Diyarbakır E Tipi Kapalı Hapishanesi’nde 1996 yılında 10 tutsağın öldürülmesi, 24 tutsağın da yaralanmasına ilişkin davanın duruşması Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
Yerel mahkemenin aralarında asker, polis ve gardiyanların bulunduğu 62 sanığa “kastın aşılması suretiyle birden fazla kişiyi öldürmek” ve “görevi kötüye kullanmak” suçlarından 5’er yıl hapis ve 3’er yıl kamu hizmetinden men cezası, üç sanığa beraat, yedi sanık için ise zaman aşımı kararının Yargıtay tarafından bozulmasıyla yeniden görülen dava zaman aşımından düşürüldü.
Mahkeme, sanıklar hakkında açılan kamu davasının 765 sayılı TCK’nin 102/2 ve 104/2 maddeleri ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8 maddesi gereğince davanın düşürülmesine karar verdi.
Davanın geçmişi
Diyarbakır Hapishanesi’nde, 24 Eylül 1996 tarihinde tutsakların dövülmesi sonucu 10 tutsak hayatını kaybetti, 24 tutsak ise yaralandı.
Tutsakların çoğu görüş sırasında, görüş kabini içerisindeki ailelerinin gözü önünde dövüldü.
Katliamla ilgili açılan davada aralarında asker, polis, gardiyan, cezaevi doktoru ve cezaevi müdürünün de bulunduğu 72 sanık yargılandı.
27 Şubat 2006’da sonuçlanan davada 62 sanık “kastın aşılması suretiyle birden fazla kişiyi öldürmek”, “görevi kötüye kullanmak” suçlarından 5’er yıl hapis ve 3’er yıl kamu hizmetinden men cezasına çarptırıldı.
Mahkeme üç sanığın beraatına karar verirken, yedi sanık açısından ise dosyanın zaman aşımına uğradığına hükmetti.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle kararı bozarak, dosyayı yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye gönderdi.
2012 yılının Aralık ayında esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, 62 sanığın “öldürme kastı olmaksızın ölüme sebebiyet vermek”ten ayrı ayrı cezalandırılmaları istedi ancak zaman aşımı süresinin dolduğunu belirterek, kamu davasının zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasını talep etti.
Öte yandan dava, makul sürede sonuçlanmadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı.
AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkını güvence altına alan 2’nci ve işkence ile kötü muameleyi yasaklayan 3’üncü maddesini ihlal edildiğine karar vererek, 2010 yılında Türkiye’yi 798 bin euro tazminata mahkum etti. (Kaynak: Mezopotamya Ajansı)