Ankara’dan gelen söylem, Türkiye’nin ABD’ye saldıracağı ve Suriye’de de saldırılar düzenleyeceği yönünde; Kobani, Tel-Rıfat, Qamişlo ve vurulabilecek diğer şehirlerden bahsediliyor.
Türk yetkililer, Pazar günü İstanbul’da meydana gelen patlamadan Kürt gruplar PKK ve YPG’yi sorumlu tutmakta istikrarlı davrandılar. Ancak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu grupları suçlamaktan daha ileri gitti. Soylu, saldırının Suriye’nin kuzeyinden planlandığını ve gerçekleştirildiğini iddia etti.
Pazar akşamı Türk yetkililer patlamanın bir terör saldırısı olduğundan emin olmadıklarında Ankara’nın söylemi bir gecede değişti ve patlamanın arkasında kimin olduğuna dair geniş bir suçlama ağı oluşturuldu.
Ankara’nın söylem değişikliği ilginç çünkü patlamanın değerlendirilmesinden ve kimin sorumlu olduğunun bulunmasından, hikayenin bu şekilde parçalara ayrılmasından kaynaklanmıyor. Aksine, iddia için kanıt sunma zorunluluğu olmaksızın kesin bir dille suçlamalarda bulunmuştur.
Pazartesi sabahı, bir kadının gözaltına alındığı ve daha sonra serbest bırakıldığı haberleri yayıldı. Sosyal medyadaki videolar kadının İstanbul’daki evine yapıldığı iddia edilen baskını gösteriyordu. Görüntülerde polisin çok temiz para ruloları ve bir tabanca ile içinde hiçbir mühimmat bulunmayan küçük bir mühimmat kutusu bulduğu görülüyor.
Bir müfettiş mavi eldiven takarken, diğerinin eldivensiz olarak şüphelinin eşyalarını karıştırması, yöntemleri hakkında soru işaretleri yaratıyor. Görüntülerde, dairede kişisel kullanım için bir ısıtıcı dışında başka bir şey olmadığı görülüyor.
Gözaltına alınan kadının sızdırılan fotoğraflarında üzerinde “New York” yazan parlak mor bir sweatshirt giydiği ve bir başka fotoğrafta kendisini tutan adamlardan biri tarafından boğulduğu görülüyor.
Pazar günü yayınlanan video görüntülerinde, bazı sosyal medya kullanıcıları şüpheli olduğuna inandıkları bir kadını, kamuflaj kıyafetleri giymiş ve elinde bir akıllı telefonla olay yerinden kaçan farklı bir kadını tanımladılar.
Pazar günü kadının yüzü bulanıklaştırılmışken, Pazartesi günü görüntü bulanıklaştırılmamıştı. Bu durum, Ankara’nın terör saldırısıyla ilgili yayınları kısıtladığı ve sosyal medya kullanımını engellemeye çalıştığı 12 saatin ardından geldi.
Pazar akşamı Ankara’nın resmi söylemi İstanbul’un merkezindeki patlamanın “terör saldırısı olabileceği” yönündeyken, Pazartesi sabahı sadece terör saldırısı olduğu tespit edilmekle kalmadı, aynı zamanda fail de bulundu ve hikayenin tüm parçaları yerine oturdu.
Türkiye suçlama oyununu birlikte örüyor, öfkeyle The New York Times’ı hedef alıyor
Türkiye İçişleri Bakanı saldırının ardından PKK ve YPG’yi suçladı ve ABD’yi de eleştirdi.
Yetkililere ve hükümet yanlısı medyaya göre saldırgan, 2018’deki Türk işgaline kadar Kürtlerin yaşadığı ve pek çok kişinin kaçmak zorunda kaldığı ya da Türklerin etnik temizliğine maruz kaldığı Afrin’den Türkiye’ye giriş yaptı.
Afrin şu anda Türkiye destekli Suriyeli isyancıların ve El Kaide ile bağlantılı bir grup olan HTŞ’nin kontrolü altında. HTŞ son dönemde Afrin’de toprak kazanımları elde ederken, IŞİD üyeleri de bölgede görülmeye başlandı.
Ankara’nın kaçan Suriyelileri Türkiye’den uzak tutmak için bir sınır duvarı ve çit inşa ettiği ve bölgede büyük bir güvenlik varlığı olduğu düşünüldüğünde, bir kadının Afrin’den Türkiye’ye nasıl seyahat edebileceği belirsiz. Bu durum Türkiye’nin iddialarını durdurmadı. Bu durum Ankara’nın HTŞ ya da diğer grupları desteklemesi, bölgedeki hakimiyetini arttırması ya da günah keçisi olarak Kürtlere zulmetmesi için bir bahane olabilir.
Türk yetkililer ayrıca saldırının 2014 yılında IŞİD’e karşı direnişiyle bilinen Kürt kenti Kobani’nin Arapça adı olan “Ayn el-Arap” ile bağlantılı olduğunu iddia etti. Türk medyası kentin Kürt tarihini silmek için sık sık “Ayn el-Arap” terimini kullanıyor.
Kobani şu anda YPG ve Suriye rejimi tarafından kontrol ediliyor. Ankara’nın bakış açısına göre YPG aslında “PKK “nın Suriye kolu ve dolayısıyla bir terörist grup. Ancak YPG aynı zamanda ABD tarafından desteklenen IŞİD karşıtı Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) de bir parçası.
Bu karmaşık militarist ve ulusal gerçeklik, Ankara’nın bir olay için “teröristleri” suçlamak istediğinde sadece PKK’yı değil, aynı zamanda YPG ve SDG’yi ve ABD’yi de suçlayacağı anlamına geliyor.
Bu Ankara’nın yeni bir söylemi değil; Türkiye yönetimi yıllardır ABD’yi Suriye’deki “teröristleri” desteklemekle suçluyor.
*İsrail’deki en eski İngiliz günlük gazetesi (1932) olarak kurulan THE JERUSALEM POST, 1950’ye kadar Filistin Postası olarak yayın yaptı.