GüncelMakaleler

DENGÊ AZADÎ | “Kutsal Aile” Üçgeninde Bir Katliam Daha: Narin Güran!

"Bir çocuk katlediliyor ama aile hala katili korumaya, aklamaya devam ediyor; her şeyiyle savundukları kutsal devletlerinin işlediği faili meçhul cinayetlerde yaptığı gibi."

“Tek ayrıcalıklı sınıf çocuklardır” der Lenin. Bu söz öylesine söylenmiş ya da kurulmuş bir cümle değil, devrimcilerin yaşamında edindiği bir ilkedir.

En batısından, en doğusuna her yerinde ya iş cinayetiyle ya aile içi cinayetle vb. biçimlerde bu coğrafyada her gün çocuklar katlediliyor. Sistem bu cinayet ve katliamları münferit olaylar olarak lanse ediyor ama gerçekte ise “çocuk ölümleri politiktir”.

Çocukların katledildiği bir gerçek. Bir de bu çocukların cinsel istismar nedeniyle bu ülkede yaşadığı gerçeklik ve ortada olan çürümüşlük, sistemin yarattığı çürümüşlük. Gelin bu çürümüşlüğün anatomisi beraber bir göz atalım.

Devletin aparatı olan kurumlar ve mücadeleci kurumların ortaya koydukları araştırmalar üzerinden. Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre 2023 yılında güvenlik birimlerine hakkında başvuru yapan ya da yapılan 242 bin 875 çocuğun yüzde 12’ye yakınının başvuru nedeni cinsel istismardı. Bu, yaklaşık 29 bin çocuğa denk geliyor. TÜİK verilerine göre geçen yıl cinsel istismar kurbanı olan yaklaşık 29 bin çocuğun yüzde 85’inden fazlasında mağdur kız çocuklarıydı. Adalet Bakanlığı verilerine göreyse, Türkiye genelinde başsavcılıkların çocukların cinsel istismarına ilişkin açtığı dosya sayısı 2015 ile 2023 arasında yaklaşık iki katına çıktı. 2023’te yürütülen 66 binden fazla soruşturmanın her birinde en az bir çocuk mağdurdu.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun basına yansıyan haberlerden derlediği verilere göre 2024 yılının ilk altı ayında ise en az 14 kız çocuğu ve 205 kadın erkekler tarafından katledildi. Yani çocuk istismarları, ölümleri istisna ya da münferit değil. Sistemin ve iktidarlarının yarattığı sistemli bir gerçekliktir. Onun için de politiktir.

21 Ağustos günü Amed Tavşantepe 8 yaşında Narin adında bir kız çocuğunun kaybolduğu haberinin medyaya ve sosyal medyaya yansımasıyla beraber kaybolduğu günden beri çocuk cinayetleri, istismarları da tartışılmaya başlandı ama yine her zamanki gerçekler değil ağırlıklı olarak iktidarın sözcüsü olan medya tarafından sistemin istedikleri tartışıldı, gündemleştirildi.

Narin Güran cinayeti bize aslında her anlamıyla sistemin çürümüşlüğü gösterdi, onun için yaşanan bu cinayeti daha detaylarına girerek çocuk cinayetlerinin neden politik olduğunu görebiliriz. İlk olarak kaybolması ve katledilmesinin üzerinden 20 küsur gün geçmesi rağmen katili bulunmadı, şu an cinayet zanlısı ve yardım ve yataklıktan 11 kişi tutuklu durumda.

AKP-HÜDA-PAR’ın kirli ilişkileri yeniden sahada

Kaybolduğu günden 14 gün sonra bulundu cenazesi, O da yetmedi Narin’in PKK tarafından Rojava’ya kaçırıldığı bile gündeme sokulmaya çalışıldı. Yetmedi Dem Parti’nin yaptığı eylem ve çağrılar üzerinden birçok insan ve kesime saldırı gerçekleştirildi. Tabii ki gerçeklerin ortaya çıkması çok uzun sürmedi, ailenin kirli ilişkileri yani AKP, HÜDA-PAR(Hizbullah) ilişkileri. Bu ilişkiler ağının ortaya çıkışı dahi yurtsever harekete saldırıları durdurmadı. Biz bu ilişki ağının yarattığı gerçekliği sosyal medya ve medyada yapılan ve yapılmayanlarla çok iyi gördük. Narin’in öldüğü günden, bulunduğu güne ve şu ana kadar bu ağı görmeye devam ediyoruz.

Narin’in ölümüne, arama çalışmalarına dair onlarca soru bu yapılar tarafından cevapsız bırakıldı ve bırakılmaya devam ediyor. Misal arama çalışmaları için her şeyi ve herkesi seferber edenler binlerce hektar alanı arayanlar, bölgede kaybolduğu gün geçen binlerce aracı sorguladıkları söyleyenlere 1.5 km ötede bulunan Narin’i nasıl bulamadılar acaba?

Narin’in katledilmesi magazinleştirildi

Yine aramalarda köyde bulunduğu iddia edilen silah, mermi ve Hizbullah’a ait olduğu söylenen cami altındaki hücreler gerçek mi ve bunlar yüzünden mi olay karmaşıklaştırılıp magazinleştiriliyor sorusu hala ortada duruyor. Bu sorular şu an için cevapsız kalıyor, kalacak gibi de duruyor. Biz bunları kanıtlayamıyoruz belki ama aklımız bir köşesine yazıyoruz.

Aklımızın köşesine yazdıklarımız bir tarafa dursun biz yine gerçeklere, net olana geri dönelim. Narin katilleri bizce çok belli AKP-MHP ve Hizbullah’ın yarattığı “kutsal aile” ve kirli ilişkiler ağı. Bugün Narin Güran cinayetini magazinleştirerek, bulanıklaştırarak gizlemek ve korumak istedikleri şey de tam olarak bu kirli ilişkiler ağının yarattığı baskı.

Biz bu ilişki ağının aile, AKP-MHP HÜDA-PAR ilişkisinin yakınlığı ilk olarak AKP’li Ensarioğlu’nun yaptığı açıklamalarda gördük sonra da Aile ve HÜDA-PAR’ın yaptığı birbirine benzeyen dış güçler bizi hedef gösteriyor söylemlerinde…

Ne kadar da birbirine benzediklerini gördük ailenin davranış biçimi ile AKP ve HÜDA-PAR’ın davranış ve tarz biçiminin. Güran ailesinin önemli bir kısmı, kirli ilişkileri olan (AKP-MHP, Hizbullah) aile. Aile iktidar ve Hizbullah kurduğu çıkar ilişkileri sayesinde maddi olarak da güçlü ve yine kurduğu ilişki ağları üzerinden iktidar ve devlet tarafından korunan bir durumda olduğu da oldukça açık.

Ancak bu durum elbette sadece AKP-MHP iktidarına özgü bir durum değil. Kürtlere yönelik imha, inkar siyaseti ve Kürt ulusal mücadelesinin yok edilmesi için Türkiye Kürdistanı coğrafyasında yürütülen savaş içerisinde bu ilişkiler ağının geçmişi çok daha eskilere dayanıyor. Hizbukontra dediğimiz sözde Hizbullah örgütü, kuruluşundan itibaren Kürt ulusal mücadelesine karşı bir set olarak var olageldi. Bu ve bunun gibi politikaların, büyük aşiretlerle gerçekleştirilen işbirliklerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan sosyolojik yansımasının en önemli unsuru da elbette “kutsal aile-aşiret” modeliydi. Yani 8 yaşında bir çocuğun katledilmesinin üzerindeki tüm magazinel, dedektifçilik, “melek oldu” gibi romantize söylemler vb. ortadan kaldırıldığında karşımızda koskoca bir devlet ve bu devletin ortaya çıkardığı gerçeklikler kalacaktır!

Çocuklar hiçbir yerde güvende değil!

Şimdi yine birileri çıkıp olayın münferit, istisna olduğunu söyleyecek. Bizim onlara önerimiz dönüp katledilen çocuklarının hikayelerine baksınlar, gerçeğin ne olduğunu görecekler. Misal geçtiğimiz günlerde Tekirdağ’da 2 yaşındaki Sıla’nın hikayesi, yine kendisini istismar ve taciz eden failleri ile mahkeme salonlarında defalarca yüzleştirildiği için kalp krizi geçirip hayatını kaybeden 9 yaşındaki Y.K’nin hikayesi bizlere bunların sistemli bir kötülük olduğunu ve politik olduğunu gösteriyor. AKP’nin yarattığı “kutsal aile” tam olarak bir katil ve katletmeye de devam ediyor. Halkları daha rahat, karşı çıkan olmaksızın sömürmek ve baskı altında tutmak için patriarkal tüm gerici ve feodal yapıları koruyarak bugüne uyarılıyorlar.

Güran ailesi ise bunun en net örneği olarak karşımıza çıkıyor hem iktidar ve ortakları ile olan ilişkileri hem de aile içi ilişkileri bize 2024 yılının örnek sistem ailesini sunuyor.

Bir çocuk katlediliyor ama aile hala katili korumaya, aklamaya devam ediyor; her şeyiyle savundukları kutsal devletlerinin işlediği faili meçhul cinayetlerde yaptığı gibi. Bilinsin ki bu sistem tüm çürümüşlükleriyle birlikte elbet yıkılacak ve bu çürümüşlüğün yarattığı karanlık aydınlatılacak. Daha fazla çocuk katledilmeden, istismara uğramadan o günlerin gelmesinin bize bağlı olduğunu fark ettiğimiz zaman…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu