2022 1 Mayıs’ı Türkiye ve Türkiye Kürdistanı’nda işçi sınıfı ve emekçilerin, AKP-MHP faşist blokunun sömürü ve zulüm politikalarına karşı kitlesel ve coşkulu bir şekilde alanları doldurduğu bir güne ev sahipliği yaptı.
Faşizmin içinde debelendiği ekonomik krizin faturasını işçi ve emekçilere kesmesine, yağmur gibi yağan zamlara, hayat pahalılığına, işten atmalara ve düşük ücretle çalıştırmaya karşı işçi sınıfı, coğrafyamızın dört bir yanında alanları doldurdu.
2022 1 Mayıs’ına damgasını vuranın, farklı toplumsal kesimlerden geniş bir yelpazede işçi ve emekçilerin, ezilenlerin, kendi talepleriyle sokağa taşan gerçekliği olduğunu söylemek mümkün. KHK ile işten çıkarılanlar, sendikalaşma mücadelesi yürüttükleri için kapı önüne konulan işçiler, insanca çalışma koşulları isteyen sağlık çalışanları, özel sektörde çalışan öğretmenler, mühendisler, üretici köylüler, doğa ve ekolojiyi savunanlar kısacası toplumun tüm kesimlerinin, AKP-MHP iktidarının rant ve sömürü politikalarından mağdur olanların meydanlara aktığı bir gündü 1 Mayıs!
Pandemi bahanesiyle iki yıldır yasaklanan 1 Mayıs, ezilen emekçi yığınların bu süre içinde yaşadıkları sorunlara karşı biriktirdikleri öfkeyi dışa vurduğu bir güne ev sahipliği yaptı. 2022 1 Mayıs’ı, pandemi öncesinde gerçkleştirilen 1 Mayıs’lara kıyasla coşkusu, kitleselliği ve katılımdaki çeşitliliği ile çok daha ileri bir noktayı yakaladı. İşçi ve emekçilerin, Kürt halkının, Alevilerin, kadın ve LGBTİ+’ların, gençlerin kısacası ezilenlerin, 1Mayıs günü açığa çıkardığı tablo, AKP iktidarının 2015 darbe girişimi ile yarattığı korku ikliminin dağılmaya yüz tuttuğunu ve kitlelerin mücadeleye daha fazla ısındığı, sokağa daha fazla yöneldiğine dairdi.
2022 1 Mayıs’ının, 8 Mart’ta kadın ve LGBTİ+ özgürlük hareketinin geliştirdiği ve Kürt ulusunun Newroz’da bir adım ileri taşıdığı direniş serisine eklenen bir halka olduğunu söylemek mümkün. Diğer yandan yaygınlık anlamında değilse de militanlık ve katılım bağlamında Türkiye ve T. Kürdistanı birlikte düşünüldüğünde Newroz’un kitleselliğinin yakalanamadığını da ifade etmek gerekir.
2022 1 Mayıs’ı, AKP iktidarının Gezi davası eliyle ezilen emekçi kitlelere, iktidara tepki duyan dirençli toplumsal kesimlere yönelik gözdağına verilen bir yanıt niteliği de taşıdı. Nitekim kutlandığı her yerde, 1 Mayıs’ın en öne çıkan vurgu ve sloganlarının Gezi İsyanı/davasına yönelik olması da bunun bir işareti olmuştur. İşçi sınıfı ve emekçiler, Gezi davasında verilen cezalardan korkmadığını, geri adım atmayacağını ve mücadeledeki kararlılığını Gezi’yi savunarak/sahiplenerek ortaya koydu.
1 Mayıs aynı zamanda uzun sayılabilecek bir aradan sonra devrimci-demokratik, yurtsever güçlerin, canlı kitlesel katılımına sahne oldu. Kitle hareketinin giderek yüzeye vurmasına paralel bir şekilde devrimci güçlerin de gerek moral gerekse de örgütsel anlamda giderek toparlandığı görüldü.
2022 1 Mayıs’ına gerek batıda gerekse de T.Kürdistanı’nda Kürt ulusal özgürlük hareketinin ciddi bir hazırlıkla ve önceki yıllara kıyasla yoğun bir şekilde katılım gösterdiğini de not düşmek gerekir. Yurtsever güçlerin yoğun katılımı, işçi sınıfı içinde gerici-sarı sendikalar eliyle yaratılan sosyal şovenizmin parçalanması bağlamında önemli tutum olmuştur.
Ankara özgülünde olduğu gibi, birçok yerde yasaklara rağmen 1 Mayıs’ın kutlanması adına ortaya konulan duruşun gelecek açısından da umut verdiğini kaydetmek gerekir. Yasağa rağmen Taksim talebinin hala diri olduğunu da.
1 Mayıs mücadeleyi parlamento ve yasal sınırlar için ele alan hareketlerin de ciddi bir katılımına sahne oldu. Medya aracılığıyla önemli bir tanınırlık, popülerlik yakalayan bu hareketlerin bir kısmının yurtsever ve devrimci güçlerle yan yana durmasını bir olumluluk olarak görmek gerekir. Diğer yandan kitlelerin beklenti ve değişim isteğine de devrimci güçlerin yeterince yanıt olamadığına dair de bir veridir bu durum. Kitlelerin sıklıkla ifade ettiğimiz dipte biriken öfkesi giderek yüzeye daha fazla vurmaktadır ki; bu durum devrimci politik öznelerin daha fazla insiyatif alması ve daha güçlü çıkışlar yapmasını da gerekli kılmaktadır.
2022 1 Mayıs’ının birleşik güçler açısından bir yılı geride bırakan mücadele deneyimini yeterince yansıtmadığını da kaydetmek gerekir. Farklı toplumsal kesimlerden ezilen emekçi kitlelerin AKP-MHP iktidarına karşı 1 Mayıs meydanlarında yan yana geldiği bir “an”da birleşik mücadelenin özneleri güçlü bir aktör ve merkez olarak varlığını ortaya koymalıydı.
2022 1 Mayıs’ı sendikal hareketin sınıfla kurduğu ilişkiye dairde bir tablo sunmuştur. Yıl boyunca pek çok yerde kimi zaman sendikalara rağmen doğrudan onları karşısına alarak kimi yerde ise sendikalardan tamamen bağımsız bir şekilde mücadele eden ve çoğu yerde de kazanım elde eden işçilerin bu gerçekliği,1 Mayıs alanında da karşılık buldu.
İşçiler, farklı örgütsel formlar ve biçimler altında 1 Mayıs’taki yerini alarak bir bakıma sendikal harekete yönelik tutumlarını da ortaya koymuş oldular. Bu tablonun devrimci-demokratik güçlerin işçi sınıfı içindeki çalışmalarının gelişmesiyle değişeceği ve sendikaların işçiler için daha ciddi bir çekim merkezi haline getirilebileceği açık.
2022 1 Mayıs’ı hareketemiz açısından da moral tazelediğimiz, coşkuyu katladığımız, yeni güçlere ulaştığımız bir süreci barındırmıştır. Hazırlık ve çalışmalara erkenden başlamak, sürecin kolektif bir şekilde örgütlenmesi, tabanımızla doğrudan, birebir temas kuran bir çalışma tarzını tercih etmemiz isabetli olmuştur.
Bu, gerek faaliyet yürüten bizler gerekse de kitlemizde politik bağların ve karşılıklı etkileşimin gelişmesi bağlamında olumlu bir tabloyu açığa çıkarmıştır. Nitekim temas ettiğimiz kitlenin çağrımıza büyük oranda karşılık vererek 1 Mayıs’taki yerini aldığını söylemek mümkün. “Halk Kazanacak” şiarı etrafında kolektif örgütlediğimiz çalışma, önümüzdeki dönem açısından önemli bir deneyimi açığa çıkardı.
Büyük bir coşku ve direnişe ev sahipliği yapan 1 Mayıs’ın sinerjisini şimdi 18 Mayıs’a taşıma zamanıdır!