GüncelMakaleler

DENGÊ AZADÎ | Baykar, Anka, Siha; Silah Sanayisi ile Zenginleşen AKP’liler

"Her ne kadar dillerinden yurtta barış cihanda abrış sözleri düşmese de özellikle de AKP döneminde Türk egemen sınıfları, silahlanmaya korkunç bütçeler ayırdı."

Türk devleti, Cumhurbaşkanı R.T Erdoğan’ın “İsrail’in gözünü vatan topraklarımıza diktiği” safsatası üzerine ülkede ciddi bir korku ve tehdit algısı oluşturmaya devam ediyor. Yaratmaya çalıştığı bu korku iklimiyle de kendi iktidarını sağlama alacak fırsatlar oluşturmaya çalışıyor. Fırsatlardan biri de emekçi halkın sırtına yeni vergiler yıkmak.

15 Ekim tarihinde AKP, yeni vergilerle Savunma Sanayi Destekleme Fonuna (SSDF) 70-80 milyar TL ek gelir sağlamak amacıyla hazırladığı yasa teklifini Meclise sundu. Esas olarak devletin halkı soyması anlamına gelen bu yasa teklifi, akaryakıt, şans oyunları, tütün mamulleri ve alkollü içki başta olmak üzere daha önce SSDF’ye kaynak aktarmak amacıyla konulan vergilerin yanı sıra noter işlemleri, kredi kartları, araç ve gayrimenkul alım-satımı, dron ve saatlerden alınacak ÖTV’ye kadar birçok yeni verginin getirilmesini amaçlıyor. Erdoğan, Siyonist İsrail’in Lübnan’da Hizbullah’a karşı gerçekleştirdiği saldırıdan sonra, savunma sanayi yatırımlarını kast ederek yaptığı açıklamada “Lübnan’a karşı düzenlenen siber terör saldırılarıyla bunun ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gördük” ifadelerinin ardından şu sözlerin altını çizerek vurguladı:

Milli teknoloji hamlemizin, yatırımların kıymeti anlaşılmış oldu. Savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye hedefine ulaşana kadar çalışmalarımızı devam ettireceğiz.”

Yasanın Meclise sunulduğu gün Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, NTV’de canlı yayınına katıldı ve “2023’te Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na 90 milyar lira vermişiz. Bu sene bunu 165 milyar lira çıkartmışız” dedi ve hava savunma projesi için ciddi kaynak gerektiğini savundu. Korku ve tehdit algısını da ’’Şu anda bölgemizde ateş var, savaşlar var. Zor coğrafyada yaşıyoruz. Sıkıntılı mahalledeyiz. Bizim caydırıcılığı artırma dışında hiçbir seçeneğimiz yok. Çünkü caydırıcılığı artırırsak bölgedeki ateşten korunma kabiliyetimiz artar.’’ sözleriyle perçinledi.

AKP’li yıllarda savunma adı altında savaş sanayisine ayrılan bütçe

AKP’in iktidara geldiği ilk dönemlerde özellikle polis teşkilatı harcamaları ciddi bir yükseliş göstermiştir.

Polis teşkilatının harcamaları AKP iktidarı ile yükselmiş ve özellikle 2008 sonrasında ise bu artış ivme kazanmıştır. Bu artışın sebebi, 2004-2014 döneminde polis personelinin neredeyse % 50 oranında artırılarak 253.000’e ulaşmış olmasıdır. 2002-2014 arası İçişleri Bakanlığı bütçesi 5 katına, 2003-2012 arasında polis teşkilatı bütçesi ise 2 katına ulaşmıştır. Türkiye’nin savunma harcamaları içinde ekipman harcamalarının payı ise 2014’te % 25,08 iken 2019’da % 34,32’ye çıkmıştır. 2002 yılında 50 milyon dolar civarındaki savunma ve havacılık Ar-Ge harcaması 2019’da 1 milyar 672 milyon dolar seviyesine çıkmıştır.

TC, 2022 yılı içerisinde savunma bütçesini ciddi bir oranla arttırmıştır. TC devleti 17,7 milyar dolar ile en çok savunma harcaması yapan 40 ülke içinde 16. sırada yer aldı. 2021 yılında 15.6 milyar dolar olan TC devletinin savunma bütçesi, 2022 yılında ise 10.6 milyar dolara karşılık geldi.

Bugün Irak Kürdistanı ve Rojava’ya dönük işgal saldırıları gerçekleştiren devlet, yeni askeri üsler kurma peşinde koşuyor. Savaş uçakları ile yoğun saldırılar gerçekleştirip, halkın yaşam alanlarını bombalayarak yüzlerce silahsız insanı katlediyor. Devlet bu katliamları gerçekleştirmek uğruna milyarlarca dolar para harcıyor. Örnek olması açısından kesintisiz uçan savaş uçaklarının maliyetine bir göz atmakta fayda va; F-16’nın bir saatlik uçuşu 25 bin dolara tekabül ediyor. 24 saatlik kesintisiz uçuşun maliyeti ise 600 bin dolar. F-16 uçağı 65 bin dolarlık mühimmatını kullandığında maliyeti ise 665 bin dolara yükseliyor. Sadece iki F-16’nın bir günlük maliyeti 1 milyon 330 bin dolardır.

Savunma Sanayi Müsteşarlığı ve ona bağlı Savunma Sanayi Destekleme Fonu, Türkiye’nin 12 Eylül 1980 Askeri Faşist darbesinin ardından 1985’te kurulmuştur. Hedef, “Savunma sanayisinin geliştirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonunun sağlanması”dır. Özcesi Türkiye’nin NATO içindeki Ortadoğu coğrafyasındaki bekçiliğini daha iyi yapabilir hale gelmesiydi.

Askeri harcamalardaki esaslı dönüşüm 2016’daki darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişi sonrası vuku buldu. Bu süreçte Savunma Sanayi Müsteşarlığı, Savunma Sanayi Başkanlığına devşirildi ve Erdoğan’a tahsis edildi. İşte o tarihte askeri sanayi alanındaki hızlı büyüme, “yerli ve milli silahlar” ile övünme başladı. Ayrıca şunu belirtmekte de fayda var; AKP-MHP iktidarı bugün NATO’nun koyduğu üye ülkelerin gayrisafi yurt içi hasılasının en az %2’sini savunma-silah harcamaları için kullanması kuralını uygulayan devletlerden biri olmasıyla övünüyor.

Amerika’da yayınlanan finans dergisi Forbes, ‘en zenginler’ listesini bu yıl güncelledi. Yeni listeye Türkiye’den giren 23 erkek ve 4 kadın iş insanı arasında Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar da yer aldı. İsrail’in Gazze soykırım saldırıları sürecinde mallarına boykot çağrısı yapılan Yıldız Holding Yönetim Kurulu üyesi Murat Ülker, listenin ilk sırasında yer aldı. İkinci sırada 3,7 milyar dolarla Koç Savunma Sanayi’den İpek Kıraç, üçüncü sırada 3,6 milyar dolarla Vehbi Koç‘un kızı ve Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Semahat Sevim Arsel bulunuyor.

Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ile ağabeyi Haluk Bayraktar da ilk kez Forbes listesine girdi. 2022 yılında Türkiye vergi rekortmeni olan Baykar Teknoloji patronu 44. yaşındaki Selçuk Bayraktar, 1,2 milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin 24., dünyanın 2 bin 410. en zengin iş insanı olarak listede yer aldı. 45. yaşındaki Haluk Bayraktar da 1,1 milyar dolarla Türkiye’nin 27., dünyanın 2 bin 545. en zengin kişisi oldu.

İHA ve SİHA’lar kime karşı kullanıyor ?

Özellikle 1990’lı yıllarda Türkiye’nin Karadeniz ve Türkiye Kürdistan’ında gelişen gerilla savaşı sonrası TC devletinin envanterine kattığı ilk insansız hava araçları Siyonist İsrail yapımı Heron ve ABD yapımı GNAT modelleriydi. 2000’li yıllarda GNAT’ın gelişmiş versiyonları olan Predator ve Repaer SİHA’larının Türkiye’ye satışına Amerika’dan izin çıkmaması üzerine TC devleti, kendi SİHA’larını (Silahlı İnsansız Hava Aracı) geliştirme sürecine başladı.

Bugün Türkiye’de kullanımda olan SİHA’lar arasında Anka ve Bayraktar bulunuyor. Bayraktar’ın üreticisi Baykar, 2015’te yaptığı açıklamada SİHA’nın 250 kilogram mühimmat taşıma kapasitesi olduğunu açıklamıştı. Envanterdeki diğer yerli SİHA olan Anka’nın 2017 itibariyle silah taşıma kapasitesi rokette eklendi. Gözlem amacıyla kullanılan Anka’lara 2017 yılında ilk defa roket de eklendi. Bayraktar ve Anka, TÜRKSAT uydularının kapsama alanında olan her yerde kullanılabiliyor. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.’nin (TUSAŞ) geliştirdiği Anka, 200 kilograma kadar silah taşıyabiliyor. Bu iki SİHA da Roketsan’ın geliştirdiği roketleri kullanıyor. Üretilen bu İHA ve SİHA’lar ile TC devleti Türkiye Kürdistan’ında, Irak Kürdistan’ında bulunan Medya Savunma Alanlarına ve Rojava’daki Özerk Yönetim bölgesine sistematik olarak saldırmaya devam ediyor.

Özellikle geçtiğimiz günlerde HPG’nin TUSAŞ’a (Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi) yönelik yaptığı eylem sonrası TC’nin Rojava’ya dönük saldırıları yoğunlaştı. Eylemin Rojava ile bir bağlantısı olmamasına rağmen Türk devletinin bu eylemi bahane ederek bölgeye yönelik saldırılarını yalanla meşrulaştırmak istiyor. Türkiye’de ne eylem olursa olsun Türk devleti Rojava’ya İHA ve SİHA’larıyla saldırıyor.

Her ne kadar dillerinden yurtta barış cihanda abrış sözleri düşmese de özellikle de AKP döneminde Türk egemen sınıfları, silahlanmaya korkunç bütçeler ayırdı. Bu bütçenin Kürt ulusunun, işçi sınıfı ve emekçilerin hakları uğruna verdiği mücadelenin engellenmesine karşı kullanıldığına ise şüphe yoktur!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu