Fransa burjuvazisinin ve sermayenin yön verdiği Makron hükümeti çeşitli neo-liberal politikaları uygulamadan önce halkın tepkisini seçimlerin ta ikinci turunda almıştı. Halkın büyük bir kesimi iktidar savaşının Le Pen ve Macron arasında geçmesini kabul etmeyip seçimlerde oy kullanmayarak yani seçimleri boykot ederek tepkisini göstermişti. Makron istenilmeyen bir başkan olmasına rağmen daha başa gelmesinin ilk dönemlerinde birçok reform ve projeye hayat vermek istedi. Bunları sıralayacak olursak eğer;
Z.A.D (Ertelenmiş Çalışma Bölgesi)
2008’den beri havalimanı yapılmak istenilen bir bölgeyi işgal eden vatandaşların mücadelesi bu mekânı zamanla serbest piyasanın giremediği ve insanların komün yaşadığı bir yer haline getirdi. 2017 Mayıs’ında burada komün bir yaşam pratiği sergileyen insanları zorbalıkla çıkarmak isteyen Makron, önceki meselelerde olduğu gibi burada da muazzam bir direnişle karşı karşıya kaldı ve geri çekildi.
Eğitim Reformları
Liseyi bitirip üniversite eğitimlerine başlayacak öğrencilerin tepkisi de yeni eğitim reformları karşında artmaktaydı. Yeni reform ile birlikte öğrenciler, hem daha az üniversite seçimi yapabiliyor hem de gelecek cevap için daha uzun süre beklemek zorunda kalıyor. Üstelik yeni sistemle birlikte üniversiteler başvuran öğrenciler arasında bir seçim yapabiliyor ve bu da öğrencilerin herhangi bir üniversiteye yerleşememe riskini doğuruyor. Yani üniversiteler öğrenciyi keyfi bir şekilde kabul edebilir veya reddedebilir hale geldi. Bu reform ile birlikte öğrenciler ‘’Fakülteler bizim, Üniversiteler hepimizin” diyerek Fransa’nın dört bir yanında sokaklara döküldü.
Demiryolları Özelleştirme Projeleri
Devlete ait olan demir yollarını herhangi bir referanduma tabi tutmadan veya mecliste gündem etmeyen Makron, hızlı bir şekilde özelleştirme projesi ile halkın karşısına çıktı. Bu satışı özelleştirme değil de “Onarma – İyileştirme” adı altında lanse etti ancak yine de tepkilerden kurtulamadı. Fransa’da demir yolları çok kullanılan bir ulaşım biçimi olduğundan bu durum tüm Fransa’yı ilgilendiren bir gündeme dönüştü. İnsanlar bu özelleştirmenin, tıpkı Birleşmiş Milletler’ de olduğu gibi hem bir işçi kıyımını getireceğini hem de bu ulaşım yolunu kullanan insanlardan fazla ücret alınması anlamına geleceğini biliyor. Bu özelleştirme adımına rağmen demir yollarının sözde hala devlete ait olduğu gerekçesiyle halktan hala vergi kesiliyor, bu verginin artacağını öngörmek ise işten bile değil. Fransa halkı henüz eğitim reformunu, yenilenmiş iş yasasını, ertelenmiş çalışma bölgelerini, doğa katliamını, mülteci sorunlarını, bir ayda ölen çocuk sayısının üç katına çıktığını sindirememişken, Makron böyle bir proje ile sahnedeki yerini alınca sendikalar, işçiler, öğrenciler başta olmak üzere toplumun çeşitli kesimleri tepkisini sokaklara inerek gösterdi.
Yeni bir hareket: “Sarı Yelekliler”
Bütün bunlar olurken artık Fransa halkına “yeter” dedirtecek düzeyde artan vergi ve son damla olarak değerlendirilen akaryakıt zammıyla birlikte, bütün iktidar karşıtları sarı yelekler giyerek ülkenin dört bir yanında ulaşımın yoğun olduğu yerleri kapatmaya başladı. Çoğunlukla işçilerin kullanımıyla bilinen sarı yelekler tüm dünyanın gündemine oturan bu eylemlerin siyasal simgesine dönüştü.
17 Kasım’dan bu yana sabahtan akşama blokaj bölgelerinde soğuk hava şartlarına rağmen nöbet tutan insanların öfkesi dinmek bilmiyor. Akaryakıt zammını ekolojik bir proje gibi yansıtmaya çalışan ve insanları toplu taşıma araçlarına yönlendirme niyetiyle zammı gerekçelendiren iktidar, bugüne kadar ne ekolojiyi içine alan bir projeye imza atmış ne de toplu taşıma araçlarının kullanımını arttıracak iyileştirmeler için bir girişimde bulunmuştur. Bilakis doğayı katleden ve kentsel alanları insanlar için yaşanılmaz mekânlara dönüştüren kapitalist politikaların sahibi ve uygulayıcısı, jetleri ve uçakları olan burjuvaların kendisidir. Oysa uçak benzinine en son ne zaman zam yapıldığını kimse hatırlamaz. Şayet Makron ekolojiye destek verecek projeler üretmek istiyorsa ulaşımda sorun yaşayan Fransa halkını hedef alan vergi arttırımlarından ve özelleştirmelerden vazgeçmeli.
Kaynak: http://www.ydg-online.org