeni Ekim devrimlerini Türkiye ve Kürdistan’da geliştirme kararlılığıyla ilerliyoruz. ‘Faşizmi yıkacağız, özgürlüğümüzü kazanacağız! İleri, daha ileri…!’ şiarıyla devam eden politik ve askeri hamlemiz, yön tayinini, pusulasını aynı zamanda buradan almaktadır. Faşist devleti yıkacak bir mücadelenin örgütleyicisi, özgür, eşit, adil yeni bir toplumun kurucu öznesiyiz” şeklinde devam edildi.
Açıklamada, “Kürdistan’ın Rojava parçasında, onuncu yılında, kararlılıkla ilerleyen Rojava devrimi, gerek 21.yüzyıl devrimlerinin önde geleni olarak, gerek de Türkiye ve Kürdistan devrimimizin gelişiminin bir parçadaki zaferi yönüyle önemli tarihsel rol oynamaktadır. Güncel bir veri olarak, Rojhilat Kürdistanı’nda başını kadınların çektiği Jîne Mahsa Emini halk isyanı, son on yıllık sürecin önemli evrelerini temsil eden, Türkiye-Gezi Haziran Ayaklanması ve Kuzey Kürdistan özyönetim direnişleri, birleşik devrimimizin zafer yürüyüşünde güç aldığımız kaynaklar olarak, daha fazla geliştirilmeyi, yeni isyanlar ve ayaklanmalarla ilerlemeyi vazife olarak önümüze koyuyor.
Çağımızın Rusyalı Bolşevik partizan Tanyaları, Nikolay Ostrovskileri, kadın öncü ve önder Kollantayları, Krupskayaları, örgütçü Sverdlovları, askeri deha Klaşnikofları ve adlarını sayamayacağımız milyonlarca emek kahramanı, bugün Kürdistan ve Türkiye dağlarında, ovalarında, kentlerinde, köylerinde, işçi havzalarındadır. Direniyorlar, savaşıyorlar, tarih yazıyorlar.
Onlardan daha çok öğrenecek, onlara yeniden ve yeniden daha güçlü bir yoldaşlık sözü vereceğiz. Büyük Ekim devrimini yaratanların emeğinden, yaratıcı akıllarından, taktik ustalıklarından, sakınımsız adanmış yurtseverliklerinden, kan ve alın teriyle inşa ettikleri yoldaşlık bilinçlerinden öğrenmeye çalışıyoruz. Bugün Metina, Zap, Avaşin’de, Gare’de, Medya Savunma Alanları’nda, Bakur Kürdistan dağlarında, çelikten bir iradeyle işgalci Türk burjuva devletinin saldırılarına karşı savaşan gerilla, metropollerde eylemlerle faşizmi huzursuz kılan milislerimiz, Türkiye’de ve Bakur Kürdistan kentlerinde, antifaşist direnişi büyüten devrimciler ve halklarımız, direnişin her yerde başını çeken kadın özgürlük mücadelemiz Ekim devrimi emektarlarının izinden gitmektedir.
Yenilmez bir kuvvet olmak, kapitalizmi paramparça ederek, sosyalizmi başarıya götürmek tarih payımızdır. Nazım Hikmet’in şiirinde söylediği gibi: ‘Burjuvazi savaşa davet etti bizi, daveti kabulümüzdür.’ Kazanan Türkiye ve Kürdistan devrimimiz olacak! Faşizm yenilecek, birleşik devrimimiz kazanacak! Yaşasın devrim ve sosyalizm!” denildi.