Makaleler

Barzani’nin “bağımsızlık” hamlesi ve bölgedeki gelişmeler

Barzani’nin “Bağımsız Kürdistan” politik hamlesi, Kerkük’te elini güçlendirmek için bir adım olmakla birlikte Kürt ulusunun bir bütün temsilcisi olma hayalini de içeriyor.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani, bağımsız Kürdistan için referandum yapmak istediklerini son zamanlarda sıklıkla dillendiriyor. Son zamanlarda bu kadar sık gündeme getirmesinin nedenleri var elbette. Öncelikle yıllardır yakıcılığını koruyan Kerkük sorunu var. Yüzyıllardır Ortadoğu’daki en önemli bölgelerden biri olan Kerkük, petrol rezevleri açısından Irak için son derece önemli bir noktada duruyor.

Sadece Irak için değil tabii, KDP’nin ve Türkiye’nin de ele geçirmek istediği bir yer konumunda Kerkük. Nedenlerden bir diğeri ise IŞİD’e karşı gösterilen mücadeleden sonra IŞİD’in bölgedeki hakimiyetinin zayıflaması ile beraber kendi bölgesinde gücünü daha da artırmak istemesi ve bununla beraber petrol ticaretinde daha çok kâr elde etmek istemesidir. Bilindiği üzere Barzani yönetimi Kerkük’ten Türkiye’ye petrol ihraç ediyor. Her ne kadar Irak yönetimi buna karşı olsa da belirli anlaşmalarla, ticaretten pay alıyor. Barzani’nin hedefi ise bağımsız bir yönetim ile ticari hacmini genişleterek, daha fazla kâr elde etmektir.

“Bağımsızlık” kavramını kullanırken gerçekten bir bağımsızlık olarak görmek anlamında kullanmıyoruz. Çok iyi biliyoruz ki, Barzani Amerika’nın taşeronluğunu yapan, TC’nin bir numaralı işbirlikçisidir. Bağımsızlık söylemi ise havada kalan bir söylemden başka bir şey değildir.

IŞİD sonrası Irak’ın tartışıldığı bir süreçte, Kerkük İl Meclisi’nde Irak bayrağının yanına Kürdistan bayrağının çekilmesi aynı zamanda çok önemli bir mesaj içeriyor. Irak yönetiminin hoşuna gitmeyen mesajda, Barzani’nin Kerkük üzerinde bir bütün hakimiyet sağlamasının adımlarının atıldığını söyleyebiliriz. Petrol rezevleri bakımından dünyada 5. sırada olan Irak petrollerinin yaklaşık yüzde 40’ının Kerkük’te bulunması nedeniyle ne Irak yönetimi Kerkük’ü kolay kolay bırakabilir, ne de Barzani Kerkük’ü tamamiyle ele geçirmekten vazgeçer.

Şunu da belirtmek gerekir ki, sadece Kürtler ve Irak hükümetinin değil, bölgede egemenlik mücadelesi halinde olan güçlerin tutumu çok daha önemli oranda belirleyici olacaktır. Irak üzerinde bir denge kuran ABD, bağımsız Kürdistan ile dengenin bozulabileceğini düşündüğü için buna son süreçte sıcak bakmıyor.

Her ne kadar ilişkileri iyi görünse de TC devleti de bu konuda Barzani ile aynı görüşü paylaşmıyor. Tabii ki TC açısından bunun belli başlı nedenleri var. En önemli nedenlerinden biri ise bölgede kurulacak bir Kürdistan devletinin Türkiye’deki yansımasının kendilerine zarar vereceğini düşünüyor olmaları. Rojava’da kurulacak olan Kürdistan devletinin korkusuyla TC’nin Suriye girdiği herkesin bildiği bir durumdur. Ve doğal olarak da bölgede kurulacak herhangi bir Kürt devletine TC’nin tahammülü yoktur.

Barzani’nin Kürt ulusunun

ABD ve Türkiye’nin sıcak bakmaması nedeniyle yapılacak bir referandumdan bağımsızlık çıksa bile bağımsız Kürdistan’ın kurulması mevcut denge ve şartlarda zor gözüküyor. Fakat zaten Barzani’nin bu tutumu taktiksel olarak daha da güçlenmek istemesinden geçmektedir. Öncelikle Kürt ulusu üzerinde tek lider olma hedefini güden Barzani’nin PKK’ye karşı olan mücadelesinde Kürt ulusunu kendi tarafına çekme amacını taşımaktadır.

Her ne kadar bunu istese de ortada çok büyük bir gerçek vardır. Bir tarafta emperyalistlerin taşeronluğunu yapan, Türkiye gibi gerici güçlerle işbirliği yapan Barzani; diğer bir tarafta ise başta IŞİD olmak üzere tüm gerici güçlerle savaşan ve bölgedeki tüm etnik kimlikler için umut olan Kürt Ulusal Hareketi vardır. Rojava’da gösterilen pratik ise, Kürt ulusu açısından çok daha değerli bir yerde durmaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu