İstanbul: Cumartesi Anneleri’nin 756. hafta eylemi, 57 haftalık Galatasaray Meydanı yasağından dolayı bu hafta da İHD İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta yoğun polis baskısı altında yapıldı. Sabah saatlerinden itibaren, İHD’nin bulunduğu sokak ve çevresi yoğun polis ablukası altındaydı. Eyleme CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Musa Anter’in oğlu Dicle Anter de katıldı. Öğle 12:00’da başlayan eylemde ilk olarak basın metni okundu.
Kayıp yakınlarından Sebla Arcan tarafından okunan metinde 57 haftadır annelere Galatasaray Meydanı’nı kapatan zihniyetin, Amed HDP il binası önündeki ziyaretlerine dikkat çekildi:
“57 haftadır kalkanla, copla, TOMA’yla, gözaltı araçlarıyla, ağır silahlı polislerle bizi bu sokağa hapsederek hukuken sahip olduğumuz haklarımızı kullanmamızı engelliyorlar. Şimdi de çifte standartlı uygulamalarıyla annelerin acılarını yarıştırıyorlar. Çekin istismarcı ellerinizi annelerin yaralarından. Onların yarasını saracak, evlatlarına kavuşmalarını sağlayacak adımlar atın. Bu toprakları evlat acısının mekanı haline getiren politikalarınım son verin.”
Arcan bu haftada şahsında toplanılan Mecit Baskın hakkında bilgi verdi. 1993 yılında Ankara’da JİTEM tarafından katledilen Mecit Baskın’ın katledildiği günden bu yana dosyasında etkin bir soruşturma yapılmadığı da kaydeden Arcan:
Aile avukatlarının sanıklara soru sorma hakkı engellendi. Adil yargılama ilkesine uymayan mahkeme tarafsız bir yargılama yapılmadığı kuşkumuzu derinleştirdi.
“Artık yeter! Yargının asıl işlevi suç işleyenlerin yargılanıp, cezalandırılması ve adaletin yerine getirilmesidir. Ankara JİTEM Davası inkarın, sanıkları aklamanın, cezasızlığın bir parçası olmasın. Türkiye’nin yaşadığı hakikat ve adalet krizini sonlandırmanın başlangıcı olsun. Adaletin tecelli etmesi ve geçmişle hesaplaşma imkanı sunması talebimizi karşılasın!”
Eren Baskın: “Devlet bana bir gençlik borçlu”
Arcan’ın ardından katledilen Mecit Baskın’ın oğlu Eren Baskın konuştu. Baskın, dün Ankara’da JİTEM davasında olduklarını belirterek davada yine adaletin sağlanmadığını vurguladı:
“Dün mahkememiz vardı. Dün orada biz, hak savunucuları ve avukatlar varken rağmen orada olmayan tek şey sanıklar ve adaletti. Bizim orada yapabileceğimiz tek şey soru sormaktı onu yapmanıza dahi izin vermediler. Ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan sanıklar bırakın tutuklanmayı duruşmaya dahi getirilmedi. Bunlardan biri de Mehmet Ağar’dı.”
Buna rağmen adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceğini vurgulayan Baskın konuşmasını şöyle sonlandırdı:
Ben davalardaki adaletsizliğe ilişkin burada çok şey konuşabilirim. Sadece kişisel bir şey söyleyeceğim, bu devlet bana gençlik bir borçlu. Devlet nasıl Hanife anneye annelik borçlu ise bana da bir gençlik borçludur. Ben her Cumartesi buraya gelmeye çok da istekli değilim, buraya oturmaya değil adalet istemeye geliyorum. Ama adalet için başka çarem yok benim tek istediğim babamın katillerinin yargılanmasıdır.”
Sertaç Ekinci: “756 haftadır buraya geliyoruz, buraya gelmeye devam edeceğiz”
Ardından dava avukatı Sertaç Ekinci söz alarak kısa bir konuşma yaptı. Davanın 2011 yılında başladığını ve 2 yıl sürdüğünü, ardından Ankara’da diğer faili meçhul cinayetler ile birleştirildiğini belirten Ekinci, davanın yıllardır devam ettiğini ifade etti. Davada gelinen aşamada mahkemenin Sanık Ayhan Çarkın için ATK’den akıl sağlığının yerinde olup olmadığına ilişkin rapor istediğini, sorgu aşamasında bu tür cinayetleri itiraf eden yüzlerce kişinin olduğunu ancak hiçbir mahkemenin böyle bir talepte bulunmadığını ifade etti.
Ayhan Çarkın’ın Tansu Çiller, Mehmet Ağar gibi kişiler hakkında mahkemede ifade verdiğini mahkemenin buradan yola çıkarak “Bu adam bunlar hakkında ifade veriyorsa ya delidir ya da yalan söylüyor” kanısına vararak böyle bir kararı verdiğini sözlerine ekleyen Ekinci, şunları söyledi: “Zihniyet buysa bu davadan bir sonuç alınamaz. Ceset, silah, cinayet, failler var ama tutuklama yok. Bize ‘siz ne yaparsanız yapın bu şekilde devam edeceğiz’ diyorlar. Peki devam edin önümüzdeki kuşaklar için bir faydası var mı? Olmuyor keşke olsa sorun bu şekilde hal olmadığı 40 yıldır belli. 756 haftadır buraya geliyoruz ve gelmeye devam edeceğiz kan akıtıyorsunuz yapmayın. Aynı hatalar aynı sonuçları doğurur. Adalet arayışımız devam edecek.”
Leyla Yıldırım: “Adalet istiyoruz, mahkemenin takipçisiyiz”
Ardından söz alan Adnan Yıldırım’ın kızı Leyla Yıldırım, “Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken hakkında açılan dava Ankara’da görülmeye başlandı. Ayhan Çarkın’ın itiraflarına rağmen sanıklar tutuklanmadı. Bağımsız olması gereken yargı sitemi bir kişinin tekeli altında olursa adaletin varlığında pek mümkün olmayacaktır. Bu durumda hangi adaletten bahsede biliriz. Biz canlarımız için adalet istiyoruz mahkemenin takipçisiyiz” dedi.
Mecit Baskın ve JİTEM davası
41 yaşında 3 çocuk babası olan Abdülmecit Baskın, Ankara Altındağ Nüfus Müdürüydü. 2 Kasım 1993 tarihinde İş yerindeki makamından çıktıktan sonra özel harekat polisleri tarafından gözaltına alındı. 4 Ekim 1993 tarihinde elleri arkadan bağlı, üç kurşunla öldürülmüş bedenini bir çiftçi Ankara Gölbaşı mevkiinde buldu. Bulunduğu yer Milli İstihbarat Teşkilatı Genel Koordine Merkezi’ne çok yakın ıncsafcdcki metruk bir binanın arkasıydı.
Ailenin tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Abdülmecit Baskın’ın gözaltına alındığı inkar edildi. Tünı başvurular etkin bir soruşturma yapılmadan sonuçsuz bırakıldı.
26.03.2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede; 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkam İbrahim Şahin’in emriyle, Abdülmecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Ayhan Çarkın’ın anlattıkları, olay yeri tutanakları ile karşılaştırıldı. İfadeler ile yer gösterme tutanaklarının “örtüştüğü” savcılık dosyasına eklendi.
2011 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan ve halen Ankara l . Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. İçinde Abdülmecit Baskın’ın da bulunduğu 1993-96 yılları arasında gözaltında kaybedilen veya infaz edilen 19 kişiye ilişkin yürütülen Ankara JİTEM Davası’nın 22. duruşması dün gerçekleşti.
Aile avukatlarının taleplerini geri çeviren mahkemeler “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçlarından yargıladığı Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken ve diğer 16 kişiyi bırakın tutuklamayı duruşmalardan vareste tuttu, Aile avukatlarının sanıklara soru sorma hakkı engellendi.