Manşet

Efeoğlu’nun katili faşist TC devleti

90’lı yılların politikası olan gözaltında katledip kaybetme, devletin devamlı olarak yüzüne vurulacak bir şamar niteliği taşıyor. Devletin toplumsal muhalefeti bastırmak için giriştiği bu politika, insanlıktan nasibini almamış kişilerin üzerine bırakılmak isteniyor. Zira gözaltında kaybetme olgusu bir devlet politikasıdır.

Her hükümetin kendinden bir önceki politikaları “lanetleyerek” kendi hükmünü tesis etmesi, aldatıcı bir role sahip. Her ne olursa olsun devlette süreklilik esastır ve son dönemlerde ortaya atılan “derin devlet” manipülesi devletin toplum içinde kendini üretmesini amaçlamaktadır. Zira devletin kendisi zaten derindir.

Gözaltında kaybetme sadece Türkiye özlü bir politika değildir. Arjantin’de gerçekleşen askeri faşist darbenin ardından gözaltında kayıplar giderek artış göstermiştir. Bu süreçte Plaza de Mayo Meydanı’nda bir araya gelen anneler başlarına bağladıkları beyaz tülbentlerle yılları bulan eylemler gerçekleştirerek katillerin yargılanmasını istemişlerdi.

Türkiye’de de Hasan Ocak’ın gözaltına alınıp katledilmesi ve bedeninin kaybedilmesi ile başlayan eylemlilik sürecinde de aileler Galatasaray Meydanı’nı mesken eylemiş ve oluşturdukları gündem ile sürecin toplumsal muhalefetine önemli bir rol kazandırmışlardır.

Anaların üstlendikleri rol aslında onları her şeyden daha güçlü kılıyordu. Belki tarifi imkânsız bir acı onları daha da çelikleştiriyordu. Bu acıyı tarif etmeye gerek yok. Merak ve acı iç içe girmiş yüreğin derinliklerinde tebessümsüz ve bir o kadar da öfke dolu bir giz var. Bu giz derinliklerinde nefesleri darlaştıran bir nitelik taşıyor bağrında. Öz olup biçime yansıyor ve bakışlar kalıtsal bir hal almak üzere silikleşiyor. Alın çizgileri derinlik kazanıyor. Öfkesi ise boyutlanıyor. Öyle ki katiller bulunsa dahi bu acı ve öfke silinecek gibi görünmüyor.

Kaybedenler Kaybedecek

Gözaltında kaybedilen Ayhan Efeoğlu’nun mezarının bulunması için bir yıldır her Cuma İstiklal Caddesi’nde eylem yapan TAYAD’lı Aileler, devletin mezar yerini bulmak için adım atmaması üzerine, kendi elleriyle kazı çalışması yaptı. Avuçlar toprakları parçaladı. Umut bir parça kemik parçası içindi. Ancak bu kemik parçasının değeri aileler olmak üzere Efeoğlu’nun yoldaşları için hiçbir değerle ölçülemezdi. O kemikte öfke var der gibi bir ana yağmur altında sorulacak hesabın çıngısını yaratıyordu.

JİTEM’ci katil Ayhan Çarkın’ın, “Silivri’ye gömdük” dediği yere gidenTAYAD’lı aileler, kazma küreklerle sağanak yağışın altında arama yaptı. Ailelere, Halkın Hukuk Bürosu avukatları eşlik etti. Çalışmaları sonucunda bir erkek hırkası, bir ayakkabı ile 4 kemik parçasına ulaşan aileler ve avukatlar, bulduklarını olay yerine gelen Çerkezköy Savcısı’na tutanakla teslim etti. Olay yeri polis ekipleri, savcının gözetiminde kazı çalışmasını biraz daha sürdürdü. Çerkezköy Savcılığı yeni bir soruşturma başlatırken, bulunan kemiklerin insana ait çıkması durumunda kazı çalışmasına devam edilecek.

TAYAD’lı Aileler, Silivri’ye doğru yola çıkmadan önce Halk Cephesi üyeleri ve Halkın Hukuk Bürosu avukatlarıyla beraber Okmeydanı Sibel Yalçın Parkı’nda açıklama yaptı. Bir süre önce Çemişgezek’teki toplu mezardan kardeşi Ali Yıldız’ın kemiklerini çıkartan Hüsnü Yıldız, TAYAD’lı Aileler adına yaptığı açıklamada, Ayhan Efeoğlu’nun mezar yerinin bulunması için bir yıl önce yeni bir mücadele süreci başlattıklarını hatırlattı. Yıldız, “Bu bir yıl içinde ‘İleri demokrasinin gereğini yapıyorum’ diyen AKP Hükümeti, kayıplarımızı bulmak bir yana, yeni kayıplar yaratmak için kolluk güçleriyle alabildiğine halkın bütün kesimlerine saldırıyor” dedi.

Her ne olursa olursun mezarın peşindeyiz

Yapılan kazı çalışmalarının ardından ÇHD İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay, ailelerin daha önce devletin üstün körü arama yaptığı çukurları yeniden kazdığını söyledi. Avukat Tanay şöyle konuştu: “Ayhan Çarkın, yer göstermesiyle, savcı, polis ve jandarma kriminal uzmanları eşliğinde yapılan aramada hiçbir bulguya rastlanmamıştı. Ama görüyorsunuz, yüzeydeki küçük bir kazıda dahi insana ait bazı bulgulara ulaşılabiliyor. Kaybedilen insanlarımızın peşindeyiz. Onları zamanaşımına terk edilen savcılık soruşturmalarına, vicdansız, adaletsiz, savcı, bakanlar kurulu kararlarına, hükümet tasarruflarına terk etmeyeceğiz. Çok küçük mütevazi olanaklarımız olsa da, aradan 20 yıl da geçse mezarlarımızın peşinde olacağız. Buradaki kazı da bunun göstergesidir.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu