GüncelMakaleler

Denge Azadi | Zinê Wertê’de bir virüs dolaşıyor, TC KDP eliyle Kandil’e operasyona hazırlanıyor

"KDP ile ilişkilerin sıkılaşması tam bu döneme gelir, ki TC devleti KDP eliyle bölgeye 20’ye yakın askeri üs kurmuş durumda. Önemli tepeleri, geçitleri ele geçirmeye çalışıyor."

Koronavirüs salgınını her egemen güç, kendi politikalarını hayata geçirmek için bir bahane olarak kullanıyor. Bunun örneklerinden birini de Kürt ulusal mücadelesi açısından önemli bir gerilim noktası olan Zinê Wertê olayında karşımıza çıkıyor.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı Peşmerge Bakanlığı 18 Mart 2020 tarihinde Soran 7’inci Piyade Tugayı’na bağlı bir birliği, “koronavirüsü tehdidine karşı İran’dan Kürdistan Bölgesi’ne kaçak geçişlerin engellenmesi amacıyla” Zinê Wertê bölgesine yerleştirmişti. Bakanlık yaptığı kamuoyu açıklamasında, bu durumu “7. Piyade Tugayı’na bağlı bir birliğin, Koronavirüs ile Mücadele Yüksek Komisyonu’nun talebi üzerine Zine Wertê bölgesine konuşlandırıldığı, bu durumun yanlış siyasi izahatlarla yorumlanmaması gerektiği, Kürdistan Bölgesi Hükümeti ve Peşmerge Bakanlığının yasalar ve işlenen talimnameler çerçevesinde bölge sınırları içerisinde bulunan tüm alanlara Peşmerge gönderme veya yerlerini değiştirme yetkisi bulunduğunu” şeklinde açıkladı.

Ancak gerçek böyle değil. “Şu bilinmelidir ki, bu alan İran’dan geliş yollarının 100 km. uzağındadır. Belki İran’ın bazı sınır noktalarına kuş uçuşu 40-50 km. kadar olabilir. Ancak oralar da insanların geçmesinin mümkün olmadığı alanlardır.  Öte yandan KDP’nin tuttuğu yer hiçbir sivil araç geçiş için kullanılmaz. Oralarda sadece köylülerin zomlar için kullandığı yollar vardır.

Daha aşağıda sivil araçların Kandil’den geçip KDP alanlarına gitmesi söz konusudur. Zaten oralarda da hem KDP’nin hem de HPG’nin asayiş noktaları vardır.

Kandil’den geçmek için bunun dışında bir yolu kullanmak mümkün değildir.

Gerilla diğer yerlerden amiyane deyimle kuş bile uçurmaz. Bu açıdan KDP’nin biz virüs için geldik, demesi tamamen uğursuz amacını örtmek içindir.” (Mustafa Karasu, Yeni Özgür Politika, 20 Nisan) Kuşkusuz peşmergenin buradaki varlığı PKK açısından bir provokasyon ve tehdit içeriyor.

Keza PKK ve çeşitli Kürt güçlerinin bu duruma tepki göstermesinin ardından Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin KDP’li başkanı Neçirvan Barzani, 20 Nisan’da bir açıklama yaptı ve ağzındaki baklayı çıkararak “PKK’nin bölgedeki varlığını meşru görmediğini” söyledi.

Ayrıca PKK, KDP’ye peşmergelerini 3 gün içerisinde bölgeden çekmesini istemiş, KDP bu talebi yerine getirmeyince PKK, 8 Nisan’da bölgede kendi karargâhını kurmuştu.

TC ordusu da 15 Nisan’da karargâhı vurarak üç PKK’liyi katletmişti. Gerillaların katledildiği yere KDP’nin bayrak dikerek karargah kurması ise meselenin koronavirüs ile ilgili olmayıp TC devletinin işgal politikasına zemin hazırladığının en net göstergesi olmuştu.

Aynı zamanda YNK’li kimi yetkililer bölgede KDP peşmergelerinin yanı sıra TC devletinin istihbarat gücünün de bahsi geçen karargahta olduğuna dair çekimler yapıp yayınladı, ki bu önemlidir, hem iddiaların somutlanması hem de KDP dışındaki Kürt güçlerinin bu duruma karşı ortak tavır almasının zeminini ortaya koyması bakımından…

 

Parastin adeta MİT şubesine dönüştü

KDP ve TC devleti arasındaki işbirliği ve hakim güç KDP’nin, Kürtlerin ulusal birlik çabasını boşa çıkarma gayreti uzun yıllara dayanan mesele. PKK, YNK ve diğer Kürt güçleri bu gerçekliğin farkında olarak ulusal birlik tartışmalarına KDP’yi dahil etmekte ısrar etse de, KDP ulusal birlik masasını dağıtmaya, dağıtamadığı noktalarda da alınan ortak kararları sündürmeye devam ediyor. Ancak son yıllarda KDP, TC Devleti’nin adeta Irak Kürdistanı’ndaki şubesi olarak faaliyet yürütüyor, alandaki hakim tek Kürt gücü olmaya çalışıyor.

KDP’yi kullanan TC devleti bir süredir Irak Kürdistanı’ndaki ajanlık faaliyetlerini artırmış durumda. PKK bu duruma son verilmesi için daha önce TC devletinin ajanlarını rehin almış ve cezalandırmıştı.

TC devleti ise konsolosluklar ve resmi kurumları dışında burada yeni kurumlar açarak ajanlık faaliyetlerini KDP’nin alan açmasıyla derinleştirmeyi sürdürüyor.

Örneğin MİT Hewlêr’deki konsolosluğun yanı sıra, burada açtığı Kaplan isimli bir temsilcilik buradan yoğun bir bilgi akışı sağlamaya çalışıyor. Ayrıca MİT ve TSK’nın Kerkük’te Mili Türkmen Cephesi merkezi ve şubeleri ile Behdinan ve Başika’daki askeri üslerinde konumladığı Haşti Vatani ve Roj Peşmergeleri’nin üslenme merkezlerinde de özel birimler yoluyla bu alandan ajan ağını sevk idare ettiği daha önce ortaya çıkmıştı.

Diğer yandan KDP istihbaratı Parastin, MİT ile haftalık toplantılar aracılığıyla bilgi alışverişi yapıyor, gerilladan inenlerin ortak sorgulanması, sorgu tutanaklarının paylaşılması gibi konularda birlikte hareket ediyor.

Gerillanın üslenmesi, hareket tarzı, silah ve cephane depoları, finans kaynakları, ilişki ağı gibi konuların deşifre edilmesi, darbelenmesi, ele geçirilmesi konusunda Parastin özel görevler üstleniyor ve adeta bölgede MİT’in şubesi gibi çalışıyor. MİT de bu işbirliği içerisinde aynı zamanda PKK’nin önder kadrolarının tasfiye edilmesi gibi konular üzerine de yoğunlaşıyor.

 

TC KDP’yi suçuna ortak etmeye çalışıyor

KDP’nin MİT ile birlikte Zinê Wertê’ye yerleşmesi meselesi açıkça, bu işbirliğinin yeni bir amacı olduğunu gösteriyor. KDP bir yandan YNK için de önemli bu alanda TC desteğiyle etkin olmaya ve YNK’yi Süleymaniye’ye sıkıştırmaya çalışıyor, bir yandan da gerilla için stratejik bir alan olduğu için buradan gerillayı tasfiye edip bölgeye tek başına hakim olma çabası güdüyor.

Bu konu, aylar sonra ailesiyle telefon görüşmesi yapmasına izin verilen PKK lideri Abdullah Öcalan’ın da gündemindeydi. Öcalan telefon görüşmesinde “Uluslararası ülkeler gerginliği teşvik edebilir ama Kürtlerin birliğe ihtiyacı var.

Kürdistan’ın tüm parçalarında Kürtler birlik olmazsa, uluslararası güçler bazılarına siz buradaki Kürtleri yok edin biz size bir devlet inşa ederiz diyebilir. Kürtler bir olmazsa biri kahvaltı, biri öğlen ve biri de akşam yemeği olur” dedi.

Kuşkusuz bu durumlar, meselenin KDP yönü. Ancak işin başında TC devleti var. TC devleti KDP’yi kullanarak hem Kandil karşısında önemli ve stratejik bir alanı elinde tutmaya çalışıyor hem de Kürtler arasındaki ulusal birlik politikalarının zeminine dinamit döşüyor. Ancak bunu söylerken TC devletinin Kandil’e dönük askeri operasyon hazırlığını görmezden gelmemek gerekir, ki ciddi bir tehdittir bu.

Koronavirüse karşı önlem bahanesiyle kuş uçmaz kervan geçmez ama gerilla geçer bir bölgeye karargah kurma adımının devamı, Kandil’in tasfiyesidir. TC, buna KDP’yi de ortak etmeye çalışıyor.

TC devleti her daim Kandil’e dönük bir operasyon halinde idi, ancak Rojava sonrasında amaç, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’nin Şengal, Rojava, Kandil ve T. Kürdistanı bölgeleri arasındaki hareket kabiliyetini yok etmek üzerine kuruldu.

KDP ile ilişkilerin sıkılaşması tam bu döneme gelir, ki TC devleti KDP eliyle bölgeye 20’ye yakın askeri üs kurmuş durumda. Önemli tepeleri, geçitleri ele geçirmeye çalışıyor. Mayıs 2019’dan bu yana Pençe I, Pençe II ve Pençe III adıyla düzenlenen üç harekâtın da amacı bu idi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu