H. Merkezi: OHAL KHK’ları ile işten çıkarılan emekçilerin Yüksel Caddesindeki direnişi sürüyor. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın başlattığı direnişin 225, açlık grevinin 105. gününde emekçiler bir kez daha “İşimizi geri istiyoruz”, “Nuriye ve Semih’in talepleri kabul edilsin” diyerek Yüksel caddesindeydi.
Emekçilerin bu talebi polis saldırısıyla karşılık buldu. 29 gündür tutuklu olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın talepleri polisin saldırı ve göz altılarına rağmen, Ankara Yüksel Caddesi’nde her gün dillendirilmeye devam ediyor.
Yüksel caddesini ablukaya alşan polis, cadde girişine barikat kurdu. Ardından taleplerini dile getirmek isteyen emekçilere saldırdı.
Eylemde Acun Karadağ, “Nuriye ve Semih’in talepleri kabul edilene kadar her gün burada bu eylemi göreceksiniz, devam edeceğiz. Akşam yine burada olacağız. Polis çekilmeden eylemi sonlandırmıyoruz” dedi.
Kısa bir bekleyişin ardından polisin çekilmesiyle eylem sona erdi.
Avukat Görüşü Yarıda Kesildi
Nuriye Gülmen’in avukatı Selçuk Kozağaçlı sosyal medya hesabından Gülmen ile yaptıkları avukat görüşünü Gülmen’in artan ağrıları ve nabzının düşüklüğü sebebiyle yarıda kesmek zorunda kaldığını söyledi.
OHAL’in ilan edilmesiyle yayımlanan KHK’larla işten çıkarılan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça bunun üzerine süresiz dönüşümsüz açlık grevi direnişi başlatmıştı. Açlık grevi direnişinin 105. gününde(21 Haziran) Nuriye Gülmen’in avukatı Selçuk Kozağaçlı müvekkili ile yaptığı avukat görüşünün Gülmen’in artan ağrıları ve nabzının düşüklüğü sebebiyle yarıda kesmek zorunda kaldığını duyurdu.
Başbakan: “Yapacak fazla birşey yok”
Nuriye Gülmen ve Semih Özakaça’nın direnişine dair yorum yapan başbakan, “yapacak bir şey yok” dedi.
Yunanistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine gönderdiği mektubun, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yla ilgili olduğunu açıkladı.
Kılıçdaroğlu’nun daha önce basına açıkladığı mektupla ilgili bilgi veren Yıldırım, şunları söyledi: “Mektup meselesi şu, iki öğretim üyesi açlık grevine başladı. Bunlarla ilgili sayın Kılıçdaroğlu ‘Konuyla ilgilenin, bu arkadaşlara bunlar için tehlike arz etmeden müdahale edin’ diye ricada bulundu. Ben de Başbakan Yardımcımız Nurettin Canikli’yi görevlendirdim.
Arkadaşların aileleriyle buluştu görüştü. Eylemi sonlandırmalarını istedi. Burada olumlu bir yaklaşım göremedik. Aileler aksine biz bu eylemlerden gurur duyuyoruz, asla da bırakmayı düşünmüyoruz gibisinden tutum içine girdiler. “
Başbakan işe iade talebini eleştirerek şöyle konuştu: “İstedikleri şu, herhangi bir itiraz komisyonuna girmeden göreve iade edilsinler. Biz de dedik ki komisyona girsinler titiz şekilde değerlendirilir dedik. Başka ne yapabiliriz. Örgüt ilişkisi yüzünden bir gözaltı yapılmış.”
Başbakan konuşmasının devamında yargı bağımsızlığından dem vurmayı da ihmal etmedi: “Ben Başbakan olarak yargısal faaliyetlere ‘kardeşim niye böyle yapıyorsunuz’ diyecek durumda değilim. İnsani bakımdan gereken çalışmaları yaptık. Gördük ki iş ideolojik boyuta taşınmış, yapacak fazla birşey yok”
Yargı gücünü rakiplerini, muhalifleri hapishanelere doldurmak için seferber etmekten imtina etmeyen R.T. Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım zora düşünce yargının bağımsızlığı masalına sarılıyor anlaşılan.